Dezenfermasyon! Sıkça kullanılan bir söz. Anlamı genelde yanlış bilgi verme olarak kullanılsa da, doğru anlamı ;
Yanlış bilgiyi, doğru kabul ettirecek kadar, ‘‘ doğruları içeren‘‘ bilgi vermektir.
Türkiye, tekrar yabancı dil istilasına uğramadan önce, buna Usturuplı veya ustaca yalan söylemek denirdi. Büyük finans destekleri ile yetiştirilmiş uzman kadroların, medya başta olmak üzere her türlü olanakları kullanarak ustaca yaydıkları bu dezenfermasyonların sonu, bu gidişle, her ne kadar ancak kıyametle gelir gibi görünsede, damlaya damlaya göl olur diyerek, açıklamaya, gördüklerimizi göstermeye çalışıyoruz. Ola ki birileri duyar!
Yazılarım içersinde, Çerkes adlandırması üzerinde sıkça durdum ve bunun bir proje olduğundan söz ettim. Aslında, gelen öfkeli tepkilerin pek çoğunu anlıyorum. Bu dezenfermasyon içersinde, yoğrulmuş, inandırılmış, insanlara gözünüzü açın demek, neredeyse bir evde anne babası ile olgunluk çağlarına erişmiş bir çocuğa, ‚‘‘aslında sen evlat edinildin, seni anandan koparıp aldılar ve kendileri büyüttüler!‘‘ demek gibi birşey. Kolay hazmedilmez. Gerçekleri, olgunlukla karşılayabilmek için dahi, önce gerçeği tesbit etmek gerekir tabi ki. Bu arada yalan bombardımanı devam ediyorsa, hadi buyrun ayıklayın pirincin taşını!
Tarihin nasıl çarpıtıldığı konusunda, örnekler verebiliriz. Avrupa haritası dahi bir dezenfermasyondur. Ancak bugün üzerinde durduğum mesele güncel bir dezenfermasyon. Saygın bir yazarımızın …Sonuçta Gürcistan’ın Kuzey Kafkas halklarını yanına alarak Abhazya ve G.Osetya’yı yalnızlaştırma stratejisinin ürünü olan ‘Çerkes açılımı’na prim verilmedi…satırları, bazı kalemlerin tartışmasız ustalığı konusunda beni gene hayrete düşürdü. Halkımızın zihinsel olarak asimilasyona uğramış olduğu gerçeğini, göz önünde bulundururarak, halen bunu neden ve nasıl yaptığına karar vermiş değilim. Ama bizi ilgilendiren yazarından çok verilen bilgi. Önce bir bu prim verildi mi bir bakalım:
İşe Kafkas kolundan başlayalım, bir tek mektup şimdilik yeter.
Çerkes ulusu adına, insanlık tarihinde trajik bir sayfa olarak yer alan Çerkes soykırımı hakkında doğru bakış açısı ile alınan adilane kararınız için sizlere şükranlarımızı sunuyoruz.
Gürcistan parlamentosunun tanıması neticesinde çerkes ulusunun sorunları niteliksel olarak yeni bir etapta görüşülmeye başlandı. Bu, Çerkes ulusunun kendi tarihi toprakları üzerinde birleşmesi ve tarihsel adaletin sağlanması yolunda bir ilk adımdır.
Sizler Çerkes soykırımını kabul ederek gelecekte benzeri trajedilerin yaşanmaması ve bu ulusa yönelik insanlık dışı adımlar atılmasına engel olucu bir prosese katkıda bulundunuz.
Gürcistan Parlamentosu aldığı bu tarihi karar ile genel insani değerlere bağlı kalarak aynı zamanda Kuzey Kafkasya bölgesinde barış ve istikrarlı kalkınmaya destek olmaktadır.
Bizler Gürcistanın dost canlısı halkına şükranlarımızı belirtirken müreffeh ve aydınlık içerisinde olmaları temennilerimizi de sunuyoruz.
Rusya Federasyonu Çerkes Toplumsal Organizasyonları Konseyi Üyeleri
«Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti Adıge Xase’si – Çerkes Parlementosu» Başkanı Çerkes M.
Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti Yardımlaşma Vakfı «Xekuj (Tarihi Çerkesya)» Başkanı Adameko A.
