Bu haber 09 Mart 2013, Cumartesi 14:25:31 tarihnde eklendi. 1456 kez okundu.
Söyleşi
KADK BAŞKANI ERDEŞAN KOBAŞ “KARDEŞ HALKLAR ARASINA BİLİNÇLİ VEYA BİLİNÇSİZCE NİFAK SOKMAYA ÇALIŞMAK, ABESLE İŞTİGAL ETMEKTİR!”
04/03/2013. Değerli okuyucular, Türkiye’de yaşayan Abhaz Diasporası, Gürcistan Silahlı Kuvvetlerinin 14 Ağustos 1992 Tarihinde Ata Vatanları Abhazya’ya saldırısı sonrasında, 23 Ağustos 1992 tarihinde Ata vatanlarına destek sunmak amacı ile Kuzey Kafkasya Diasporası’nın da katılımı ile Kafkas – Abhazya Dayanışma Komitesi’ni (KADK) kurdu.
KADK 20 yıldır, Türkiye’deki Abhaz Diasporası’nın siyasi lobi çalışmalarını başarılı bir biçimde sürdürüyor. KADK’nin kuruluşundan bu yana Başkan Yardımcılığı ve Başkanlık görevlerini sürdüren Abhaz Diasporası’nın değerli büyüğü KADK Başkanı İrfan Argun, 7 Aralık 1992 Tarihinde sağlık sorunları nedeni ile başkanlık görevini bıraktı.
Abhazyam.com olarak Değerli Abhaz Büyüğü (Ayhabı) İrfan Argun’un bugünde Abhazya ile ilgili olarak her türlü desteğini vereceğini bilerek kendisine sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyoruz.
Kafkas – Abhazya Dayanışma Komitesi, 5 Ocak 2013 Tarihinde yapmış olduğu toplantı sonrasında, yine KADK’nin kuruluş tarihinden bu yana üyelik ve son dönemde de başkan yardımcılığı görevini sürdüren Sn. Erdeşan Kobaş’ı (Bganba) KADK Başkanı olarak seçti.
Abhazyam.com Genel Yayın Sorumlusu Fatih Atan (A’tanba), Kafkas – Abhazya Dayanışma Komitesi (KADK) Başkanı Erdeşan Kobaş’a KADK’nin yeni çalışma dönemi, Türkiye’deki Kafkas - Abhaz Diasporası, Abhazya Cumhuriyeti ile ilgili ilişkiler konusundaki sorularını yöneltti.
(Not: Kafkas – Abhazya Dayanışma Komitesi, (KADK) olarak kısaltılmıştır)
Abhazyam.com Genel Yayın Sorumlusu Fatih Atan (A’tanba) ve Kafkas – Abhazya Dayanışma Komitesi (KADK) Başkanı Erdeşan Kobaş (Bganba) Söyleşisi:
Fatih Atan - Sn Erdeşan Kobaş, öncelikle Abhazyam.com olarak KADK’de ki yen görevinizde size başarılar diliyoruz ve sorularımıza geçmek istiyoruz.
Erdeşan .Kobaş – Teşekkürler. Yıllarca büyük özveri ve başarıyla sürdüren saygıdeğer Ayhabımız (Büyüğümüz – Abh.com) İ.Argun’un yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle görevi bırakmıştır. Sn Ayhabımızın yerinin doldurulamayacağı bilinciyle, bana tevdi edilen bu görevi onurla sürdüreceğim. Başarı olursa toplumun, eksiklerde bizim.
Fatih Atan – Sn. Erdeşan Kobaş, KADK’ni bilmeyenler için kısaca yapısı ve görevleri hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz?
