Fatih Atan (A’tanba)
21/07/2012. Hikmetiye/B. DERBENT - Değerli okuyucular, 01 – 02 Temmuz 2012 Tarihleri arasında Kafkas – Abhazya Dayanışma Komitesi (KADK) ve Düzce Abhaz Kültür Derneği’nin ev sahipliğinde KADK, Dünya Abhaz – Abazin Kongresi ve Düzce Abhaz Kültür Derneği’nin 20. kuruluş yıl dönümü nedeni ile etkinlikler düzenlendi.
Aradan bir aya yakın süre içerisinde konu hakkında benim 1 Temmuz’da ki Halk toplantısı’nda yapmış olduğum konuşmanın dışında üç adet yazı yayınlandı. 1. si Abhaz Dernekleri Federasyonu ve Düzce Abhaz Kültür Derneği’nin haricinde bulunan Abhaz Dernekleri’nin ortak imzası ile yayınlanan “Duyuru” yazısı (
http://www.abhazfederasyonu.org/duyurular/2012/haziran/3006duyuru.html) (Yapılan haklı eleştiriler sonrasında bu yazı Abhaz – Fed internet sitesinden kaldırılımıştır) 2.si KADK ve Düzce Abhaz Kültür Derneği tarafından yayınlanan “Teşekkür” yazısı. (Bknz:
http://www.duzceabhaz.org/20yil-tesekkur.html ) (Bu yazıda yapılan eksiklikler düzeltilmiş ancak KADK İnternet sitesinde hala eksik yazı bulunmaktadır) Bir de Apsnypress Haber Ajansı’nda Abhazya Devlet Başkanı Aleksandr Ankvab ile heyet üyeleri arasında yapılan toplantı hakkında yayınlanan kısa bir haber bulunuyor. (Bknz:
http://www.abhazyam.com/haber/2922/duzceye-gelen-abhaz-heyeti.html )
Aslında, toplantılar ile ilgili olarak sözlü bir çok şey söylendi ve hala da söyleniyor, ancak yazılı bir başka belge bulunmuyor. Benim bugüne kadar beklememin nedeni de gelişmelerin Abhaz diasporası tarafından nasıl yorumlanacağı idi.
Kısaca bu yazılar hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü bu yazılar Türkiye’de ki Abhaz Diasporası’nın günümüz içerisinde ki durumunu bizlere net olarak gösteriyor.
Yazılı bir başka belge bekledim. Ancak bugüne kadar yukarıdaki yazılar dışında herhangi bir biçimde yayınlanmadı. Eğer varsa da ben göremedim.
Bir tek Düzce Abhaz Halk Toplantısı’nda yapmış olduğum konuşmanın metni Abhazyam.com İnternet sitesinde yayınlandı. (Bknz:
http://www.abhazyam.com/haber/2923/fatih-atanin-duzce-konusmasi.html )
Düzce Toplantısı’nda misafirler arasında Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Vyacheslav Chirikba Başkanlığında kalabalık bir heyet, Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu’ndan Temsilciler, Türkiye’de ki Abhaz Diasporası’ndan insanlar bulunuyordu.
Toplantı sırasında başta Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Vyacheslav Chirikba ve Dünya Abhaz – Abazin Kongre Başkanı Taras Şamba olmak üzere önemli mesajlar ileten konuşmalar yapıldı. Ancak bu konuşmalar, ne Abhaz dünyasına ne de tüm dünyaya açık olarak yansıtılabildi.
Bu sonucun neden oluştuğunu anlayabilmek için başlangıcını da öğrenmek ve ondan sonra da doğru analizler yaparak ileriye doğru adımlar atmak gerekir.
20. Yıl Toplantısının yapılmasına karar veren organizasyonlardan KADK ve Düzce Abhaz Kültür Derneği’nin toplantı öncesinde yaklaşık olarak 2 ay öncesinde İstanbul’da yapmış olduğu toplantıya tesadüfen katıldım.
