RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 17 Eylül 2011, Cumartesi 03:57:00 tarihnde eklendi. 1602 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KENDİ GERÇEKLİĞİNİ GÖREBİLMEK!

örgütle, denetle ve yönlendir!
KENDİ GERÇEKLİĞİNİ GÖREBİLMEK!

Geçen yazımda …STK ların amacının, insanları kendi sorunları çevresinde, bir araya getirip güçlendirerek, sorunlarını çözmek olmadığını, tersine bir arada denetim altında tutup, yönlendirmek, biçimlendirmek ve bu yolla başlarına bela olmalarını engellemek olduğunu belirtmiştim.

Küresel Sermaye Çetesinin sinsi hazırlıkları, özellikle Sovyetlerin dağılmasıyla ortaya döküldü ve ve ne yazıkki normalleşti.

Özgürlükler palavrasıyla birlikte ‚‘‘bireysellik‘‘ usta bir biçimde sloganlaştırıldı. Bu sloganla hedeflenen, bireyin özgür gelişimininden ziyade ,  toplumları bir arada tutan, ortak değerlerden arındırmak oldu.

Toplum sinsice temelden ayrıştırılıyor mal birikimi yoluyla başlayan, çok tanrılı dinlerin ardından, hristiyanlığın kadına büyük saldırısıyla son darbesini yiyerek, arap cehaletinde kanlı tarihini devam ettiren,  kadını ikinci sınıf insan konumunda tutan, kadın-erkek ayrımına, bebek, çocuk, genç, yaşlı grupları eklendi.

Bu ayrımı gerçekleştirirken izlenen yöntemlerden birini, insanın temel ihtiyacı olan barınmada görebiliriz. Evler, ancak bekar veya eş’lerin sığacağı mekanlar haline dönüştürüldü. Konserve kutularında birbirlerinden habersiz komşular yaratıldı. Alman Faşizminin inşaat tarzında (bizdeki  tokiler) çok güzel ifadesini bulan bu yapı tarzları, sinsice ailenin yapısını bozan bir gerçeklik. Oralarda yaşlı veya yetişkin çocuklara oda yoktur genelde. Yaşlılar evi, ana okulları gibi belirli yaş grupları toplanarak, toplumun iç dinamiğinden doğan, paylaşımı ve yardımlaşmayı gerektiren,  doğal etkileşim çözülüyor. Gecekonduların, mahallelerin yıkılması yalnızca inşaat sektörünün kazancı için olduğu kadar,ardında faşist ideolojinin toplu konut sistemi yatar.

Yaşlanan anne ve babasına veya yakınına bakmak sorumluluğundan uzaklaşan birey, insanlık erdeminden ve mantığındanda uzaklaşıyor. Fastfood sistemleri ile, ortak sofra, temel ihtiyacın bölüşümü ile edinilen paylaşma kültürü yok ediliyor. Batıda bu durum çoktan gerçekleşti.

İnsana öz değerlerde verilen hasar, tüm değerler toplamında, kendini daha radikal bir biçimde gösterir. Ulusları paramparça eder. Göya müslüman toplumuz. Ancak kim ‚‘‘ akrabalık bağlarınızı koparmayınız!‘‘, ‚‘‘şeytan insanı yalnızlaştırır!‘‘,‘‘şeytan insanı fakirlikle korkutur!‘‘ gibi ayetler altında yatan anlamları düşünüyor?

Sermayenin gelişimi ile birlikte öğrendiğimiz böl parçala yut! Felsefesinin, yeni aşaması, bölüp parçaladıktan sonra ,  örgütle, denetle  ve yönlendir! dir.

İşte bu örgütlenenlerin bizlerce bilinen adı SIVIL TOPLUM KURULUŞLARIDIR. 

Hani, Türkiye de seçimlerde bir %10 barajı var. Bunu kimse laf olsun diye koymadı. Biz uyurken bizleri kobay gibi inceleyen küresel çete,  eğer bir toplumun  %10’u, bir konu etrafında birleşebiliyorsa, bütün toplumda etken olduğunu tesbit etmiş. Bu tesbit bir çok örgütlenmenin mantığını anlamak için bir anahtardır.

