İki uzun direk dikilir. Arasına bir Tel gerilir. Halk ne olacak diye beklemeye başlar.. Ve Cambaz, Direğe tırmanır. Tel’in üzerinde yürümeye başlar. Kalabalık heyecanla Cambaz’ı izler. Aralarında yankesiciler de vardır.. Bunlar “CAMBAZA BAK-CAMBAZA BAK“ diyerek, seyircilerin dikkatinin, sadece ipcambazında olmasını sağlarlar. Sonra da, ağzı açık, aval-aval Cambaz’a bakanların ceplerini, boşaltmaya başlarlar..
Anti Kemalist Parti, “Türban“ deyip, “AB“ deyip, “Laiklik“ deyip, “Terörizm“ deyip, yani “Cambaza bak“ deyip, Türkiye’yi soymaya ve satmaya, Abhazya’ya da düşmanlık etmeye devam ediyor..
Fakat “bunlarda akıl yok.“
Geçtiğimiz günlerde, İktidarın adamları, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nden, AKP’nin kapatılma davası konusunda "Türkiye'yi eleştiren bir bildiri yayınlamasını" istedi..
Böyle bir yazı yayınlandığında "Bakın, AKP'nin kapatılması istemine, Avrupa da karşıdır. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de böyle söylüyor" diyeceklerdi..
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı L.Puig, "Bildiriyi yayınlamamızı Türk heyeti istedi" deyince, AKP kurmaylarının! “kepazeliği“ tekrar ortaya çıktı!..
Sizler, yabancılardan, kendi ülkesi aleyhine bildiri yayınlamasını isteyen, bir başka hükümet şimdiye kadar, gördünüz mü, duydunuz mu?.
“Kendi vatanına ihanet edenlerden medet umulmaz!“ diyorduk.
Bu olay, onlar için söylediklerimizin doğruluğunu bir defa daha kanıtlamıştır.
Anti Kemalist Parti hükümeti, “Vatana ihanet suçlamasıyla“ yargılanmalıdır..
Yargılanacaktır da..
Bugün, “Türban izini için“ Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet eden Hayrünnisa hanım, kocası Gül A. ile birlikte Çankaya’da oturmaktadır..
GÜL. A da şimdi yargılansa, hocası N.Erbakan gibi, dolandırıcılık suçundan mahkum olacak ve hapishaneye girecektir. (N.Erbakan aldığı cezayı, hastalığından dolayı hapishane yerine, şuanda evinde çekmektedir.)
Türkiye’yi ve Türk Silahlı Kuvvetlerini “batılılara“ şikayet eden, Abhazların düşmanı Gürcü Recep, Başbakan'dır..
Yargılansa, o da, işlediği suçlardan dolayı hapishaneye gideceklerdendir..
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, serbest meslek yaşamında "naylon fatura" uzmanı olarak tanınmaktadır.. Naylon fatura düzenlemekten hakkında davalar vardır. Dokunulmazlığı nedeniyle yargılanamamaktadır..
Bunların çocukları da babaları gibidir..
Prof. Dr. Şükrü Kızılot’un açıklamalarına göre;
Gürcü Recep’in oğlu “Ahmet Burak Erdoğan, Mecit Mert Çetinkaya ile 19 Ocak 2007 tarihinde MB Denizcilik Şirketi'ni kurdu.. Bu Şirket kuruluşundan 18 gün sonra Safran 1 adlı yük gemisini satın aldı. Şirket, 500 bin dolarını peşin ödediği geminin, geri kalan 2 milyon dolar borcunu 36 ay taksitle! ödeyecektir.“
Gürcü Recep’in “Oğulları, 25 Ağustos 2006 tarihinde, İstanbul Kısıklı'da 1 milyon YTL'ye villa sahibi oldu..“
Gürcü Recep’in “Dünya Bankası'nda çalışan küçük oğlu Necmettin de, eşiyle birlikte 24 Ağustos 2005 tarihinde ABD'nin Maryland eyaletinde 261.500 dolara bir ev satın aldı.
Gürcü Recep’in “kızı Esra Erdoğan'ın eşi Berat Albayrak ise, Samsun-Ceyhan boru hattı işini -ihalesiz olarak- alan Çalık Grubu'nda, genel müdürlük görevine getirildi.“
Gürcü Recep’in “kız kardeşinin eşi de, 1 milyon YTL'ye İstanbul'da villa sahibi oldu.“
“Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan’ın AB Gıda AŞ adlı şirketi, binlerce tonluk mısır ithalatından -dört gün sonra vergi oranının artırılması sayesinde- %50 kazanç sağladı.
