SÜREGİDEN DÜZENE YAKIN DURANLAR, GERÇEĞİN MÜDAHALESİNİ ENGELLMEK İÇİN, BİNBİR KILIKTA KENDİLERİNİ PAZARA SÜRECEKLERDİR.
23/07/2011. Gezegenimizde varololan toplumların renkliliği ve zenginliği , küreselleşme çağı ile birlikte gittikçe yara almaya başladı.Bu durum özellikle bizler gibi bundan şikayetçi olan geleneksel toplumların etkisiyle ve çabaları ile geciksede tercih etmediğimiz yönde hızla yolalıyor. Bilinen tarih içerisinde buna benzer süreçler bu gezegende daha öncede (en azından)birkaç kez farklı coğrafyalarda yaşanmıştı ,fakat globelleşme çağında bu defaki ‘’coğrafya’’ tek ve henüz alternatif (bildiğimiz kadarıyla) bir varoluş ortamı da oluşmuş değil.
Artık bu konulara kafa yoran ,geleceklerimiz adına kaygı duyan insanlar kazancın yada kaybın nelerde olabileceğini daha kesin bir netlik ile görebiliyorlar , bu da yukarda bahsi geçen sürecin nadir ‘’Faydalı’’etkilerinden biri olsa gerek.
Şimdiye kadar ki İnsanlık tarihinin almış olduğu mesafelerin ,yenilenme ve yaratımlarla olduğu kadar yıkımlar, acılar ve sıkıntılarla da yüzleştiğini görüyoruz. Her yıkımın ve acının sonrasında toplumlar hayata dönerken yeni kavramlar, yeni algılar ve bakış açıları ile toplumsallıklarını oluşturmaya gayret gösterdiler, bu dönemlerde İktidardakiler önce yeni durumu tahlil ederken, sistemin işleyişini gözeterek, kendi iktidar ilişkilerini en az şekilde zedeleyecek bir Simgesel Söylem le oluşturulmasına dikkat ettiler , bunun sonucunda oluşan yapılardaki düzen işleyişi bu söylemlerin etkisinden beslenerek toplumsal yaşamın genel etik ve politik çerçevesini belirledi.
Bütün bu belirlenmişlik sanki gerçeğin üzerini örter ve onun yerine geçmiş gibi görünür, yanı sıra bu gerçekliğin mağdurları için düzen içinde varolma ortamları(tımarhaneler,cezaevleri)oluşur, fakat hayat herdefasında bir şekilde aradan,çatlaklardan (isyanlar,devrimler) gerçeği bizlere gösterir ve hatta bazen bu çatlaklar o kadar büyür ve o kadar ışıldar ki onu hiçbir sıva kapatamaz, örtemez ve o gerçek bütün bu simgesel düzeni ele geçirir,İstila eder.
Bu gerçek istilası tüm yaşamı , gündelik olandan başlayarak altüst eder ve ogüne kadarki bütün yanılsamaları yerlebir ederek başka bir hayatın kapılarını aralar.
Bu süreçleri her toplum , her ulus aynı şekillerde yaşamıyor doğal olarak, bu gerçekle yüzleşme anlarını atalarımız farklı coğrafyalarda farklı toplumlarda ve farklı düzeylerde yaşadılar,bunun sonucu olarak önlerine açılan hayatın kapıları birbirleri ile oldukça farklılıklar gösterdi . Simgesel Düzen ler içinde ki iktidarından , ezilenine kadar bütün yapılar da oluşan değerler ve kavramlar bizlerin geleneksel değerleri ile çatışmasını tamamlamış değiller, bu çatışmanın eklemlendiği genel yapıları göz ardı ederek, kendimizi soyutlayarak tamamlanacağını ( hele ki şu dönemin birbiriyle neredeyse iç içe girmiş dünyasında ) sanmak başını kuma gömmekten başka bir şey değildir.
Eğer gerçeğin karşısına çıkan engeller hakkında net tanımlar yapılamaz ve bu Düzen içerisinde ki işlevsellikleri doğru değerlendirilemezse, zamanla bu engellerin bir şekilde parçası haline dönüşülmesi kaçınılmazdır.
Yurdunu severek ona çalışacaksan,onu geliştireceksen, samimi olarak canın pahasına onu koruyacaksan, bunu aynı şekilde yapanları tanıyacak, yakın duracaksın gerektiğinde dayanışman hatta tecrübelerini paylaşman gerekecek, herkesin yurdu önemlidir, değerlidir, şoven duygulara yerinde zamanında doğru tavrı koyacaksın.
Bu hareketlere, gerçeğin müdahelesini engellemek için ilk önce o toplumun içinden iktidara, süregiden simgesel düzene yakın duranlar karşı çalışacaklar, ellerinde ki sağlanmış imkanları bu uğurda kullanacaklar, binbir kılıkta kendilerini pazara süreceklerdir.
Vicdanı, İsyanı, İnsaniyeti sadece ihtiyaç duyduğunda hatırlarsan, bunlar sadece bu düzene iyi adapte olmanın yollarını gösterir.
‘’Bir ordunun maneviyatı bozulup darmadağın olmaya başladığında kurtuluş yolu birdir, bu ‘’bayrağa dönmektir’’bayrağın dalgalandığı yere sığınmak,dağılmış savaşçıları işaretin altında toparlamak.Bedensel ruhsal temizlikten ve eylemde kesinlikten yana olan yeni kuşaklar berrak fikirlerde bütünleşmelidirler; sınırları kesinkes çizilmiş,ne gereksiz ne gevşek, yaşamak için gereksinilen berrak fikirlerde’’---Machiavelli
Murat Tsugba………. 21.07.2011