Karaçay-Çerkes cumhuriyeti toplumsal hareki «Gençlik Adıge Xase’si» Başkanı Jujuyev T.
Karaçay-Çerkes Bölgesel toplumsal hareketi «Çerkes Kongresi» Başkanı Etleşev A.
Kabardey-Balkar Bölgesel toplumsal hareketi «Xabze» Başkanı Koçesoko M.
Kabardey-Balkar Bölgesel Toplumsal Hareketi «Xekure Xabzere» Başkanı Sokur R.
Kabardey-Balkar Bölgesel Toplumsal hareketi «Adıge Xekuj (Çerkesya)» Başkanı Murzakan A.
Kabardey Balkar bölgesel toplumsal hareketi «Çerkes Kongresi» Başkanı Çeş R.
29 Mayıs 2011 Mıyekhuape
Ahtopotun kollarını ne kadar paralel uzatabileceğimi bilemiyorum. Avrupa koluna bir göz atalım.
Avrupalı Çerkesler Federasyonu Avrupa Parlamentosu Etkinliği Sonuç Bildirgesi diyor ki, (5.Ekim.2009)
Federasyonumuzun, Avrupa Parlamentosu Parlamenterlerinden Sn. Ska Keller'in (MEP) destek ve katkılarıyla, Avrupa Parlamentosunda… gerçekleştirilmiştir.
…EU parlamenteri Ska Keller (MEP), Çerkeslerin bu ve benzeri çerçevede düzenleyecekleri tüm etkinliklere, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonrada destek vermeye devam edeceklerini belirtti…
Açılış konuşmalarının ardından söz alan Ankara TOBB Üniversitesi öğretim görevlilerinden Sn. Dr. Mithat Çelikpala Türkiye diasporasını değerlendiren bir sunum yaptı.
…Türkiye’deki Çerkes diasporası veya Kuzey Kafkas diasporası, dünyanın en büyük diasporalarından birisidir…Ancak bu diasporanın örgütlenme ve faaliyetleri, konunun uzmanı olan ilgililerin dışında pek fazla bilinmemektedir…
Türkiye’de yasayan tüm Kafkasyalılara (Adıge- Abhaz- Çeçen- İnguş- Oset) genel olarak Çerkes denilmektedir. Ülke genelindeki sayısal tahminler 7 milyona kadar yapılmakta ise de ortalama 3 milyonun üzerinde olduğunu söylemek yanıltıcı olmayacaktır.
…1946'da Avrupa’dan gelen göçmenlerinde katkılarıyla Dost Eli Yardımlaşma Derneği’ni, 1953 yılında da Kafkas Kültür Derneği’ni kurdular… Türkiye diasporası Gürcü- Abhaz ve Rus- Çeçen savaşları süreçlerinde, Türkiye’deki siyasi otorite üzerinde baskı oluşturmaya çalışmış ve kısmen de olsa başarılı olmuştur.
AB sürecinde diasporanın rolünün sadece Kafkasya ve Rusya ile sınırlı kalmayacağı, Türkiye’nin genel politikasını etkileme noktasına ulaşacağını değerlendirmek olanaklıdır.
Şimdi biz sayın Mithat Çelikpalanın, Türkiye’de yasayan tüm Kafkasyalılara (Adıge- Abhaz- Çeçen- İnguş- Oset) genel olarak Çerkes denilmektedir. Tarifinin ardından,
… “Ayrılıkçı Abhazya’nın Devlet Başkanı Sergey Bagapş… diyerek Abhazyayı nereye oturttuğunu anlayalım bir kere?
(Yazının tamamı : http://www.abhazyam.com/haber/1747/mitat-celikpaladan-degerlendirme.html)
…AB sürecinde diasporanın rolünün sadece Kafkasya ve Rusya ile sınırlı kalmayacağı, Türkiye’nin genel politikasını etkileme noktasına ulaşacağını değerlendirmek olanaklıdır…cümlesi ile üzerine başlıbaşına bir tez yazılır. gereken, Kafkas halklarını Çerkes üst kimliği ile kimliksizleştirirken, Türkiye’ye etnik kimlikler yolu ile aba altından sopa gösterilir, demek mi oluyor bu? Yoksa Türkiye‘ye GBOD (Kuzey Afrikaya genişletilmiş BOP) projelerinde biçilen rolde, Tüm Ortadoğuya‘da yayılan kafkas kökenliler yolu ile Çerkes Çemberi ile sarılırmı demek oluyor?