2005 yılında kuş gribi salgınıyla birlikte, AB Gıda AŞ. pastörize yumurta işine girince, bir kararnameyle pastörize yumurtanın KDV'si %18'den %8'e düşürüldü.
AB Gıda AŞ yalnızca 2005 yılında 22 milyon 163 bin 902 YTL ciro yaptı.
Aynı şirket, 2005 yılında vergi dairesine tek kuruş KDV ödemedi.
Şirket 2005'te "komple yeni yatırım" amacıyla yapacağı 2 milyon 544 bin YTL'lik yatırım için teşvik aldı.
Belgeye göre şirket yıllık 60 bin ton "rafine fosforik asit" üretecekti..“
“..çocukların gemi alma yolunu ilk açan, eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın 24 yaşındaki oğlu Erkan Yıldırım oldu.
Erkan Yıldırım'ın kardeşiyle ortak olduğu Derin Denizcilik Şirketi'nin kuruluş sermayesi 10 bin YTL idi.
Şirketin 445 bin Euro’ya sahip olduğu gemiye bilet kesen ise Santour adlı şirkettir.
Ve bu şirketin, Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı, Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne ait, Ankara feribotunu -ihalesiz olarak- kiraladığı ortaya çıktı..“
“Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin çocukları İsmail ve Mustafa Talha Pepe de, gemi sahibi olan kabine üyesinin çocuklarındandır..
"Akçaabat" adlı gemi, ortak oldukları şirketçe, 9 milyon YTL'lik teşvikle alındı..“
Prof. Dr. Şükrü Kızılot:
“AKP'nin çıkardığı malvarlığının sorgulanamayacağına ilişkin yasanın kendi çocukları için sigorta olduğunu“ vurguladı.
Prof. Dr. Şükrü Kızılot, bu çocukların mal bildiriminde hiçbir malvarlığı gözükmediğini, bazılarında ise (sembolik olarak) üç-beş altının göründüğünü belirterek "Bu çocuklar bir süre sonra serbest çalışmaya başlıyorlar. Bir anda milyonlarca YTL'lik yatırımları ortaya çıkıyor. Yatlar, katlar, fabrikalar, binalar, şirket hisseleri vs.
Bu arada bakıyorsunuz, arada geçen kısa sürede, örneğin bir iki yıl içerisinde vergi dairesinde bunlardan bazılarının kaydı yok.
Ödediği bir vergi de yok.
O zaman akla şu soru geliyor; 25 yaşına kadar hiçbir serveti olmayan bu çocuklar, totodan, milli piyangodan, at yarışından da kazanmadığına göre, bu inanılmaz serveti nereden ve nasıl elde etti? Kaynağı sorgulanabilmeli" demektedir..
İşte bu düzenbazlar, Türban isimi verilen “Bez parçasını“ Türkiye’nin gündeminin başına oturtarak “cambaza bak“ diyerek, halkı soyan, Takiyyecilerdir..
Yönetimine üçkağıtçıların ve namussuzların çöreklendiği CHP gibi Partiler, Devrimcilerle ve diğer vatanseverlerle birlikte alanlara çıkmayarak, Anti Kemalist Parti’yle mücadele’de sadece “ağız dalaşı yöntemini” kullandığı için, Gürcü Recep, rahatlıkla çıkarttığı sosyal güvenlik yasasıyla, çalışanları göğüslerinden vurmuştur..
Onların mezarda emekli olması için yasa çıkartmıştır..
Kadın emekçilerin de birçok hakkını ellerinden almıştır..
Gürcü Recep, “Çetelerle mücadele edeceğim“ deyip, Tarikatçı Faşist polisleri vatanseverlere saldırtmıştır..
Anti Kemalist Parti’li çete mensupları, Meclis’te de onların hırsızlıklarını ve ihanetlerini açıklayan Kamer Genç’i linç etmeye kalkışmıştır..