Gerçekten çözüm üretebilen, bozuk düzene muhalefet edebilen  % 10 mümkün olabildiğince parçalanan kesimdir, ki etken olmasınlar.

Çünkü, …Doğru yol; sıradan insanların gittiği yol değildir, düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur…(Halil Cibran)  fakat iktidarlar ve onların efendisi küresel sermaye için bu tehlikelidir.

Ve insanlar bireyselleştiklerinde,kendi doğal akışında toplumu toplum yapan, çekirdek ilişkilerden kopar ve ilgi alanları etrafında birleşirler. Doğa- hayvanseverler, arabeskçiler, hip-up çular, ananıda algitçiler, fetocular, bankacılar, yoğurtseverler, fanatikler, emoşlar, teknocular, sıkmabaşçılar,uzaycılar, süleymancı, hizbullahçı, ….saymakla bitmez.

Bunlar küresel Sermaye çetelerinin, büyük miktarlarda dağıttıkları paralar ve akıllarla, desteklenirler. Onlar tarafından yetiştirilen uzmanlarca, sinsice insanların öz taleplerinden doğan birlikleri kendi amaçlarına uygun hale getirirler.

Adı subliminal mesaj olan yöntemlerle, bebekten başlayan beyin yıkama, artık ana rahmine inmiştirde, ciplenmek dahi insanlara kutsanmak gibi gelmeye başlamıştır.

Kısaca maniplasyon insanların yemek, barınak, üreme gibi temel ihtiyaçlarının maniplasyonu ile başlamıştır ve hızla devam ediyor.

Sisteme uyan STK lar yaşarlar, desteklenirler, uymayanların   zaafları kullanılarak, bölünür, parçalanır, baskılanırlar. Eğer susturulamıyorlarsa hapsedilir, öldürülür. SİSTEM özellikle  bunlarla mücadele eder.

Biz diaspora Abhazları, aslında tüm Kafkas kökenliler, bütün kahramanlık söylemlerine rağmen ağır travmaların etkisinden çıkmamış topluluklarız. Buna daha önce değindim. Silah ve insan gücü fazla olan bir topluluk karşısında, kahramanca direnilir, yenilgi bu direnişteki kahramanlığı yok etmez. Ancak yenilgi adı üstünde yenilgidir. İster kahramanca yenil ister korkakça. Üstelik çok haklı bir direnişin, yenilgiye uğramış olması, ve toplumun önderlerinin farklı yönlere çekiştirerek, parçaladığı toplumlardaki yenilgiler, o toplumda ağır travmatik etkiler bırakır.  Bu olgu, atadan toruna derin izler bırakır. İşte bu travma kullanılmaya, maniple edilmeye oldukça müsaittir.

Abhazyanın başarısının temel unsuru, ister sürgün öncesi ister sonrası, hakkını arayan bir azınlığın dirayetinin, kararlılığının her türden baskıya rağmen, öz güce dayanmasındadır. Şu yukarıda sözünü ettiğim % 10 luk birliğin var oluşu ve direnişi, etrafındakileri etkilemiştir.

Katil küresel sermayenin, tek dünya düzeninin böyle toplumlara ihtiyacı yoktur. Onlar öz güce dayanan direniş odaklarını çökertmek zorundadırlar. Çünkü asıl savaş meydanlarda kazanılmaz. Bir toplumun önce moralini çökertirseniz,  umutlarını yok ederseniz onları yenebilirsiniz. 

Onlar Abhazya- Gürcistan savaşının öz güce dayandığının ortaya konmasını asla istemez. Bu nedenle bu savaşın adı, Gürcistan -Rusya savaşı olmuştur ki, aman ha, kimse - bak bir avuç insan ardında Amerika,  AB ve Türkiyenin olduğu bir deve (!) karşı, nasıl baş kaldırdı demesin. Umut olmasın. Bu başarı diğerlerinin başarısını tetiklemesin.

Saldırgan sermaye çetesi, bir an önce halklara boyun eğdirip uyumlamak ve kendilerine rakip güç olarak gördükleri, güçler arasında, son savaşa hazırlanmaktadırlar. İnsanlığı sadık entel robotlar haline getirmeye, gönüllü köleler yaratmaya çalışmaktadır.