Toplantı sırasında yaptığım konuşmada kısaca, Abhazya’nın bağımsızlığının tanıtımı ve Abhaz Diasporasının örgütlenmesine destek için bu tür çalışmaların önemli olduğunu ancak ses çıkartabilecek olan geniş katılımlı uluslararası bir toplantın kararının bir yıl öncesinden alınarak hazırlıklarının yapılması gerektiğini vurguladım. Basın – Yayın Organlarına çağrı yapılmasının önemli olduğunu belirttim. İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde yapılacak olan bir toplantının daha çok ses getireceğini net olarak açıkladım. (Hatta “İçimizdekilerin”de davet edilmesi gerektiğini de söyledim)
Özellikle bu tür toplantıların düzenlenmesine bugünkü yapılanmasında bir takım eksiklikleri bulunmasına rağmen Abhaz – Fed’in de katılması gerektiğini söyledim. Eğer Abhaz – Fed’in katılımı sağlanamaz ise süreç içerisinde ve sonrasında Abhaz Diasporası’nda sıkıntılar yaşanabileceğini vurguladım.
20. Yıl Toplantısı’nın düzenleyicileri, böyle bir toplantının düzenlenmesinin gerekli olduğunu, sürenin kısa olmasına rağmen toplantının yapılabileceğini, Toplantıyı düzenleyecek olan kuruluşların 20. yıl kuruluş yıl dönemleri nedeni ile yapılacak olan etkinliğin kurumlar tarafından yapılabileceğini ve Abhaz – Fed’in de davet edileceğini söyleyerek bu konudaki kararlılıklarını açıkladılar.
Bu arada toplantı sırasında benim düşüncemin doğru noktalarının olduğunu söyleyerek yapmış olduğum konuşmayı destekleyen KADK üyelerinin bulunduğunu da belirteyim.
10 Haziran 2012 Tarihinde KADK ve Düzce Abhaz Kültür Derneği tarafından 01 - 03 Temmuz 2012 Tarihleri arasında yapılacak olan 20. yıl Etkinliklerine katılım için e- posta ortamında tarafıma iletilen davet mektubunu aldım.
30 Haziran’da eşim ve çocuklarım ile birlikte Düzce’ye geldim.
1 Haziran’da Düzce Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıya eşim ve çocuklarım ile birlikte katıldım. Ancak toplantıda benim bir ay önce belirtmiş olduğum eksiklikler kendisini hemen gösterdi.
Toplantı salonunun dolu olamamasının özeleştirisini toplantıdaki konuşma düzenini sağlayan iki kişiden birisi olan Aydın Koç
“Ailelerimizide getirmiş olsa idik salon dolardı” biçimindeki konuşması ile Düzce Abhaz Diasporası’nın toplantıya neden yeterli ilgiyi göstermediğini net olarak belirtmiştir.
Birinci tur konuşmalar, Abhazya Cumhuriyeti Temsilcileri, Dünya Abhaz – Abazin Kongresi Başkanı, Rusya Federasyonu Temsilcileri’nin başarı dileklerini belirttikleri konuşmalar ile sürdü.
İkinci tur konuşmaların ilk konuşmasını yapan kişi olarak salona hareket geldi.
Aslında daha önceden konuşma metnimin süresini yarım saati geçmeyecek bir biçimde ayarlamıştım.
Konuşmama başladığım ve ayrıntılarını açıkladığım konuların tepki göstereceğini biliyordum. Ancak, toplantıyı yöneten ve gerçekten demokrasiye saygı gösteren kişilerin sözümü kesme girişimlerini (çok uzun konuşuyorum diyerek) hala anlayabilmiş değilim. Gerçi toplantı yöneticilerinden olan Yurdaer Erşan toplantı sonrasında özür dilese de sonuç demokrasi açısından olumlu değildi.
İkinci tepki ise, davetli olan Adıge kökenliler tarafından gösterildi. Onların tepkisini anlamak kolaydı. Çünkü konuşmamda, Abhaz Diasporasının kendi örgütlenmesini yapmasının doğru olduğunu ve Abhazların Çerkes olmadığını belirttim, TC. nin Abhazya’da uygulamak istediği dini – kültürel asimilasyon politikasını eleştirdim, Kuzey Kafkasya ve Suriye Politikalarına karşı tepki gösterilmesi gerektiğini net olarak açıkladım.
Ben konuşurken Düzce’de yaşayan ve sonradan kimliğini öğrendiğim, TC Devleti Ordusundan Albay Rütbesi ile emekli olan Adıge kökenli kişinin konuşmama tahammül edemeyerek toplantıyı terk etmesini normal karşıladım. Ancak kendisinin davetli olduğu toplatının “Abhaz Halk Toplantısı” olduğunun idrakı içerisinde olmadığını da konuşmamda vurguladım.