Kaytan bıyıklı, gevrek sesli, pamuk elli, Gülsuyu kokulu, bu kırıtık, mıymıntı “artistler“ nasıl oldu da, böyle “erkekleşiverdiler?.“
Bizim dostlarımızdan biri, eski yazılarının birinde “Devrimciler, Takiyyecilere demokrasi adına da olsa, destek vermemelidir.. Bunlar ikiyüzlüdür. Fırsatçıdır. Yalancıdır. Haindir. Vijdansızdır. Bunlar güçlendiğinde -İran’da Mollaların TUDEH’e yaptıkları gibi- önce Devrimcilere saldıracaklardır..(1 Mayıs 2008 Taksim’inde, bu tespit doğrulanmıştır..)
Doğuanadolu’da ve Güneydoğu’da bunların oylarının artmasına, PKK’nin (onları destekleyen) pragmatik politikaları yol açmıştır..(Şimdi onlar, bu yardımın karşılığını, PKK’nin kökünü kazımaya çalışarak vermektedirler..)
Devrimciler, Takiyyecilere, onların ağababalarına ve en yakınlarına yönelmezlerse! bunlar cesaretleneceklerdir“ vurgusunu yaptıktan sonra, “vatan-millet-sakarya“ diyerek, Devrimcileri ve diğer vatanseverleri düşman sanıp, onlara karşı hertürlü yöntemi kullananlara da “derin devletin adamları, sadece Devrimcileri ve diğer Vatanseverleri öldürmek için mi, maaş ve harcırah alıyorlar?“ demiş
ve onlara bu Takiyyeci Faşistlerin “ne haltlar karıştırdıklarını“ uzun uzun anlatarak “uyarmıştı..“
Bu sözleri gururlarına yediremeyenler ve gerçekleri süreç içinde görenler ve anlayanlar olmuştur..
Bunların kimileri, hırsızlar güruhuna yönelme hazırlıklarına başlamıştır..
Bu gelişmelerden bir biçimde haberdar olan, Gürcü Recep’in korkudan krizleri artmış ve “Çeteler“ rüyalarına girmeye başlamıştır..
Kraldan çok kralcı olan “müritleri,“ uyduruk iddialarla insanları tutuklamaya başlamıştır..
Bir zamanlar Menderes de bunlar gibi “suçlar“ işlemişti.. Yassıada’da yapılan Mahkeme’de savcı ve hakimlerin karşısında nasıl süklüm-püklüm oturduğunu, ipe çekilirken, nasıl “salya-sümük“ ağladığını çok iyi bilenlerdeniz..
Türklerin atasözü der ki “Korkunun ecele faydası yoktur..“
Onun için, Gürcü Recep’e önerimiz şudur:
“Zamanın varken, Hocan Fettullah Gülen’in yanına giderek, ABD’ye sığın..“
Çünkü Türkiye’nin “pislikleri deliğe süpürecek, çöpçüsü çoktur.. Onlar bitirilemez..“
Anti Kemalist Parti taraftarı “Abhazlar“ ve orta yolcu bazı Abhazlar,
“Bunları niye yazıyorsunuz?.
Bu anlattıklarınızın bizimle ne ilgisi var?.
Bunlar bizi enterese etmiyor!.
Kafaları karıştırmamak lazım!.
Biz sadece Abhazya ve Kafkasya ile ilgilenelim..
Bize ne Türkiye’de olan bitenlerden..“ demektelermiş..
İlginç olan, bunları söyleyenlerin “Türkiye benim anavatanımdır“ noktasında buluşan, politik olarak asimile olmuş, “Abaza katolosu yapmayı“ Apsuvalık sananlardır.
Biz bunlara diyoruz ki; Abhazsanız, “Anavatanımız Abhazya’dır“ deyin ve
Abhazyanın düşmanlarıyla birlikte olmayın!.
Abhazya için örgütlenin!.
Türkiye anavatanınızsa, o zaman Türkiye için uğraşın!.
Türkiye’yi satanlara karşı mücadele edin!.
Türk Vatanseverleri gibi alanlara koşun!.
İşkencecilere karşı direnin!.
Bağımsız, müreffeh, güçlü ve onurlu bir Türkiye için mücadele edenler gibi cesur ve kararlı olun!.
CIA tarafından “bizim çocuklar“ diye, tanımlanan “satılmış Generallerce“ idam cezasına çarptırılan; Çerkes Kurmay Albay Telat Aydemir, Devrimci Süvari Binbaşı Fethi Gürcan, Teğmen Ömer Yazgan ve Deniz Gezmişler gibi yiğit olun!.
