Abhaz yönetimi de, muhalefeti de, programlarını bilmediğimiz, geri dönüş konusunu ele alırken, dikkatlerini ekonomik koşullara yönlendirerek dağıtmamalı, herşeyden önce diaspora ile anavatan arasına sokulan, ayrık otlarını ayıklamalıdır.
Abhazyamızın yeni dönem Devlet Başkanı Sayın Ankvab’ı kutluyor ve ulusumuza birlik ve başarılar diliyorum.
Abhazya, bu güne kadar olduğu gibi, hem bağımsızlığını, hemde dünya dengelerini gözeterek, Devletini güçlendirme ve tanınma yolunda elbette ilerleyecektir. Bizlerse, gelişmeleri izliyor, anavatanın diasporaya bakış ve tutumunu da dikkatle kaydediyoruz.
Bilindiği üzere rahmetli Devlet Başkanı Sayın Bagapş’ın Türkiye ziyaretinde oynanan oyunlar, diasporada yaratılan sorunları, uyarılarımızı kanıtlarcasına gözler önüne serdi.Abhazya’nın bağımsızlıkçı ilkeli çizgisini, teslimiyetçi ve emperyalizmle uyumlu çizgiye çekme çabası bu oyunla belgelendi.
Teslimiyetçi, çizginin doğasında olan elbette bu çizginin sürdürülmesidir. Dolaysıyla, halklarınıda teslim etmeye gönüllü olanlar, Bagapş’ın açıklamalarını dahi çarpıtırken,erken ölümünü de bir fırsat olarak görmüş, alelacele başlattıkları ve kendilerince, zafer olarak gördükleri bu düşüşü devam ettirme gayretine düşmüşlerdir.
Bu duruma kimin yararına siyasetin gereği denebilir ?
Bizse, Abhazyanın bağımsızlık kararından bu yana, kimimiz çok daha önceleri, Abhazya-Diaspora ilişkisinin güçlendirilmesini hedeflerken, gözden kaçırmadığımız şey, geçmişte bu güçlü bağların kurulamamış olmasının, Abhazyayı ne kadar zor durumlara düşürdüğüydü. Kaç evladımız, canlarımız nasıl alçakça soykırım hevesine kurban edildi. Diasporada hazırlıksız ve örgütsüz olmamıza, ileriyi göremememize rağmen , bir an bile düşünmeden öne atılan, Abhazya‘da şehit düşen, gazi olan Türkiyeli evlatlarımız, bizlerin örgütsüzlüğüne ve tutarsızlığına korkunç büyük bir ders verdi. Anlayan için. Bu ders aynı zamanda, desteğini doğal olarak diasporasında arayan anavatanada verilmiştir.
Hangi rejim altında olursa olsun, dünyanın neresinde olursa olsun, bir halk birbirine kenetli olmak zorundadır. Varlığımızla onur duyabilmenin yolu da ancak bundan geçer.
Bu örgütsüz hazırlıksız duruma rağmen, gereklilik Diasporadan Abhazya‘ya vatansever evlatlarını taşıdığı kadar, Abhazyanın özgür ve müreffeh geleceğinin tuzaklarınıda taşımıştır. Bağımsızlık talebinin durdurulamayacağını bilen güçler, stk ları ile, kendi işbirlikçileri ve projeleri ile yorgun düşmüş Abhazyayı, kendi evlatları ve kardeşleri eliyle Küresel çetenin kucağına taşıyacak ağlarını atmıştır.
Sorarım size kaç yıl geçti Bağımsızlıktan bu yana? Hala Abhazyanın, öz kararı ve hakkı olan Bağımsızlık günü yerine Abhazya‘nın Rusya tarafından tanınması öne çıkarılmaktadır.
Hala derneklerimizde (ahmakça değilse haincedir) Gürcistandan tek yanlı bağımsızlığını ilan eden! Abhazya gibi, düşmanlarımızın yalan propagandaları tekrarlanmaktadır.
Abhazlar Abhazdır! Söylemimize, - Siz gerzekmisiniz Abhazlar tabiki Çerkezdir!-diyecek kadar, beyni çöple dolmuş, ifade özürlü çocuklar üretmiştir diyaspora politikaları.