Konuşmamı, toplantıyı yönetenlerin uyarılarına bağlı olarak biraz kısaltrak bitirdim, ancak mesajımı da net olarak belirttim.
Daha sonra diğer izleyicileri izlemek üzere yerime oturdum. Bediz Tantekin konuşurken, Bursa’dan gelen değerli arkadaşım Nesrin Şener, bir konu hakkında görüşmek istedi ve salon dışına çıktım.
Bu yüzden, ben dışarıda iken söz alan ve konuşmasına başlarken davetli olduğunu belirten babasının Kabardey kökenli, annesinin ise Abaza olduğunu belirten, ancak kendisini Çerkes olarak tanımladığını belirten Yalçın Karadaş tarafından, kişiliğime karşı olarak yapılan ve hakarete varan konuşmasına tanık olamadım. Salona girdiğimde konuşmasını tamamlıyordu.
Daha sonradan öğrendiğim kadarı ile Yalçın Karadaş, kişiliğimi isim vermeden hedef alarak bir sürü hakarette bulunmuş, ancak bazı izleyiciler tarafından konuşmasına müdahalede bulunulmuş. Bu tepkilere rağmen, Toplantı düzenleyicilerinden Aydın Koç’un, Sn. Yalçın Karadaş’ın kişisel görüşlerini belirttiğini söyleyerek konuşmacıya müdahale edemeyeceklerini belirtmesi sonucunda konuşmasını tamamlamış. (Aydın Koç’un benim konuşmamın uzun olması bahanesi ile sözümü kesmeye kalkmasıda çok ilginçtir)
Neyse ben kişiliğini ve siyasal yapısını çok önceden ve iyi bildiğim Sn. Yalçın Karadaş’ın yapmış olduğu konuşmadaki hakaretlerini yanıtlamak niyetinde değilim.
Bizleri bilen bilir!
Abhaz Halkının sağduyusunu (Apsuara) sınırına kadar zorlamasını ve “Abhaz Halk Toplantısı”nda kullanmış olduğu, insanların kendilerini “Adıge” ve “Abhaz” olarak nitelendirmelerini “mikro milliyetçilik” olarak belirtmesi ile başlayan ve bu insanları
“MERCİMEK BEYİNLİ” vurgulaması ile bitiren konuşması hakkında tek bir söz belirteyim.
Toplantı içerisinde ki ve sonrasında kendisi ile konuşan Abhazların sağduyusu için saygımı belirtmek isterim.
Yüzyılı aşkın bir asimilasyon süreci yaşayan Abhaz Diasporası, kendisini “Mercimek Beyinli” diyerek aşağalayan konuğuna karşı yine “ABHAZ SAĞDUYUSU”nu göstermiş, gerekli uyarıları yaparak kendisini uğurlamıştır.
Yine de kendisine “Abhaz Sağduyusu”nun zorlanmasının her zaman olumlu sonuçlar doğrmayacağını belirtmek isterim, ne de olsa asimilasyon süreci Abhaz Diasporası içerisinde de yaşanıyor.
Gelelim Abhaz – Fed Yönetiminin toplantı ile ilgili davranıış biçimine, bu konuda her zaman olduğu gibi Abhaz – Fed Yönetimi sınıfta kalmıştır.
Nedenine gelince, KADK ve Düzce Abhaz Kültür Derneği tarafından 20. kuruluş Yıldönümü Anma Törenleri, Abhaz – Fed Yönetiminden izin alınarak gerçekleştirilmek zorunda değildir.
Kuruluşlar kendileri karar alarak uygulama özgürlüğüne sahiptirler. Bağlı oldukları kuruluşlara yapacakları eylemleri belirtirler, davetlerini yaparlar ve desteklerini beklerler.
Abhaz – Fed Yönetimi destek yerine, köstek olma yöntemini seçmiştir.
Birincisi, kuruluşlar eylem kararını geçde olsa almışlar ise başarılı olması için destek verilmesi gerekirdi.
Abhazya’lı konukların Toplantıya gelmemesi için Abhazya’da kulis çalışmaları başlatılmış, dışişleri bakanı ve geriye dönüş komitesi başkanlarının gelip gelemeyecekleri son dakikaya kadar öğrenilememiştir.
Bu engelleme Devlet Başkanlığı katında izole edildikten sonra konukların geldiği 30 Haziran’da İstanbul Atatürk Havaalanında doruğa çıkmış. 2 Temmuz sabahı Düzce’de heyet parçalanmış ve 3 Temmuz’da İstanbul’da sonuca ulaşılmıştır.
