27 MAYIS 2014 TARİHİNDE ABHAZYA CUMHURİYETİ’NDE “DARBE GİRİŞİMİ” YAŞANDI.
Fatih Atan (A’tanba)
22/06/2014. Değerli okuyucular, Abhazya Cumhuriyeti’nin 1992 – 2008 “de facto”, 2008 – 2014 (27 Mayıs 2014) “de- jure” bağımsızlık süreci, derin analizler, araştırmalar isteyen bir konudur. Ben sizleri bu süreci irdelemeye çağırıyorum.
27 Mayıs 2014 Tarihi Süreci - Abhazya Cumhuriyeti’nin önemli muhalefet siyasi liderlerinden olan “Abhazya Ulusal Birlik Partisi” Başkanı, Abhazya Cumhuriyeti Parlamentosu Milletvekili ve 27 Mayıs olayları sırasında kurulan “Koordinasyon Komitesi” Başkanı Raul Hadjimba’nın 19 Haziran 2014 Tarihinde düzenlenen “Aruaa” toplantısında yaptığı konuşmada belirtmiş olduğu “Bugün için ülkemiz tarihinde yeni bir aşama ile karşı karşıya bulunuyor. 27 Mayıs ve sonrasındaki birkaç gün, Abhazya’nın başşehrinde ulusal bir süreç yaşanmıştır” sözleri içerisinde saklı bulunuyor. (Geçici Koordinasyon Komitesi için Bknz: http://www.abhazyam.com/haber/4584/abhazyada-darbe-girisimi.html )
“Aruaa” Genel Başkanı ve “Koordinasyon Konseyi” Başkan Yardımcısı Vitaly Gabnia ise bu süreci çok kısa ve net olarak “Devlet Başkanı ile görüşmeler sürecinde /27 Mayıs AP/ konu devlet başkanının görevden istifası değildi ve bakanlar kurulunun istifası, pasaport dağıtımındaki sorumlu bölge yöneticilerinin, başsavcının istifaları istendi. Bu konular bizler tarafından daha önce de konu edilmişti. Bu konuların değerlendirilmesi yaklaşık olarak 3,5 saat sürdü. Sonuçta, oldu da, ne oldu.” diyerek değerlendirdi.
Ve ardından 27 Mayıs mitingi sonrasında kitlenin yönlendirilerek, Devlet başkanlığı binasına karşı düzenlenen işgal girişimini ise, (İşgal girişimi video ve fotoğraflar ile kanıtlamıştır) “sonuçta oldu da ne oldu” açıklaması sonrasında ise “Ancak, bir kez daha belirtmek isterim ki asla, Devlet Başkanlığı binasına karşı bir işgal girişimi olmamıştır” savunması yaparak “İşgal Girişimini” reddetmiştir. Daha sonra saat, saat gelişmelerin nasıl gerçekleştiğini, devlet başkanının binayı nasıl terk ettiğini ve yaşanan sonuçları, tabii ki kendi açısından anlattı. (Ayrıntılı bilgi için bknz: http://apsnypress.info/news/12309.html )
Sn. Vitaly Gabnia, konuşmasında, devlet başkanından istifasını istemediklerini belirtiyor, ancak, 29 Nisan 2014 tarihinde, devlet başkanına vermiş oldukları notada, eğer başbakan, pasaport olayındaki valiler ve sorumlular, başsavcı görevlerinden alınmaz ise kendisinin de istifasını istediklerini unutmuş görünüyor. (Bknz: http://www.abhazyam.com/haber/4480/abhazyada-siyaset-isiniyor.html )
Sn. Gabnia, 19 Haziran tarihli konuşmasında, uzun zamandan beri söylemiş oldukları, Abhazya Cumhuriyeti Yüksek Seçim Konseyi Başkanı Batal Tabagua’ya olan güvensizliğini ve değiştirilmesi gerektiğini de belirtmekten de kaçınmadı.