Erdeşan Kobaş – KADK, Gürcistan’ın 14.08.1992 Cuma günü Abhazya’ya ani baskın ve işgaliyle başlayan savaş sürecinin ilk haftasında İstanbul Abhaz Kültür Derneği’nde toplanan Abhaz halkı, duyarlı K.Kafkasyalı kardeşleri, tarafından Abhazya’ya ekonomik, sosyal-insani, politik destek sağlamak, kamuoyu oluşturmak üzere 23 Ağustos Pazar günü kurulan sivil toplum inisiyatifi, lobi kuruluşudur. Nüvesini, önder Vladislav Ardzınba’yı Bakanlar Kurulu ile birlikte 23.07.1992 tarihinde Diasporanın misafiri olarak davet eden benimde içinde olduğum bir grup oluşturmuştur.
KADK kuruluşunda, olabildiğince geniş ve hızlı bir hareket sahasına sahip olması ve benzeri bir çok nedenle resmi bir hüviyete büründürülmemiş, sonrasında da devam eden aynı koşullar, Abhazya Türkiye arasındaki belirsiz ortam nedeniyle resmi bir hüviyet edinmesi uygun bulunmamıştır. KADK’de de bu bağlamda özellikle siyasi, politik ve toplumsal aktivitelerinde Abhaz Kültür Derneği’ne herhangi bir sıkıntı gelmemesi için iki-üç ay sonra, bugün Abhazya Cumhuriyeti Temsilciği olarak kullanılan ve yine KADK’nin öncülüğünde toplumumuzun 2008 yılı başlarında Abhazya için satın alınan binaya taşınmıştır.
Büyük Sürgün’den yaklaşık birbuçuk asır sonra özellikle resmi ideolojinin pek görmemezlikten geldiği artık yitik varsayılan sessiz mütevazi onurlu Kuzey Kafkas ve Abhaz Diasporasının Abhazya’nın işgaline verdikleri bu travmatik ani organize tepki ve gösterdiği dayanışma olağanüstü ve tarihidir. Keza, Kuzey Kafkasya Halklarının tek vücut olarak dağları aşması, Abhazya’nın imdadına koşması da aynı toplumsal duygu ve kardeşlik ruhunun çarpıcı bir örneğidir. Hal böyleyken günümüzde bu kardeş halkların arasına bilinçli veya bilinçsizce nifak sokmaya çalışmak abesle iştigalden öteye geçmediği belirtmek isterim. İşte gerek KADK, gerekse bu yapıya bağlı olarak çalışan yurt içi ve yurt dışında faaliyet gösteren kriz komitelerinin üye görünümü de bu kardeş halk mensuplarından oluşmuştu.
KADK’nin kuruluşundan günümüze yirmi yıl geçti. Sözü uzatmamın bir nedeni de bu! Yeni nesil, o günleri pek bilmez. Özetle şunu söyleyebiliriz. Büyük Sürgün’den sonra Abhaz ve Kuzey Kafkas Diasporasının, Abhazya dayanışması; topyekûn, organize, etkin, sonuç alıcı özellikleriyle tek örnektir ve tarihi bir olgudur.
Bu bağlamda toplumsal dayanışmayı sevk- idare ve temsil görevi verilen KADK’de Kurtuluş Savaşı’ndan Bağımsız, tanınmış Abhazya Cumhuriyeti’ne giden tarihi sürecin önemli bir parçasıdır.
Savaşın bitiminde Vladislav Ardzınba, KADK den görevine devam etmesini isteyerek ayrıca ülkemiz nezdinde Abhazya Devleti’ni temsil misyonu vermiştir.
KADK, V.Ardzınba tarafından Abhazya “Leon” nişanı ile onurlandırılmış, S.Bagabş ve nihayetinde yeni dönem Devlet Başkanı A.Ankuab döneminde de görevini sürdürmektedir.
KADK kuruluşundan itibaren Abhazya ve Türkiye Cumhuriyeti yanı sıra Gürcistan, Rusya Federasyonu ve başlıca batı ülkeleri nezdinde akredite bir kurum olup, Devletimizin tüm Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanları, Gürcistan Devlet Başkanı Eduard Şevarnadze ve yabancı Misyonla Abhazya özelini defalarca görüşmüştür. Tüm bu gerçekler, Diaspora gücünün bir tezahürüdür, onuru da kardeşliğindir.