Çelikpalanın ardından, Prof. Sevda Alankuş, Kafkasya ve Kuzey Kafkasya halkları tanımlamasını açarken 170 bin civarında Kafkasyalının Ürdün, Suriye, İsrail ve Mısıra yerleştiklerini anlatırken, yine Çerkes tanımlamasına dönerek…Çerkeslerin 1930’lu yıllarda, özellikle Fransızlardan kendilerine yeni bir vatan oluşturulmasını talep ettiklerini, ancak bu talebin Fransa tarafından reddedildiği , Suriye’de yaşayan 50 bin civarındaki Çerkesin, büyük çoğunluğunun Asker veya Bürokrat olarak çalıştığını…anlatarak gerçekçi bir rapor sunmuş.
Prof. Dr. Erol Taymaz, Abhazya üzerine hazırladığı gerçeklerden ibaret olan sunumunu yaparak, dezenfermasyonun doğru olan bölümlerinden birini gerçekleştirmiş. Savaşı, Gürcistanın faşist tutumunu olduğu gibi yansıtan Prof. Taymaz
... Amaçlarını silah zoruyla gerçekleştiremeyen Gürcistan, bu defada başka metotlar uygulayarak, işgalci emellerini sürdürmeye devam etti, bu bağlamda;
- Saldırmazlık anlaşması imzalamaya yanaşmadı ve imzalamadı,
- Abhazya'yı ekonomik olarak baskı altına alarak ‘Tecrit etme’ çalışmaları yaptı ve yapmakta,
- Kodor Vadisi’nde kendisine yakın hainlerden oluşan, ‘Uydu’ bir Hükümet kurdurdu.”şeklinde açıklamalarıyla katılımcıları Abhazya özelinde bilgilendiriyor.
NART adli organizasyon ile işbirliği içerisinde, " Küçük çaptaki etnik gruplar " üzerine çalışmalar yapmakta olan Ruslan Achumız ise konuşmasında, Cerkeslerin önemli bir dezenformasyon altında olduklarını söylerken dezenfermasyona en güzel örneğini verdi. Nasıl mı? Herkes=Çerkes denklemi ile. Dezenfermasyon böyle yapılır. Kafkas Halkları tanımlaması yerine Çerkesler dersiniz. Konu bu kadar basittir.
Çerkes Projesinin Abhazyayı, kendi halklarından da kopararak tecrit etme politikası olduğunu belirtmiştik defalarca. Abhazyayı ustaca tıpkı Çeçen, İnguş, Oset gibi halklarla birlikte Çerkes çuvalına atarak ulusal haklara tecavüz eden emperyalist zihniyet, ahtopotun kolları gibi, son derece profesyonelce videolarla, müziklerle özellikle kafası karışık ve tarihinden habersiz, gençliğin ortak paylaşım alanlarında sinsice beyin yıkarken, uluslararası planda yaptıkları çalışmalarla, sahte bir tarih yazmaktadırlar. Tıpkı geçmişte yaptıkları gibi. Nasıl ki, Abhazya krallığından Çakma bir Gürcistan oluşturuldu ise bugün Abhazyanın tarihi bölgelerinden Çerkezistan yaratılmıştır .
Adigeyin Çerkes olması gereğinin altında yatan gerçeği anlamak için, haritalardaki konumuna bakmanız yeterlidir. Değil tarihi geçmişimizi bilmek, aynı halktan olan ana babamızdan dilimizi dahi öğrenmemişken, kimin umurundadır ki, altı-üstü kültür dernekleri? Soykırım sloganlarının altında, Abhaz Bayraklarının dalgalanması? Üstelik hemde Gürcistan’ın soykırımı tanıması?
Anakonda halkası diye birşey duymuşmuydunuz? Anakonda bu bir tasarımmış, ABD’nin Avrasya jeopolitikasında Rusya’yı denizlerden mahrum bırakıp iç kısımlara sıkıştırma amacını güttüğü klasik bir pland.
Abhazyanın önemini kavradınız mı? Neden kuşatılmaya çalışıldığını? Adigeyin mutlaka Çerkes olmasının gereğini ve önemini? Henüz değil, kavrayacaksınız, nasıl demişti Bagapş: Yavaş yavaş !