27 Mayıs günü ve sonrasında Abhazya Cumhuriyeti’nde neler oldu?
27 Mayıs 2014 Tarihinde muhalefet tarafından düzenlenen miting sonrasında, katılımcılar, devlet başkanlığına yöneldi ve bina işgal edilmek istendi, giriş kapısı ve bazı odalar tahrip edildi, devlet dairelerine saldırı düzenlendi, devlet televizyonuna el konuldu, devlet başkanının halka karşı yapmak istediği açıklamalar engellendi, 27 Mayıs sabahı Suhum vilayet binasına karşı işgal girişimi düzenlendi.
Aleksandr Ankvab, kendisine karşı öldürme girişimi yapılacağı ihbarını aldı ve olayların farklı boyuta ulaşmaması için, altı kez suikasta uğrayan deneyimli bir kişi olarak devlet başkanlığı binasını terk etti. Onun bu davranışı hakkında hala söylentiler dolaşıyor.
Sevgili amcaoğlu, Abhazya Kurtuluş Savaşı Kahramanı, en üst derece madalya sahibi Viktor Tvanba (Atanba), 27 Mayıs sonrasında Suhum’da “Amtsakhara” tarafından düzenlenen mitingde, altına imza atacağım bir konuşma yaparak süreci net olarak ortaya koydu.
Viktor Tvanba konuşmasında “Dün yaşanan olaylardaki durumu göreceğime Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında ölmeyi tercih ederdim” diyerek olayları apaçık ortaya çıkardı. (Viktor Tvanba konuşması için Bknz: http://www.abhazyam.com/haber/4577/ankvaba-destek-mitingi.html )
Herhalde gerçekler ileriki süreç içerisinde en net bir biçimde ortaya çıkacaktır.
27 Mayıs akşamı Suhum sakinleri ile yapmış olduğumuz telefon görüşmesinde şehrin sanki devrim (!) koşulu yaşadığını söylediler.
Muhalefetin eylemleri sonrasında, Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkanı Aleksandr Ankvab, gelişmelerin anayasa ve yasalar çerçevesinde çözülmesinin sağlanması amacı ile görevinden istifa ederek, erken devlet başkanlığı seçimleri yolunun açılmasını sağladı.
Ancak muhalefet temsilcileri, Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkan Vekili olarak göreve gelen Valery Bganba üzerinde de baskı oluşturdular. Başbakan, bölge valileri, başsavcı görevlerinden alındı, bakanlar dahil olmak üzere önemli resmi kamu görevlilerinin yerlerine, muhalefet tarafından oluşturulan “Koordinasyon Konseyi” üyeleri getirildi.
Muhalefet, 1999 Referandum döneminden bu yana oy kullanan Gal bölgesi insanlarının seçimlerde oy vermesini de engellemeye çalışıyor. Ancak bu engelleme, yanlış ve ciddi sorunlar doğurmaya adaydır. (Konu Hk. Bknz: http://www.abhazyam.com/kose-yazisi/330/olga-allenova.html )
Muhalefetin baskıları bununla da bitmedi, Devlet Başkan Vekili Valery Bganba’dan Abhazya Cumhuriyeti Devleti Haber Ajansı müdürü Manana Gurgulia’yı görevden alması istendi. Ancak toplum ve basın mensupları tarafından yoğun tepki ile karşılaşılınca şimdilik geri adım atmak zorunda kaldılar.
Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı Batal Tabagua üzerinde ise baskı sürüyor, ancak bu konuda da Devlet Başkan Vekili Valery Bganba geri adım atmadı.