F. Atan – Bu bilgilendirmelere bağlı olarak, günümüz koşullarında KADK’nin ne tür görevleri üstlendiğini belirtebilir misiniz?
Erdeşan Kobaş – Günümüz koşulları tabirinin açılımı çok geniştir. Bugün Türkiye’de nitelik ve nicelik olarak çok önemli bir Abhaz Diasporası ve bu Diasporanın Abhazya Cumhuriyeti ile ayrılmaz bir kader birliği var.
Vladislav Ardzınba’nın dediği gibi; “Diasporasız Abhazya, Abhazyasız Diaspora olmaz!” Biz bunun bilincindeyiz.
Bizim olduğu kadar başta Gürcistan olmak üzere Batı’da bunun farkında ve Diasporamızı çok önemsiyorlar.
O kadar önemsiyorlar ki Kuzey Kafkas ve Abhaz Diasporası üzerinde çeşitli, matruyoşka gibi iç içe geçmiş vakıf ve STK lar vasıtasıyla projeler uyguluyorlar. Amaçları parçalanmış güçsüz bir Diaspora!
Bugün Gerek K.Kafkas gerekse Abhaz Diasporasını zafiyete uğratmak için yaşatılan bazı toplumsal sıkıntıların temelinde bu var.
2007 yılı sonlarında Gürcistan Devlet başkanı Mihail Saakaşvili ile görüşüp Gürcistan’dan dönen Gürcü lobisinin lideri Refaettin Şahin bana; “Gürcistan, Abhazya sorununu Abhazya yönetimiyle çözemeyeceğini anladı. Abhaz halkı ile sosyal, kültürel, insani ve ekonomik bütünleşme için bir program uygulamaya başlayacak. Ayrıca Abhaz Diaspora ve STK’larından Abhazya sorununu geniş haklar ile Gürcistan toprak bütünlüğü içinde çözümü için gerekli seçenekleri devreye sokacaklar. Tek istisnaları KADK. Bu yapı ile muhatap olmayı düşünmüyorlar.” dedi. 2008 Mart ayında Gürcistan Sorunlu Bölgeler Bakanı Yakobaşvili resmi beyanatta bulunarak yukarıdaki bilgiyi doğruluyor.
Bunları niye anlatıyorum? Dünü bilmeden bugünü değerlendiremezsiniz.
Sonra Diasporamızda neler oldu. Sanki birileri düğmeye basmış, Abhaz ve Kuzey Kafkas Diasporasında bazı sivil inisiyatifler Gürcistan’ın Abhaz sorununu özerk bir yapıda Gürcistan toprak bütünlüğü içinde çözümlenmesi gerektiği beyanla harekete geçtiler.
Önlerinde engel olarak gördükleri KADK’nı ele geçirmek olmazsa, pasifize etmek veya yok etmek için her yolu denediler deniyorlar. Aynı eylem çerçevesinde Abhazya Cumhuriyeti Temsilciliği de hedef alınıyor.
Fatih Atan – KADK nasıl bir engel olarak görülüyor?
Erdeşan Kobaş – KADK kurulduğu günden beri Abhaz ve Kuzey Kafkas Diasporası değişmez iradesi doğrultusunda Bağımsız Abhazya Cumhuriyeti Devlet Yönetiminin Abhazya ve Abhaz Ulusunun yararına olan doğru politikaları hep destekleyen, halkımız ve Devletimizin onurunu ve de saygınlığını ön planda tutan ilkeli bir duruş sergilemiştir.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi; onurlu, bilinçli Abhaz ve Kuzey Kafkas Diasporası tek ferdine kadar bu duruş ve politikadan ödün vermemiştir. Bazı marjinal zihniyet ve inisiyatifleri saymazsak bu günde durum aynidir.
Burada dikkat çekmek istediğim bir noktada Abhaz ve Kuzey Kafkas Diasporasını hedef alan bilgi çarpıtma ve ayrıştırma politikaları Abhazya Cumhuriyeti’nin 26.08.2008 tarihinde Rusya Federasyonu tarafından siyasi olarak resmen tanınmasından sonra ivme kazanmasıdır.