Kendi evlatlarının öldürülmesine katkı ve desteğini apaçık sürdüren bir yönetime destek verecek kadar, ‚‘bu siyasettir!‘‘diyebilen, kirli ve insanlık onurundan uzak bir politika anlayışını hükümdar etmiştir bu politikalar.
Dün bizi ingiliz mandasına satan zihniyet, bugün küresel sermaye mandasına çalışan askerlere dönüşmüş ateşle oynamaktadır., Kafkasyayı ‚‘‘gürcüleştirme‘‘ politikasından başka hiçbir anlamı olmayan, çerkesleştirme projesiyle diaspora, yeşil kuşak harekatına dönüştürülmüştür. Bunu yaparken ‚‘kardeşlik!‘ gibi yüce bir söylemi iki yüzlülükle ayaklar altına alarak, Abhazyanın bağımsızlıkçı çizgisinin önüne, emperyalizmin askerleri gibi dikilmiştir.
Bunda Diaspora kadar, başına gelenlerden dersini almamış Abhaz yönetimlerininde hataları vardır. Onlar dünya konjüktürünü tahlil edemeyecek durumda değiller. Bugün, Türkiye‘nin üstlendiği görevinde bilincindeler.
Bizler açısından, sembolik bir değer dahi yükleyerek, sözde, ifade bulan fakat pratikte görmediğimiz doğal vatandaş olma bağlarının güçlendirilmesi adına, bir seçim Türkiyede yapılabilirdi. Bu tür önerileri kaç yıldır dillendiriyoruz. Abhazya‘nın muhatap oldukları sözümona ‚‘‘diaspora temsilcileri!‘‘ diaspora halkı içersinde bu tür çalışmaları değil yapmak, yapanlara da engel olanlar, kişisel dert ve çıkarlarını, toplumsal sorunların ötesinde görenler, yok sayanlardır. Kendilerine önerilen taleplere cevap dahi verme gereğini duymayanlardır. Duyduklarında bunu baltalayanlardır. Bende yazılı duruyor kanıtlar.
Kimse Apsuvaların misafirperverliğine güvenipte aldattık sanmasın. Kimse de, bir sırt sıvazlama ile, Abhazya için yapılan çabaların boşa çıkarılmasının unutulacağını sanmasın. Sade vatandaş, duygusunu ifade ederken hiçbir sözden sakınmıyor. Ben burada da, başka bir ortamdada bunu aktarmamayı tercih ederim. Kısaca gönlün elvermediği ancak, yıpxaşarob zihniyetinin yaptırdığı işler, o gönüllere kötü tohumlar ekiyor.
Türkiyenin hali ve çizgisi ortada. İşte bugün, devletin başı iktidar hırsıyla teslim oldukları sözleşmeleri yerine getiriyor. İmzaladıkları 2 sayfa 9 maddelik anlaşmadaki gibi, küresel Sermayenin planladığı BOP projesindeki görevlerine devam ediyorlar. Bu projelerin başarılması, son kertede tek dünya düzeni denen düzenin hizmetidir. Halklarınsa düşmanıdır. Abdullah Gül’ün bugünkü demecine bakın. Aklı başa devşirmek için bunlar gibi kaç beyan lazım?
…artık bugünkü dünyada otoriter yönetimlere, tek parti iktidarlarına, kapalı rejimlere yer yoktur. Bunlar, ya zorla değişeceklerdir yahut devletleri yönetenler, inisiyatif alarak yöneteceklerdir.
Evet kendileri inisiyatif almış, teslim olmuş, iktidara getirilmiş, yönetiyorlar. Komşu ülkelere örnek gösterilen yönetim, bu yönetimdir. Bu yönetim bölgede amerikan çıkarlarına taşaronluğunun ötesine geçmiş jandarmalığa başlamıştır. Sözünü ettikleri halk ise, onlara destek sunanlardır. Afganistanda, Gürcistanda, Libyada, şimdi artık PKK mı demek lazım yoksa CIA peşmergelerimi? provokasyon eylemleri ile Irak üzerinden Suriye ye… Zamanında Irak‘a hazırlanan oyunda Kukla Kürt devletinin 36. Paralel çizgisinde konulan sınırlarına çekiç gücün yerleştirilmesi gibi.