Bu arada tüm dünyada yok etmeye çalıştıkları, toplumsal ilişkilerin yaşandığı, insana insan değeri veren bir toplumun, çıkıpta direnmesi ve başarması ne demek?  Emperyalizm için bu başarıyı siyasal alanda çökertebilmek, ülkeyi işgal etmekten çok daha etken, daha önemlidir. Tabi ki bütün işbirlikçilerine rağmen başaramayacaktır.

Diasporanın başarısızlığıda, zaafları ve travmaları üzerinde çalışmamaktan kaynaklanmıştır. İçinde bulunduğu ortamın siyasi olgusu içersinde davranarak, ortak bir tanım ve tavır alamıştır. Umutsuz ve düzene teslimiyetçidir. Kendi aydınlarını yetiştirememiştir. Kendi gerçekliğini araştırmamıştır.

İşkence yöntemlerini araştıran ve tanıyanlar bilir. İşkence yapılan kişi herşeyden önce mekandan koparılır. Sonu gelmez kimlik sorgulamalarıyla, kimliğinden koparılır ve her ayrıntı varlığını aşağılayacak biçimde yapılır. Sıfırlanana kadar, mekan, kimlik, iletişim duyguları iyice bulanıp, kör bir boşluğa düştüğünde gerçek sorgulama başlar. Diasporadaki Abhazların hali bu duruma benzerdir.

Onlar, büyük bir direnme ile, birbilerine ve yaşam tarzlarına sımsıkı sarılmış, son çırpınışlarıda ezildikten sonra, bulundukları ülkeye uyumlanmışlardır. Bu nedenle de evlatlarına bu acıları yaşatmamaya çalışmış, mümkün olduğu kadar, yeni bir yaşama başladıkları bu ülkelerde, devlet içersinde, asker bürokrat kesimlerde, ticarette yer almışlardır. Artık kendilerinin dahi bilemediği  medeniyetlerinden arda kalan öz hasletleri nedeniyle kişiliklerine yansıyan, sıcakkanlılıkları, insancıllıkları, yaşam dirayetleri ve yüksek zekaları ile bulundukları her alanda sevilip takdir görmüşlerdir.

Toplumsal geleneklerin bireyler üzerindeki bağlayıcı etkisi,  tüm tutuculuğuna rağmen, muhafaza edilememiş olsa idi, bizler çoktan silinmiş olurduk.

Üzerimizdeki bu travma TC nin kuruluşunda savaşan unsurlar ve devlet içersinde edinilen alanlarla belli ölçülerde özgüven kazandırmışsada, yaşanmışlıkların bedelleri ağırdır. Bu toplum yalnızca kendi mekanından değil ama aynı zamanda, kendi eski ve yakın tarihinden kopuktur.

Abhazya-Gürcistan savaşı toplumumuzda, kendini arayan gencimize kendisini bulacağı yeri göstermiştir, fakat yeterli değildir. Çünkü, geleneklerimiz, İslama değil İslam adı altında pazarlanan ümmetçilikle tarikatçılıkla bulandığı kadar, kendine sağlam bir zemin olan Türkiye de Irkçı Türkçülüklede (buna kraldan çok kralcı denebilir) şaşkına çevrilmiş, etnik kimliği maniple edilmiştir.

Bütün bunların yanısıra, özellikle hristiyan batının, (dinleri ve toplumsal aklı bağımsız olan ve bir türlü, kendi çıkarlarına göre eğitemedikleri  Abhasgia’nın adını dahi anmaktansa, Cirkas (latince Cirkulare Assia-asya çevresi ) boyları demeyi tercih ettikleri ve en son İngilterenin emperyalist amaçları doğrultusunda, sistemli bir biçimde yerleştirilen Çerkes projesi üzerinde tartışılmamıştır. İşin aslına bakılırsa, kısmen padişah ve ingiltere işbirlikçisi kesimde, ardından kendi aydınlarını yetiştiremeyen kesimde, yakın tarihleri üzerinde bilimsel nitelikli bir araştırma yapmamıştır. Fakat tarikatçılar içersinden, hitleri selamlayanlardan, amerikada, ingilterede yuva bulanlara kadar bu projenin işbirlikçi beylerinin mirası, Kafkasyayı saran yeşil kuşak harekatı kadar, etnik kimliklerini emperyalizmin hizmetine sunan bir anlayışla çerkes kuşağı hareketini hortlatmıştır.