Valery Bganba, yaşanan son gelişmelere bağlı olarak 20 Haziran Cuma günü, seçim sürecinin normal koşullar içerisinde yürümesi için “Abhazya Devlet Yönetimi, bunun bir parçası olarak, , yasaların verdiği yetkiye dayanarak ve sosyal uyum koşullarını göz önüne alarak tüm güvenlik birimlerinin gereken tüm tedbirleri almasını sağlayacaktır.” Diyerek, bir uyarı mesajı yayınlamak zorunda kaldı. (Bknz: http://www.abhazyam.com/haber/4671/valery-bganba-uyarisi.html )
Değerli okuyucular, adına demokrasi denilen sistemlerde, Anayasa ve yasalar ölçüsünde seçilmiş olan bir devlet yetkilisinin görevden alınması ya da ayrılması ancak seçim ve yasaların vermiş olduğu kurallar içerisinde olması gerekir. Eğer bu gerçekleşmiyorsa, o sistem içerisinde sorun yaşanıyor demektir.
Aleksandr Ankvab’ın görevden ayrılması ya da alınması ise Abhazya cumhuriyeti Anayasası ve yasalarında ki koşullara göre gerçekleşmeli idi. Muhalefetin gerekçelerinin var olan yasalar içerisinde bir karşılığı bulunmuyor. (Bknz: http://www.abhazyam.com/haber/4601/anayasaya-aykiri.html )
27 Mayıs 2014 Tarihinde, Abhazya Cumhuriyeti’nde Sn. Vitaly Gabnia’nın söylediği gibi “Sonuçta oldu da, ne oldu” “В итоге произошло то, что произошло.”
Bal gibi “darbe girişimi” oldu.
Darbe Girişimleri ve yasa dışı yollardan görevden alınma ve ayrılmalar, bir sonraki adayların da meşruluğunu tartışmaya açar. Bu çok tehlikelidir.
Darbeler, alışkanlık yaratır.
Örnek: Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi.
Bu darbe girişiminin komşu desteği, deniz ötesi kışkırtması var mı, yok mu? Bunların hepsi tarih içerisinde açıklığa kavuşacaktır.
Ancak, muhalefet liderleri ne derlerse desinler, bazı muhalefet temsilcilerinin “bizler bugün için bir yıldır hazırlanıyorduk” dediği gerçeği, Facebook sayfalarında yerini buluyordu.
Deniz ötesi, kışkırtmalar ile ilgili olarak, özellikle TC’den Abhazya’ya göç eden bazı kişilerin, sosyal medyada, konu hakkındaki muhalefete destek veren yazışmalarına bakılırsa bol araştırma yazısı ortaya çıkabilir.
12 Eylül 1980 - anti demokratik anayasa ve yasalar ile yönetilen bir ülke iktidarına karşı milyonlarca insanın demokrasi istemlerini (Gezi Direnişi) dinlemek yerine bastırma yönetimini seçen, gençlerin polis güçleri tarafından öldürülmesi ve binlerce insanın yaralanması emrini verdiğini açıkça ilan eden ve %10 seçmen hırsızlık barajı ile iktidarını sürdüren AKP Hükümeti Başbakanı ile Abhazya Devlet Başkanı Aleksandr Ankvab’ın davranışlarını bir tutmaya çalışan zihniyet sorgulanmalıdır.
Yukarıdaki büyük komşuya gelince, Abhazya’da yaşanan olaylar öncesi ve sonrasında, “Abhazya Satranç Oyunu”nda, yanlış hamle yaptığını düşünüyorum.
Evet, Aleksandr Ankvab’ın gerçekten bir devlet adamı örneği göstererek, darbe girişimine karşı, yetkisi olmasına rağmen, güvenlik güçlerine toplumsal çatışmaya yol açabilecek, müdahale emri vermediği için RF Dışişleri Bakanlığı tarafından kutlandı. Ancak, darbe girişiminde bulunanların, anayasa ve yasaları çiğnemesini göz ardı etti. (bknz: http://www.abhazyam.com/haber/4614/rus-disisleri-aciklamasi.html )
Bu göz ardının ne anlama geldiğini, Taras Şamba’nın 8 Mayıs 2014 tarihinde “Kafkasya Bülteni” "Вестнике Кавказа". İnternet Haber Sitesi Muhabiri Oleg Kusov röportajındaki “Abhazya, Rusya ile olan kendi ilişkilerinde ki statüsünü sağlama bağlamak zorundadır” açıklamasına dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum. (Bknz: http://www.abhazyam.com/haber/4517/taras-samba-soylesisi.html )
Abhazya Cumhuriyeti Halkı içerisinde, sanki Anti – Rus bir yapılanma varmış da Abhaz – Rus ilişkilerinde yeni bir yapılanmaya gidilmelidir biçiminde açıklamalarda bulunuluyor.