Öyle enteresan ki daha önce Abhazya’yı Gürcistan’ın içinde gören bu marjinal kesim bu kez tanınma coşkusunun bayraktarlığına soyunuyor.
Netice olarak bugün ki suni bir ayrışma varmış gibi bir tablo ortaya çıkıyor. İşin doğrusu Abhazya konusunda gerek Kuzey Kafkas gerekse Abhaz Diasporasında ne bir ayrışma ne de kardeşliklerini sorgulatacak bir durum vardır.
Problem değindiğim, marjinal kesimler arasında ve bunların yarattığı kurgusal ajandalarında yatıyor. Ama her halükarda, dostu – düşmanı, iyiyi – kötüyü ayırma ferasetine sahip bilge, duyarlı Abhaz – Adige Diasporasının; Özellikle, Abhazya Cumhuriyeti Devleti ve halkına birlik beraberlik içinde kardeşliği ön planda tutarak bu güne kadar vermiş olduğu desteği bundan böylede her türlü kışkırtmaya set çekerek daha da güçlü bir şekilde devam ettireceğine de inancım tamdır.
Savaş ve sonrasında yaşanan sıkıntılı ambargo dönemi Batı ittifakının doğal bir duruşu olan politik ambargoyu, Türkiye’nin hala sürdürdüğü bazı uygulamaları bir kenara bırakırsak sona erdi.
Gelinen bu noktada gerek KADK’nın gerekse Diasporanın Abhazya konusunda iki önceliği var. Birincisi direkt ulaşımın sağlanması ve buna bağlı olarak Diasporanın Abhazya’yla sosyal, kültürel ekonomik entgrasyonu ve geri dönüş sürecini hızlandırarak Abhazya’nın demografik yapısının güçlendirilmesi.
İkincisi kısa vadede Türkiye’nin ilgili kurumları aracılığıyla Abhazya’ya öncelikle gerekli ekonomik yardım ve yatırım kanallarını açması, sosyal, kültürel, sağlık, eğitim v.s. konularda desteğini sağlaması, nihai olarak da uzun vadede Abhazya’yı tanımasıdır.
Bu hedeflere yönelik aktivitelerin birliktelik, bilgi birikimi, ilkeli duruş, kararlılık, liyakat la ve ince diplomasi ile beslenmesi gerekir.
Bugün bir ekol olan KADK bu niteliklere yeterince sahip olduğunu düşünüyorum. Sanırım resmi bir kimliği olmamasına rağmen yirmi yıldan beri belli bir misyonu sürdüren bahse konu STK ‘nın dünyanızda belki bir benzeri de yoktur. Bu olağanüstü şartların bir tezahürü olsa gerek.
Fatih Atan – Anladığım kadarıyla Türkiye’nin Abhazya’yı tanıması bir öncelik değil?
Erdeşan Kobaş – Tanıma – tanınma bir iraden öte tamamen giderek ivme kazanan bölgesel ve küresel jeopolitik – stratejik- ekonomik konjoktürel değişimlere bağlı ve tamamen bıçak sırtında bir süreç.
Rusya Federasyonunun Abhazya’yı tanıması bu bağlamda anlamlandırılabilir, ancak bir gün mutlaka Türkiye’nin ve Dünyanın Abhazya’yı tanımalarının gerçekleşeceğine inanıyoruz
Dediğim gibi önümüzde bugünden yarına acilen halledilmesi gereken Abhazya’ya doğrudan ulaşım sorunu var.
İnsanlığın olmazsa olmaz üç temel hakkı var: Yaşam hakkı, Seyahat hakkı ve Haberleşme hakkı.
Birinin eksik olması en hafif ifadesiyle insanlık ayıbıdır.
Rusya ambargoyu kaldırdı ama Gürcistan’la birlikte onun hatırına T. C. Devletimiz bu anlamsız ambargoyu sürdürüyor.