Kimse, bana isim veren, benim ne olduğuma veya olacağımada, karar verir dememiştir!

Bugün gelinen noktada, Küresel saldırgan sermayenin kucakladığı her hareket gibi, Çerkes hareketide,  sürgün felaketiyle sonuçlanan tarihimizde olduğu gibi, Amerika, İngiltere, AB tarafından, Rusyaya karşı sürdürülen savaşta ve elbetteki esas olarak Kafkasyada itaatkar bir devlet yaratma çabasının aleti olarak kucaklanmaktadır.

Biz Apsuvalar nesnel gerçekliğimiz, üzerinde çalışabildikmi? Doğru politikalar üretebilmek tamamiyle nesnel koşulları , objektif olarak değerlendirebilmekten geçer.Bunu yapabildik mi? Elbetteki hayır. Bizler saçma seçme zırvalara, şartı ‚‘‘çerkesiz!‘‘ demek olan kardeşlik palavralarına, utana sıkıla ‚‘‘bizimle dalgamı geçiyorsunuz!‘‘ diyemezken, kendi varlığımıza Türkiye yararına değil ama hükümeti adına, sahip çıkamazken, sanki bir birlik, bir güç varmış gibi, ‚‘bölünmüş görünmeyelim!‘‘ adı altında aptal durumuna düşmüşken,  Tam da emperyalizmin ekmeğine gdo suz Tereyağız.

Sayın Fatih Atan Abhaz Federasyonunun yayınladığı belgeyi teslimiyet belgesi olarak niteledi. Açıkladığı bilgiler tamamen doğru. Yinede, ben aynı fikirde değilim. Verilen mesajı alanlara da fena halde dokundu.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım halleride değerlendirirsek,  bu günkü durum, zaten başından teslim alınmış bir hareketin geldiği aşamadır.  

Eğer bunu gözden kaçırırsak, Abhazyanın bağımsızlığı karşısında, takınılan tutumun nedenlerini ve öneminide gözden kaçırırız.

Bu açıklamayı teslimiyet belgesi olarak değil, yönetimde bulunanların, teslimiyetle başlayarak bu güne varan duruma cılızda olsa, bir başkaldırısı olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Bunun açıklamasını bir sonraki yazımda yapacağım.

O güne kadar, kendimizi olduğumuz gibi görebilmeyi, hata yapmanın, bilmemenin ayıp olmadığını unutmadan, hatalarımızdan arınabilmenin büyük cesaretini, yaşlı genç  hepimize diliyorum.

Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Diğer Esen Zafer Yazıları
Meraklı - Sanırsın İmparatorluk
Sayın yazar kimse sizin üzerinizde oyun peşinde falan degil. TC de abaza varlıgını nufusun yuzde doksanından fazlası bilmez bilende genel adlandırmayla cerkes der. Kendinizi negatif dusuncelerle uzmeyin bir avuc abaza nın da kafasını karıstırmayın
el-turco - Kimlik
abhaz toplumu yasadıgı yere uyum saglamakta zorlanmamıs sizin yasadıgınız kimlik bunalımını yasamamıstır. yasadıgınız ulkenin kıymetini bilin tarikat-turkluk vs seylere kafanızı yormayın. abhaz toplumu ve gencleri ne yapacagını bilir merak buyurmayınız sayın cyupha
kaberdey bey - vefa
abhazyayı kendi vatanları halkını kardesi goren abhaz savasının komutanı ve savasa kosan cecen kaberdey ve adigeler bu savasta yoktular galiba sayın cyupha. birazcık vefa
gurcu - öz güç
Rusya olmazsa gücünüzü görürsünüz. Tatlı uykular ruya görüyorsunuz galiba sayın cyupha. uyanın sabah oldu
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.