Bunlar çok tehlikeli yaklaşımlardır.
Özellikle Kırım’ın Rusya Federasyonu’na ilhakı sonrasında bu konuların ortaya saçılması, Abhazya Cumhuriyeti’nin Bağımsızlık ve egemenlik haklarına karşı bir tehdit olarak algılanacaktır.
Abhazya Cumhuriyeti, bugün için başta "Stratejik Ortağı" olan, Rusya Federasyonu olmak üzere BM’e üye 6 ülke tarafından bağımsızlık ve egemenlik hakkı tanınan bir ülkedir.
Ve bu değişmezdir.
Bu böyle bilinmeli.
Muhalefet liderleri, şimdi Abhazya Cumhuriyeti’nde, sistem değişikliği önerilerini gündeme getirdiler. 20 Haziran’da Milletvekili Ahra Bjania yaptığı açıklamada, parlamentoya ağırlık veren bir sistemin kurulması hakkında taslak çalışması yaptıklarını söyledi. (Bknz: http://apsnypress.info/news/12316.html )
Abhazya Cumhuriyeti, 2008 yılında bağımsızlığının uluslararası toplum içerisinde tanınmasından bu yana demokrasi deneyimi yaşıyor.
Ve ilk demokrasi denemesi olan 2011 Devlet başkanlığı seçimleri sonrasında, 2014 yılında “Darbe” yedi.
Daha yolun başında yaşanan bu darbe sonrasında, 90 yılı aşkın parlamenter sistem içerisinde bocalayan, komşusu Türkiye’den ders almamış görünüyor.
Türkiye özellikle 1960 sonrasında bilinen üç adet askeri darbe (27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980) ve sonrasında ise günümüze kadar 12 Eylül Faşist Anayasasının oluşturduğu sivil darbe yönetimleri tarafından yönetildi.
Abhazyalı siyasetçiler, karar vermeden önce, Abhaz Diasporasının yoğun yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosunun deneyimlerini iyice araştırmaları gerekir.
Sevgili okuyucular. Abhazya Cumhuriyeti, 27 Mayıs 2014 Darbe Girişimi sonrasında yeni bir sürece girdi.
Abhazya Cumhuriyeti, devlet olma yolunda ilerlemek istiyorsa, mutlaka 27 Mayıs 2014 Darbe Girişimi sorumlularını yargılamak zorundadır. Yok! Eğer, işi feodal duygusallığa dökecek ortam yaratılırsa, daha çok “Fırın Ekmeği” yemesi gerekecektir. Ve bunun acısını da tüm toplum çekecektir.
Devlet Başkan Adayları ve destekçilerinin Anayasal zemin ve yasalara saygı ölçüsünde hareket ederek, yara almış olan genç demokrasinin yolunda yürümesine destek olmaları gerekmektedir.
Abhazya Toplumu, Abhazya Cumhuriyeti’nin ulusal ve siyasal istemlerine, emekçi insanların, halkın, toplumsal taleplerine yanıt verebilecek, feodal ve duygusal tepkileri karşılayabilecek, darbe girişimlerini önleyecek, bir devlet başkanı adayını seçmek ve demokrasi yolunda yürümek zorundadır.
Yeter ki, 27 Mayıs 2014’de ülkelerinde, komşularında ve dünya ülkelerinde yaşanan acı deneyimlerden örnek dersler çıkarabilsin.
www.abhazyam.com