Saygıya layık olan Büyüklerimiz ve Yiğit kardeşlerimiz,
Bir süredir Hamburg Abhazya Dostluk Derneği olarak, bizim ve diğer kardeşlerimizin düşüncelerinin, Kafkas Diasporası ve dostlarımızla paylaşılması için, sitemiz, (www.hamburgabhazyadostlukdernegi.blogspot.com) bu yazıları, yayınlamaktadır..
Yazılanlara, bugüne kadar direkt hiçbir yazılı eleştiri veya tepki gelmemiştir.. Ancak çok yakınım olan bir kardeşimin “Abi, üslup çok sert değil mi“ şeklinde yaklaşımı olmuştur..
“Gerçekler acıdır“ derler..
İnsanın içini kavurur..
Bizler kötülükten ve kötülerden nefret edenlerdeniz..
Hiç tanımadığı kişilerin haklarını savunmak için ölümü göze alan vijdan sahibi olanlardanız..
Bir Karınca’yı, bir böceği bile öldürmeyen bizler, düşünerek, plan yaparak, ihanet suçunu işleyenlere karşı nasıl “kibar“ olabiliriz?.
Onlar her türlü cazayı hak etmiş kişilerdir..
İhanet, bizim hiç af etmediğimiz bir suçtur..
İhanet edenlere ve onlara inananlara karşı ne yapılmalıdır?.
Hangi tavır konmalıdır?
Vatanımıza ve halkımıza ihanet etmeye devam eden, bazılarının karşısında, “yaşları büyük“ diye, düğme ilikleyip, susalım mı?.
Bizim böylelerine bakışımız “bilenlerce“ bilinmektedir..
Ve “Üç Maymun’u oynamak, Abhaz kanına ihanettir..“
Biz o nedenden dolayı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, yani acı gerçekleri anlatıyor ve yazıyoruz..
Yazdıklarımız doğru mudur?.
Ona bakılmalıdır..
“Sert mi, yumuşak mı“ bunu “onlar“ düşünsünler..
Bizim çizgimizde olanlar, Hain’e “hain“ der..
Hainlere “bey“ veya “Sayın“ demezler..
Ancak, Vatanlarına ihanet etmekte yarışan burjuva politikacıları “öyle“ yaparlar..
Bunlar, her türlü herzeyi yerler.. Biribirini çamura batırırlar, sonra da el sıkışırak, etrafa gülücükler dağıtarak, basın mensuplarına poz verir ve sonra da “Sayın Erdoğan, Sayın Baykal” derler..
Bunlara benzemeye hevesli birileri de “sayın bakanım” diyerek, Vatanımıza düşmanlık yapmakta olanların karşısında düğme iliklerler..
BİZ onlar gibi değiliz.. Biz Apsuvalığını yitirmeyenlerdeniz..
BİZ, düşmanımızı düşman,
Dostumuzu da, Dost biliriz..
Fakat ne yazıktır ki, birilerinin “mahalle baskısı“ diye, dillendirdiği ”durum“ siyasetle ilişkisi olmuş bazı kardeşlerimizi bile etkilemektedir..
Çok sevdiğim bir kardeşim, dün geceki telefon konuşmasında. “Abi, bizim halkımız aptaldır. Onlar yazdıklarını anlamazlar. Bizden kaçarlar. Biraz yumuşak yazsan olmaz mı?“ demiştir..
Biz Halkımıza doğruları anlatmaktayız.
Üslup değil, içerik önemlidir..
Bizim doğrularımız, Vatanın ve halkımızın çıkarına olan herşeydir..
Halkımız aptal değildir.
Sadece Halkımız yanlış informasyonlarla kandırılmaktadır..
O nedenle de, doğru fikir yürütememektedir.. “bilgi sahibi olunmadan, fikir sahibi olunamaz.“ diye, boşuna söylenmemiştir..
İnsanların hayvanlardan farkı, doğruyu bulmak için çaba göstermeleridir.
İnsan araştırabilir.
Sorabilir.
Farklı düşüncelere sahip insanları dinler.
Üzerinde düşünür..
Fikir yürütür..
Plan yapar..
B.Breht’in şiirinde dediği gibi “nereden çıktı bu“ diyebilir..
İnsan, eğer doğru bilgiye ulaşırsa, o artık kandırılamaz..
O kişi namuslu ise, cesursa ve inandığı doğruyu, kararlı olarak savunursa, onu Allah’tan başka hiç bir güç engelleyemez..
Çünkü doğru kişilerin etrafı, bir süre sonra namuslu, cesur ve ölümüne kararlı insanlarla dolar-taşar..
Bugün Halkımıza, Abhaz kültürü yerine, ahlaksızların “kültürünü“ ikame etmeye çalışanlar vardır..
Halkımıza, sarayını kadınlarla dolduran şehvet düşkünü ahlaksızları, bir matah gibi kabul ettirmeye çalışanlar vardır..
Tahtını kaybetmek korkusuyla, babasını, amcasını, kardeşlerini ve çocuklarının bazılarını boğdurarak öldürten Padişahları saygıyla ananların emrine, halkımızı sokmaya çalışanlar vardır..
