ESEN ZAFER "ABHAZCA, RESMİ KAYITLARA ÇERKES DİLLERİ ALTINDA GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR
21/02/2011
Esen Zafer (Çyüpha)
DÜNYA ANADIL GÜNÜ , KENDI ÇOCUKLARIMIZIN, ANALARININ DILINI ÖĞRENIRKEN, TEK DÜNYA DÜZENININ ÇARKINA TORNALANARAK, BIZLERE, KÜLTÜRÜMÜZE YABANCILAŞTIRMA GÜNÜDÜR.
18/02/2011. 21.Şubat Dünya Anadil Günü olarak kutlanıyor. UNESCO tarafından 1999 da bu kutlama anadillerdeki çeşitliliği hatırlamak ve kültürel varlıklarını korumak üzere başlatılmış. Şimdilerde 6000 dil tanınıyor ve UNESCO nun verilerine göre bunların yarısı kaybolma tehlikesi olan diller.
Çalışmalardan alınan sonuçlarda, anadilin, yalnızca kişisel kimliğin gelişimi açısından değil aynı zamanda ‚‘‘Herkes için eğitim‘‘ilkesinin ve Millenyum Stratejisinin anahtarı, olduğu söyleniyor.
Yapılan açıklamalara göre, sözleşmelerde yer alan tüm hükümetler ve sivil kuruluşlar anadilin sosyal, ekonomik ve kültürel hayat üzerinde merkezi bir rol oynadığının farkına varmışlar. Bu nedenle UNESCO genel sekreteri ‚‘‘ … herkes için, çoklu dilde eğitim ve oluşum ile millenyum hedefleri arasındaki bağ uzun süreli değişim stratejisinin taşıyıcı direğidir…diyor.
Şimdi şu ‚‘‘uzun süreli değişim stratejisinin‘‘ ne olduğunu bir açıklayalım. Bu deyim, bu günkü generasyonun ihtiyaçlarını karşılarken, gelecek generasyonun olanaklarını tehlikeye atmamak, olarak kabul edilmiş. Bu ekonomik, sosyal ve ekolojik dengelerin gözetilmesini öngörüyor. Bu çerçevede 2001 de kararlaştırılan, Millenyum stratejilerinden biri.
Şimdi sanırım hiçbirinize sosyal ve ekolojik dengelerin gittikçe bozulduğunu anlatmama gerek yok. Ekonominin ise, araya bir kesimin sınırsız zenginliği, çoğunluğun daha da fakirleşerek,korkunç bir uçurum açtığını ve hızla ekolojik dengeyi bozarak dünyayı talan ettiğini biliyorsunuz.
Bunun ana dil ile ilgisi nedir? Bizim meselemiz burada. Antik kültürlerin dilleri kaybolduğu için o döneme ait yazılı eserler bulunduğunda biliyorsunuz ki ancak belli bir kesimin tekeline giriyor. Kısaca dünya mirası olan bilgilere herkes erişemiyor. Sözlü mirasta kayboluyor.
Anadil ayrıca bir kültür birikimi ve mantalite taşıyor. Özellikle kaybolmakta olan ve kaybolmasına çalışılan diller (güney asya gibi) aslında medeniyetlerin dilleridir. Buna açıklayıcı bir örnek, doğu fen bilimleri ile gelişmişken ve icatlar yaparken, batı vahşi idi. Yani, gerçekte barbarlar batılılardır. Bunu bilinen tarih ve tarihçiler söylüyor kanıtlarıda var. Dolaysıyla kaybolmaya yüz tutmuş dillerin ardında, büyük bir kültür birikimi yatıyor. Bu da, o insanların zihni yeteneklerinde geniş ufuklar açıyor.
Bundan daha önemlisi, dil bilimciler, pedagoglar araştırdıklarında görmüşler ki, anadiline hakim olanlar yabancı bir dili çok daha kolay ve iyi öğreniyorlar.
Anadilde eğitim için her desteği sağlamalarının yanısıra, UNESCO birde ISEI adında Eğitim Sistemi geliştiriyor. Bu sistem okulların eğitim biçiminin, Uluslarası sosyoekonominin mesleki standart ölçüsüne uyumlanmasını gerektiriyor.
Kısaca açıklarsak, anadilinizde de, hakim dilde de, dünya sermayesine, ne ve nasıl lazımsanız öyle eğitip yetiştirmek.
İşte bu çerçevede , başkaldırma olasılığı diğerlerine göre daha çok olan, etnik grupların ana dilde eğitimi, bu standartı, resmi dilindede yerleştirmekle yükümlü devletler eliyle gerçekleşiyor.
Çünkü kendi istediğiniz gibi anadilinizi geliştirirseniz kendi kültür ve ulusal kimliğinizi de geliştirirsiniz. AB projeleri ve anadilde eğitime yatırım yapılmasının gerçek nedeni işte bu denetleme unsurudur.
Bu arada uluslarası diplomasi dili İngilizce,
BM resmi dilleride, 1946 dan beri, İngilizce, Rusça, Çince, Fransızca, 1973 tede Arapça ilave edildi. Anlayacağınız üzere, dünya hegemonyası ile yayılan diller, hakimiyetlerini koruyorlar. Bunun yanısıra güney Asya dilleri kendi ülkelerinde yaşadıkları ve hatta nüfus olarak resmi diller toplamından daha kalabalık olmalarına rağmen, dilleri resmi olarak uluslarası kurumlara alınmıyor.
Bu arada, Türkiyedeki Erasmus gibi projelerle, tüm dünya gençliği aynı eğitim ve oluşumdan geçiriliyor. Türkçede Öğretim olarak geçen bu kelimeye ben tam çevirisi olan oluşum kelimesini tercih ediyorum.
Bu nedenle Dünya Anadil Günü , kendi çocuklarımızın, analarının dilini öğrenirken, tek dünya düzeninin çarkına tornalanarak, bizlere, kültürümüze yabancılaştırma günüdür.
Yine bu nedenle de anadiller, bir yandan Çerkes tanımsızlığı kimliği ile kendi içinde eritilirken, eğitim yolu ile de dünya sermayesinin gönüllü uşaklığına hazırlanmaktadır.
Bu nedenle, Abhazca, yükselen sesimize rağmen, resmi kayıtlara Çerkes dilleri adı altında geçirilmeye, ve diğer kardeş diller gibi MEB’ nın, taşaronluğunu yaptığı eğitim sistemi altında, işlem görmeye hazırlanıyor.
Elbette ki bizler gelişimimizin, çirkin bir oyunla ve vurdumduymazlıkla engellenmeye çalışıldığının farkındayız. Tarih nasıl ki Hitleri korkak bir fare gibi karanlıklarda yok ettiyse, Mussollini gibileri meydanlarda rezil ettiyse, aç gözlülük ve ihanet içinde olanları, insanlık elbette hak ettikleri şekilde tekrar tarihin çöplüğüne gömecektir. Haklılar daima kazanır. Onların azmalarının nedeni de budur. Korkuyor ve sinsice saldırıyorlar.
Anadilinizi, anneniz gibi yücelterek koruyun. Bizi biz yapan, gerçekte odur.
Kaynak:
habsuvob@gmail.com