Onlar Türkiye için canlarını verdiler..
Onlar, inançlarını haykırarak, idam sehpasını tekmeleyerek, kararlı, namuslu ve cesur olduklarını, tüm Dünya’ya gösterek tarihe geçtiler..
Siz de onları örnek alın!.
Bir öyle, bir böyle konuşanlar, artık karar vermeliler ve kararlarını da açıklamalıdırlar..
Kanında bir parça “Abhaz geni“ kalan kişi, açık olur. Mert olur. Yiğit olur..
Politika zor sanattır.
Herkes bu yükü, uzun süre taşıyamayabilir..
O nedenle, kenara çekilenlere kırılmayız..
Bizler sadece, insanlarımızı yanıltanlara, uğraşıları engellemeye veya saptırmaya çalışanlara kızarız..
..Rusya’nın yıllardır uygulanan ambargoyu kaldırarak, Abhazya’ya dostluk elini uzatmasını, Gürcüstan ve batılı ülkeler kınamaya halen devam etmekteler..
Geçen yıl Türkiye üzerinden Gürcüstan’a 60.000(altmışbin)den fazla TIR girip-çıkmıştır..
Türkiye’de yaşamakta olan Kafkasya kökenliler, bu TIR’ların Türkiye’den geçişine yasak koyarlarsa, ne olur?
Gürcüstan, Türkiye, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya, hemen “İnsan hakları ihlal ediliyor“ diye, “uygulanan ambargoya“ çığlıklar atarak karşı çıkarlar..
Çünkü bu ülkeler, gericilerin yönettiği, çifte standart uygulayan, demokratik olmayan "memleketlerdir.."
Peki, bizim! Gürcü Recep ne yapar?.
Bizleri teröristlikle mi suçlar?.
Sınır dışı mı eder?.
Bizler terörist değil Vatanseveriz.
“Savaş olduğunda, cephe gerisindeki Vatanseverler, düşmanın lojistik destek yollarını ve araçlarını imha ederek görevlerini yerine getirir.“
“..Savaşı kışkırtanlara, savaşı çıkartanlara, savaşa destek verenlere ve onların mal varlıklarına ve de yakınlarına, Kafkasyalı şiddet uygulanır.(KB.Görevler3.Bölüm)
Sınırdışı edilirsek, Anavatanımız Cennet Abhazyadır ve Trabzon’un karşı kıyısındadır.. Gideriz..
(Hitler Yahudi katliamlarına başvurmasaydı, Yahudiler anavatanlarına kitlesel olarak asla dönmezlerdi!.)
O nedenle, Gürcü Recep de, Halkımıza böyle bir “iyilik“ yaparsa ona müteşekkir oluruz..
Ama, hakaret etmeye, vurma-kırma gibi işlere kalkışırsa, ozaman Allah, onu ve çoluk-çocuğunu, kesinlikle Cami duvarının altında bırakır!..
..Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey LAVROV; geçtiğimiz gün, Londra'da düzenlenen yakındoğu problemleri dörtlü taplantısında,
“Gürcüstan tarafından yapılan provokasyon hareketleri ve açıklamalarından dolayı endişe duyuyoruz. Bölgede yeniden kan akmaması için, provokasyonların olmaması için, barış ve istikrarın sağlanması ve alarm zillerinin yeniden çalmaması için, barış güçleri kuvvetlerimizin sayısını en üst düzeye çıkarttık“ diyerek,
Abhazya’nın yanında olduklarını tekrar vurguluyor.
Anti Kemalist Parti hükümeti ise, Faşist Gürcü yönetimine destek vermeye devam ediyor..
Bizler, Türkiye’ye ihanet edenleri ve Abhazya’ya düşmanlık yapanları, anlatmaya devam ediyoruz..
Bunu “ekmeğini yediğimiz ülkeye olan namus borcumuzdan ve anavatanımız Abhazya için yapıyoruz.“
Çünkü Bizler haramzade olmayanlardanız..
Sütannemiz Türkiye’ye ve Anavatanımız Abhazya’ya, her türlü kötülüğü ve düşmanlığı yapanlara karşı olmamız, asil Abhaz kanına sahip olmamızdandır..
“Politika yapmak adına“ bildiklerini söylemediği için -dolaylı olarak- işbirlikçi durumuna düşen kardeşlerimizi uyarıyoruz..