Tabii ki, bu engellemede Abhazya’dan gelen resmi heyetinde katkısını inkar etmemek gerekir.
Abhaz heyeti, resmi olarak davet edenlerin programına uymakla doğru olanı yapmak durumunda idi. Dünyanın hiçbir ülkesinin diplomatı, sonradan gelerek resmi programı bozmak isteyenlere ayak uyduramaz. Yoksa onların diplomatlıkları tartışılır.
Abhaz – Fed Yöneticilerinin Atatürk havaalanında resmi heyeti bölme çalışmaları, Abhazya Cumhuriyeti’nin Türkiye Tam Yetkili Temsilcisi Vladimir Avıdzba tarafından engellenmiştir.
Abhaz – Fed Yönetimi, Abhaz Diasporası’nın 1 – 2 Temmuz Düzce Toplantısını engelleme çalışmalarını etkinliklere katılmama biçiminde sürdürmüştür. Ancak 2 Temmuz’da Abhaz Heyeti’nin Düzce’de Abhaz Köylerine yapacağı resmi geziyi engelleyerek bir skandal yaratmıştır.
Düzce Abhaz Diasporasının yaşamış olduğu önemli yerleşim alanlarından birisi olan Sazköy’de Abhaz Diasporası köylüleri ile yapılacak olan toplantı, 2 Temmuz sabahı Abhaz – Fed Yönetimi tarafından engellenmiştir.
Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Vyacheslav Chirikba, Abhazya Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Savunma Komisyon Başkanı Fazılbey Avıdzba, Abhazya Cumhuriyeti Geriye Dönüş Komitesi Başkanı Zurab Adleyba ve Abhazya Dışişleri Bakanlığı Türkiye ve Ortadoğu Sorumlusu İnar Gitsba Abhaz – Fed yönetimi tarafından 2 Temmuz sabahı otelden adeta “kaçırılmıştır”.
Ve Resmi heyet! Resmi Programa! uymamıştır.
Bu olayın yanlışlığını o sabah Abhazya’nın Türkiye Temsilcisi Vladimir Avıdzba’ya belirttim. Ancak o da kendisinin artık bir şey yapamayacağını tarafıma iletti.
Bu olay bana 1993 yılında Türkiye’yi gezdirmiş olduğu Abhazya Geriye Dönüş Resmi Heyeti sırasında sık sık karşılaşmış olduğum durumu hatırlattı.
O dönemde de Adapazarı ve Düzce’de bulunan Abhaz Diasporası’nda bulunan insanlar heyet içerisinde kendi sülalelerinden bulunan insanları evlerinde misafir etmek istemişlerdi. Ben de hem heyet üyelerine hemde Abhaz Diasporası insanlarına, heyetin Abhazya’dan resmi bir gezi programı için geldiğini, eğer bu programdan sapılır ise bu gezinin başarıya ulaşamayacağını net olarak söylemiştim. Heyet üyeleri benim haklı olduğumu ve programa uyacaklarını belirterek davetleri red etmişlerdi.
Ve bu gezi, bugüne kadar Abhazya’dan Türkiye’ye gelerek görev yapan tüm heyetlerin mesajlarını Abhaz Diasporasına en net biçimde ileten heyet olarak tarihe geçmiştir. (Bknz: “Türkiye’deki Abhazlar” kitabı)
Aradan 20 yıl geçmesine rağmen aynı “köylü” hastalığı varlığını sürdürmüş ve ne yazık ki bu sefer Abhazya Devleti Resmi Heyeti,
“Köylü” hastalığına yenilerek, resmi gezi programlarının Abhaz Diasporasına vereceği mesajı ortadan kaldırmıştır.
Doğal olarak bu “hastalık” 3 Temmuz’da İstanbul’da Abhazya cumhuriyeti Temsilciliği’nde yapılan resmi kokteylide etkilemiş saat 14.00’de yapılan tanışma toplantısına başta Dışişleri Bakanı Vyacheslav Chirikba olmak üzere yukarıda sözünü ettiğim resmi heyet zamanında katılamamıştır.
İçerisinde benim, eşim ve çocuklarımında bulunduğu davetlilerin önemli bir bölümü, uzun bir süre (3 – 4 saat) resmi davetlileri beklemesine rağmen, yapılan telefon görüşmeleri ile heyetin daha da geç kalacağını öğrenmesi sonucunda toplantıyı terk etmek zorunda kalmıştır.