Abhaz tarihini ve ulusal kimliğimizi unutturmaya çalışarak, bulunulan ülkelerin karanlık güçlerine, tetikçi olarak -bizleri- sunmaya çalışanlar vardır.. Bunlar “HAİN“ değil de, nedir?.
Selçuklu sultanı Alpaslan’ın, Osmanlı devletinin sultanlarından Fatih’in, Yavuz’un bizlere neler yaptıklarını anlatmazsak, Türkiye kurtuluş Savaşında uğranılan ihanetleri söylemezsek, İşbirlikçi “Çerkes burjuvazisi“ halkımızı yanlış bilgilendirerek “Yanlış yerlerde“ kullanmaya devam edecektir..
İnönü Çerkes düşmanıydı.. İsteyene ayrıntıları anlatırız..
Demirel tescillenmiş düşmanımızdır.. İsteyene ayrıntıları anlatırız..
Özal, Yılmaz, Çiller, bunların hepsi bizlere ve Anavatanımız Abhazya’ya düşmanlık yapmış kişilerdir.. İsteyene ayrıntıları anlatırız..
..Anti-emperyalistlik ve Vatanseverlik de biribirinden ayrılamaz..
Ayırdığın zaman CHP ve MHP gibi “Özde değil, sözde vatansever“ olunur..
Bunları bilmeden, bu konuları araştırmadan, Vatansever olunamaz..
Tüm Abhazların Vatansever cephede yer alacağını sanmak da -bu nedenlerden dolayı- en kibar kelimeyle “safdillik“ olur..
Nasıl ki Türkiyeyi satanlar varsa, Abhazya’yı satanlar ve satmak isteyenler de var olacaktır..
Mesele bunları engellemektir..
Hangi yolla olacağına, halkımız karar verecektir..
Bazıları “Biz AKP’de, MHP’de, CHP’de veya diğer partilerde çalışırsak, halkımıza ve Abhazya’ya yardımımız daha çok olabilir, diye düşünmüştük!.“ demektelermiş..
Bunları söyleyenler şimdiye kadar HALKIMIZ için ne yaptılar?. Söylesinler de sevinelim..
Bir zamanlar, G.Dimitrov da, onların dediklerini anımsatan, bazı şeyler söylemişti.. O diyordu ki “Bizler, her yerde, en gerici örgütlenmelerin bile, içinde olmalıyız.“
Bu söz, “her isteyenin, istediğini yapması“ anlamında söylenmemiştir..
Kişinin üye olduğu Partisi ona “emir“ verir..
Parti Üyesi belirlenen teşkilata, siyasi kimliğini gizliyerek girer..
“Parti üyesinin görevi, o kuruma kandırılarak alınmış olan namuslu insanları bulmak, onları uyarmak ve bu namuslu kişileri bilinçlendirerek, onların tekrar halkın safına, vatanın hizmetine girmelerini sağlamaktır..“
AKP veya diğer Partilere gidenlere, hangi kurumumuz talimat vermiştir?. Buralarda olanlar, hangi kurumumuza bilgi sunmuştur?.
Böyle bir kurum yoksa, yasal zeminde nasıl oluşmalı ve nasıl çalışılmalıdır?.
Bunları düşünmek, önermek, anlatmak, yazmak ve hayata geçirmek kimlerin görevidir?.
Yapılması gereken bu görevler; “Abhazya Anavatanımdır“ diyemeyenlerin midir?.
Bu görevler; Anavatanını, şerefini ve namusunu, üçgünlük dünya hayatı ve zevki için satanların mıdır?.
Bu görevler; “Türkiye’yi pazarlamakla mükellefim“ diyen, Gürcü Recep T.Erdoğan ile birlikte hareket ederek, Türkiye’ye ve Abhazya’ya ihanet edenlerin midir?.
Bu görevler; Anavatanını, namusunu ve şerefini paraya ve kariyere satmayanlarındır..
Gerçekler, tüm namuslu insanlarımıza anlatılmaya devam edilmelidir..
Halkımızın iyi niyetini kullanan hainlerin yüzlerinde ki maske, böylelikle daha kolay aşağı indirilebilecektir..
Tüm namuslu kitlemizin Diaspora’da birleştirilmesi için çalışmalıyız..
Bulunulan ülkelerin gerçekten demokratik ve güçlü ülkeler olmasına da katkı sunmalıyız..
VE aynı anda, Anavatanımız Abhazya için herşeyi yapmalı ve yapmaya da hazır olmalıyız.. Başka yolu yoktur..
İnsan iki Tanrı’ya kulluk edemez.. Ya Anavatanımız Abhazya’nın çıkarlarını önde tutarak Allah yolunda gideceksin!.
Ya da Anavatana ihanet ederek, paranın tanrısına biat edip, ruhunu Şeytana satacaksın..
Başka yol yoktur.. varsa bilen, “yumuşakça“ söylesin de, biz de öğrenelim..
Saygıya layık olan büyüklerimize saygılar, Yiğit kardeşlerimize de sevgiler sunuyoruz.
Hamburg Abhazya Dostluk Derneği adına
Kırgız Ajönba
Had-der@web.de
www.hamburgabhazyadostlukdernegi.blogspot.com