Gürcistan ve Abhazya‘nın konumları, hazırlığı yapılan son paylaşım savaşımın açık bir belgesi gibidir. Stratejik işbirlikleri, güçler dengesinde Abhazyayı antiemperyalist alanda konumlandırırken, Gürcistan saldırgan emperyalizmin kalesi olarak konuşlanmıştır. İşte bu sırat köprüsüne benzeyen ince çizgide, Rusyanın Abhazya’yı tanımış olması, aynı zamanda cephesinide Abhazya‘ya taşıması anlamına gelir ki, bu elbette Abhazya‘nın güvencesi olduğu kadarda tehlikesidir. Bizlerin sözümona temsilcileri, kör dövüşü yaparcasına, Diaspora halkının örgütlülüğü ve bilinçlenmesi ,anti emperyalist cephede yer alması, Abhazya Diaspora ilişkilerinin güçlendirilmesi yerine, elçiliklerle muhabbeti arttırmayı, ticari ilişkileri geliştirmeyi, tercih etmekte, Abhazya yararına girişimlerin önünü kesip kendi inisiyatiflerine çekmeye çalışmakta ve Abhazyanın elini zayıflatmaktadırlar.
Kardeşlerimiz olduklarını sık sık iddia ederek, Gürcistan saldırısında Abhaz cephesinde yer alanların onurlu anıları üzerinden politika üretenler, ısrarla neden Adigeleri (!) vatandaş olarak almıyorsunuz diye başlattıkları suçlamalarla, Abhazyada Abhaz nüfusunun artmasının önüne geçecek çalışmaları (aklı başında, adları kullanılan adigeleri ayırıyorum) başaramadıklarında, herkes çerkesin sağ ve sol ayaklarıyla, ileri safhalara taşımışlar, apsuvaları çerkes ilan etmişler, bölgelerini Çerkes vatanı ilan etmişler, Abhazyayı yakında kaldırılabilir bir unsur gibi parantez içinde taşımaya yüksek sesle başlamışlardır.
Bölge üzerindeki saldırgan emperyalizmin amaçlarına hizmet ettiği içinde AB içinde ‚‘‘Çerkes Halkları‘‘olarak yuva bulabilirken, Abhazyanın hala her fırsatta Gürcistana ait topraklar olduğu iddia edilmekte demeçler verilmektedir. O çok onurlu Çerkesler AB den çekilerek siz ‚‘‘kimi inkar ediyorsunuz!‘‘ demezler. Aslan yatağından belli olur.
Rusya Abhazya ile ikili bir oyundan sakınmalıdır. Diaspora Apsuvaları, nerenin kime ait olduğunu unutmuş değildir. Bu halk atalarının neden sürgünde olduğunu da unutmuş değildir. Kendi gerçek adlarını ise asla unutmuş değildir. Piyasada söz alan oyuncular yanıltıcıdır. Apsuvaların belirleyici çizgisi, Gürcistan saldırısında şehit olan evlatlarımızın başlatarak geliştirdiği çizgidir. Apsuvaların gerçek çizgisini görmek için düğünlerine veya cenazelerine bakmak yeterlidir. Onlar halen, birbirlerinin sponsorlarıdırlar. Ama aynı zamanda da antiemperyalist güçleridirler.
Abhaz yönetimide, muhalefeti de, programlarını bilmediğimiz, geri dönüş konusunu ele alırken, dikkatlerini ekonomik koşullara yönlendirerek dağıtmamalı, herşeyden önce diaspora ile anavatan arasına sokulan, ayrık otlarını ayıklamalıdır.
Abhazyaya uyum şartı üzerinden, ödünsüz gerçekleştirilmeye çalışılan geri dönüş projesi, apsua tv yı açtığımızda duyuduğumuz Rusça ağırlıklı programlarla, Türk hükümetiyle uyum içersinde ‘‘ görev!‘‘ yapan kesimlerle muhataplıkları ile, hangi topluma uyum sorusunu toplumumuza sordurmaktadır.
Biliyoruz ki, Abhazyanın çözmesi gereken pek çok sorunu var. Bu pek çok sorunun çözümü, Abhazya-Diaspora ilişkisindeki sorunların çözümü ile birlikte sağlam bir dialogla olacaktır.
Zaman ve şartlar, özgücün kuvvetle arttırılmasını gerektirmektedir. Abhazyamız diasporasına kulak vermelidir. Doğrular mutlaka kazanır!
Saygıyla