Sonuç olarak, 20 yıl aradan sonra Abhaz – Fed Yönetimi’nin yaratmış olduğu “Köylü” eylemi Abhazya Devleti Resmi Heyeti’nde kabul görmüş, yapılan resmi ziyaret başarı ile sonuçlanamamıştır.
Türkiye’da ki ulusal basında tek bir haber yayınlanamamıştır.
Son olarak Apsnypress haber ajansında yayınlanan habere gore Devlet Başkanı Aleksandr Ankvab bile gelişmelerden etkilenmiş, Abhaz Diasporasının kendi çözmesi gereken sorunlarına çare olabilir düşüncesi ile benim tarafımdan yanlış olarak olarak nitelendirilen
“Abhaz Diasporası Dernek Başkanlarını Abhazya’ya davet ederek toplantı yapabilecekleri” gibi bir karara varmıştır.
Bu başarısızlık, KADK ve Düzce Abhaz Kültür Derneğinin toplantı sonuç bildirisine yansımış, benimkisi de dahil olmak üzere toplantıda yapılan konuşmalardan tek bir söz edilmemiş, toplantı sonuç kararı açıklanamamıştır. Katılımcılar eksik yazılmış, uyarılar sonucunda düzeltmeler yapılmıştır.
Arkasına Abhaz Derneklerinide alarak Abhaz – Fed tarafından yazılan “Duyuru” yazısı ise bardağı taşıran son damla olmuş.
Üstüne tuz biber ekmiştir!
Ben bu “duyuru” hakkında yorum yapmayacağım, yorumu sizlere bırakacağım, çünkü uzun bir sure yayında kalan bu talihsiz yazı, daha sonra yapılan eleştiriler karşısında kaldırılmak zorunda bıraklımıştır.
Ancak o yazının da “Köylü” zihniyetinin bir parçası olarak tarih içerisinde yer almasını engelleyememiştir.
Sonuç olarak Abhazya Cumhuriyeti Devleti Yöneticilerini, Abhaz Diasporasının çalışmalarında tarafsız olmaları gerektiği çağrısını yapıyor ve Türkiye’de ki Abhaz Diasporası’nın varolan sorunlarını kendi içerisinde demokratik bir biçimde çözebileceğine inanıyorum.
Abhaz Diasporası kendi sorunlarını ortadan kaldırabilecek demokratik uygulamaları asırlardan beri varolan “Apsura Kuralları” içerisinde bulacaktır.
Abhaz Diasporası dışarısında bulunanlarıda, “ABHAZ SAĞDUYUSU”nu zorlayabilecekleri konuşma ve eylemlerinde dikkatli olmaları gerektiğini belirtiyorum.
Not: Abhaz – Fed İnternet sitesinde yayınlanan ve sonradan kaldırılan DUYURU yazısı aşağıda bulunmaktadır.
****************************************
DUYURU
Abhaz Dernekleri Federasyonu olarak federasyonumuzu oluşturan üye derneklerimizden Düzce Abhaz Kültür Derneğinin 20. Kuruluş Yıldönümünü kutlarız.
Ancak; Düzce Abhaz Kültür Derneği Yönetiminin kurumsal kültürün gerektirdiği örgütsel hiyerarşi ile bağdaşmayan, Abhaz Diasporasının birlik ve beraberliğine katkı sağlamayacağına inandığımız, kurumsal kimliğimize yakışmayan bir şekilde bireysel düşünce ürünü bir etkinliği federasyonumuzun tasvip etmesi beklenemez.
Federasyonumuzu oluşturan Düzce Abhaz Kültür Derneği dışındaki üye derneklerimizin bu duruma tepkilerini belirtmeleri üzerine yapılacak etkinliklere federasyonumuz ve üye derneklerimizin katılmayacağını üzüntü ile belirtiriz.
Kamuoyuna Saygı ile Duyurulur.
ABHAZ DERNEKLERİ FEDERASYONU
ANKARA ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
BİLECİK KAFKAS KÜLTÜR DERNEĞİ
BOLU ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
BURSA ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
DARIYERİ HASANBEY ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
ESKİŞEHİR ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
İNEGÖL ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
İSTANBUL ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
KAYALAR ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
www.abhazyam.com