Bildiklerinizi halkımıza anlatmaktan korkmayın..
Düşündüklerinizi yazın..
Bazı haklı nedenlerden açıkça söyleyemiyorsanız “böyle-böyle duydum“ diye anlatın.. Okuduğunuz yazıyı da, yazarını belirtip, aktararak “sorumluluktan“ kurtulabilirsiniz!.
Varolan Sitelerinize de bu yöntemleri kullanarak “yazıları“ koyabilirsiniz..
Halka hizmet, halka doğruları anlatarak, onların örgütlenmesini sağlamakla olur..
Halk korkakları, kaypakları ve inançsızları kısa süre'de tanır.
Hainleri de tanıtmak gerekir..
Bizler, korkakları, kaypakları ve inançsızları kazanmak gibi bir görevi üstlenmedik..
O "görev" hainlere aittir..
Onun için, biz düşündüklerimizi açıkça söylüyoruz.
Yazıyoruz.
Uğraşanlarla birlikte hareket ediyoruz..
Kendisini sorumlu hisseden herkes de, böyle yapmalıdır..
Türkiye’ye ve anavatanımız Abhazya’ya düşman olan Emperyalistlere, işbirlikçilere, Takiyyecilere ve Faşistlere karşı çıkmak, çalışan insanların haklarının savunmak, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi için uğraşmak, her namuslu Abhazın, kanının gereğidir..
Kimileri diyorlarmış ki
“AKP halkın oylarıyla başa geçmiştir. Halka saygılı olunmalıdır.“
Böyle konuşanlara, bilenler anlatsın..
İtalya’da Mussolini, Almanya’da da Hitler, halkın önemli bir bölümünden oy almışlardı..
Geçmişteki bu durum, geri bırakılan, kandırılan ve korkutulan halk yığınlarının, çıkarlarına uygun bir tercihde bulunamadıklarının açık kanıtıdır..
İnsanlar seçtiklerinin yaptıklarının sonuçlarına da, o nedenden dolayı katlanmak zorunda kalırlar..
Oylarla desteklenen bu Faşistler, 2.Dünya savaşını çıkartmış, yüzlerce şehrin yerle bir olmasına ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuşlardır..
Türkiye’de Kenan Evren, Portekiz’de Salazar, İspanya’da Franko, Şili’de Pinnoçet gibi Faşist generaller de, iktidarı ellerine geçirdikten sonra, düzenledikleri seçimlerde, büyük oylar almışlardır..
Sonra, neler yapmışlardır?.
Faşistler her zaman Burjuvazinin, yani sömürücü sınıfın silahlı gücüdür..
Patronların tetikçisidir..
İşçileri, sendikacıları, aydınları, yani Vatanseverleri katletmek onların vazifesidir..
Sarı sendikalar kurarak işçi sınıfını bölmüşler ve biribirine düşman etmişlerdir..
Çalışanların hak ve özgürlüklerine kısıtlamalar getirilmesi, hırsızlık ve ahlaksızlık düzeninin devamı için, yeni baskı yasalarının çıkartılmasına ortam hazırlamışlardır.
Bu nedenle, Türkiye’de uzun yıllardır hertürden insan hakları ihlalleri yaşanılmaktadır..
Halkın muhalefeti, baskı altında tutulmakta, 1 mayıs’ta bunları haykıran vatanseverlere, Anti Kemalist Parti hükümeti Valisinin emriyle, Tarikatçi Faşist Polisler saldırmaktadır..
Türkiye içinde, “sistem, böyle yürütülürken!“ “Cambaza bak“ diyen “Takiyyeciler,“ Türk halkının 24 milyar dolarını, %4 faizle ABD’de tutmaktadır..
Anti Kemalist Parti hükümeti, aynı finans çevrelerinden %10 faizle kredi almaktadır!.
Yani, “bunlar“ ABD’deki ortaklarına, Türk halkının parasını “hediye ederek,“ onlara ekstra para kazandırmaktadır..
Bu paraları oraya yatıranlar, onaylayanlar, faiz’e karşı olduklarını söyleyenler ve onaylamaya devam edenlere “ne“ denir?.
Hangi kanı bozuklar, aradan komisyonlar almaktadır?.
Kocaman Jeep’leri kullanan tesettürlü kadınlar, “kafirlerle“ “birlikte olan“ kocalarının karısı olmaktan utanmıyorlar mı?..
Daracık Kot pantolonları, ağır kokona makyajları ve binlerce YTL’lik markalı Türbanlarıyla “caka“ satan ve haram yiyen bunlar, çocuklarıyla birlikte Allah’ın gazabına mutlaka uğrayacaklardır..
Bunların secdeye vardıkları kişi Şeytan’dır.
Onun Türkiye’deki temsilcisi de; oğluna iş isteyen kişiye, “senin oğlun da işsiz kalsın“ diyen, Gürcü Recep’tir..
Gürcü Recep, İstanbul Belediye Başkanı olmadan evvel, Gecekondu da yaşayan bir İETT çalışanıydı..
Gürcü Recep, Türkiye’ye ettiği ihanet ve yaptığı hırsızlıklarla, şimdi 24 yaşındaki oğluna, gemi alabilecek duruma gelmiştir..
Gürcü Recep’in oğlu, güneydoğu’da veya kuzey Irak’da “şehit“ olma“ gibi bir “risk’le“ karşı karşıya değildir.(Şehitlik, zavallı halkın çocuklarına mahsustur.. Fakat Gürcü Recep’in şehit olmak isteyen çok insana ihtiyacı vardır.. Onun için de, herkese “üç çocuk yapın“ demektedir..)
Gürcü Recep’in oğlunun, “vatan ve millet“ gibi düşünceleri yoktur..
Bu “oğlanın“ tek amacı vardır..
Nasıl olursa olsun, Para kazanmak..
Bu “oğlan“ Amerika’da, ev de satın almıştır..
Orada kendisine “iş“ de bulunmuştur..
Ve Gürcü Recep’in bugün milyonlarca dolar parası ve milyonlar eden malı vardır!.
Bunları, Anti Kemalist Parti’nin çatısı altında örgütlenmiş, profesyonel hırsızlarla beraber elde etmiştir..
Biz bunları, neden yazıyoruz?
Abhazya’ya dönmeyen veya bazı nedenlerden dönemeyen kardeşlerimiz, bu “Hırsızistan“ da yaşamaya devam edecektir..
Burada kalacak olanlar, Abhazlıktan vazgeçip hırsızlarla, hırsız mı olacaklardır?.
Yoksa hırsızlara ve ahlaksızlara karşı mücadele eden, Türk vatanseverleriyle omuz-omuza vererek, Abhaz kanının kendisine emrettiğini mi yapacaktır?.
Biz bu nedenlerden dolayı, halkımızın “kandırılarak kullanılmasına” izin vermemek için, Türkiye’de olanlardan da bahsediyoruz..
Biz diyoruz ki, “anlatılanlar ve yazılanlara rağmen, hırsızlara, ahlaksızlara, Türkiye’ye ihanet edenlere ve Abhazya’ya düşman olanlara karşı çıkmayanlar, APSUVA OLAMAZ!.”
Meselenin kısaca özeti budur!.
Bizler, “hırsızların, ahlaksızların ve Takiyyecilerin yönettikleri bir Türkiye’nin, Abhazya’nın düşmanı olmaya devam edeceğini” tekrar, tekrar söylüyoruz..
Bizler ancak, “Gerçekten bağımsız, Demokratik, Laik, Sosyal ve Hukuk devleti olan, güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Abhazya’nın ve Kafkaslıların dostu olacağına“ inanmaktayız.
Onun içindir ki, Türkiye’de olmuş ve olmakta olanlar ve de olacak “şeylere“ karşı, “uyanık ve taraf olmak zorundayız“ diyoruz..
Namuslu tüm Apsuvaların yeri, Türkiye’deki Türk Vatanseverlerinin yanıdır..
Tüm namuslu Türkler de, Abhazların ve Anavatanımız Abhazya’nın yanında yer almalıdır..
Anlatıldığı halde, bizi desteklemeyenler, kim olursa olsun, onlar vijdansız ve namussuz olan kişilerdir.. Ve onlar, bizim için ölüdürler..
Saygıya layık olan büyüklerimize saygılar, Yiğit kardeşlerimize de sevgiler sunuyoruz.
Kırgız Ajönba
06 Mayıs 2008
had-der@web.de
www.hamburgabhazyadostlukdernegı.blogspot.com