Bu da Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu ana damarlarından yedi-sekiz milyon Kuzey Kafkas ve Abhaz Diasporasını ziyadesiyle rencide ediyor.
Bugün Türkiye ile Abhazya arasında direkt mal ulaşımı var insan ulaşımı yok! Mala verilen serbest dolaşım hakkını insan olarak bizde istiyoruz! Bölgemizin iki güçlü devleti Türkiye ve Rusya Federasyonu’ndan bu direkt ulaşımı ivedilikle sağlamalarını bekliyoruz. Diaspora olarak da bu işin takipçisi olacağız.
Fatih Atan – KADK, üstlenmiş olduğu görevler içerisinde özellikle Türkiye’de Abhazya’nın bağımsızlığının desteklenmesine ve tanıtımına ne tür katkılar sunabilir?
Erdeşan Kobaş – Sizin davanızdaki haklılığınız siyasi – politik dünyada beklentilerinizin karşılanmasında kısa vadede pek önemi yoktur. Belirleyici olan bölgesel ve küresel jeo-politik, ekonomik ve stratejik konjonktür ve bloklaşmalardır. Ancak davasında haklı ve kararlı halklar eninde sonunda bu mücadelede galip olur, halka rağmen çözümler kalıcı değildir.
Abhaz halkı tüm baskılara rağmen tarih boyu özgürlük talebinden vazgeçmemiştir. Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sayın Sergey Lavrov, 2008 sonlarına doğru İstanbul Konsolosluğunda yaptığımız görüşmede şunu söylemişti; “Batı İttifakı içinde yer alan Türkiye’nin yakın vadede Abhazya Cumhuriyeti’ni tanımasını bekleyemeyiz. Bu siyasal bir süreçtir. Biz dünya devletleri nezdinde Abhazya’nın tanınması için gerekli diplomatik girişimlerimize devam edeceğiz. Ama şu an önceliğimiz Abhazya’nın tahrip olmuş alt yapı, ekonomik, sağlık, sosyal, eğitim yapısını ayağa kaldırmak, Devletin tüm kurumlarına demokratik sağlıklı yapı ve işlerlik kazandırmak! Burada siz Abhaz Diasporasına büyük görevler düşüyor. Gelin sizde Anavatanınız Abhazya’nın ekonomik, sosyal, kültürel kalkınmasına katkıda bulununuz, yerleşiniz.”
Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ile yaptığımız son görüşmemizde Abhazya’nın devletimiz tarafından tanınmasını talep ettiğimizde de benzer bir ifadede bulunmuştu; “Abhazya, Osmanlı’dan günümüze Türkiye’nin tarihi, siyasi, sosyal etki alanıdır, kardeş halkımızdır. Takdir edersiniz ki mensubu olduğumuz NATO İttifakI, bugün için Abhazya’yı tanımamıza bir engel. Bu uzun bir süreç! Günü geldiğinde Türkiye de Abhazya’yı tanıyacaktır. Ama Tanıma olmadan da Devletimizin ekonomik, teknik, sosyal ve kültürel katkıları olabilir. Gelin bunları konuşalım! Sizde tarihsel vatanınıza dönüp demografik yapısını iyileştirin, kalkınmasına katkı veriniz!”
01 Temmuz 2012 Düzce Üniversitesi konferans salonunda yapılan Abhaz Halk toplantısına katılan Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği Temsilcisi Rus Diplomat; “Abhazlar anavatanınız Abhazya’ya dönün!” çağrısında bulunuyor.
Verilen bu somut mesajlar bir bakıma, bizim tanıma öncesi çalışma ajandamızı da belirliyor.
Dediğim gibi tanınma – tanıma bizim irademizin dışın da işleyen uluslar arası politik bir olgudur. Şu an Abhazya için tanınmadan çok daha hayati önemi, acilliği olan, yolun açılması, Abhazya’nın Diasporasıyla bütünleşmesi, geriye dönüş, ekonomik kalkınma ve sosyal gelişime katkıda bulunmak v.s gibi öncelikler var. Unutmamak gerekir, bunları biz yapmazsak yarın başkaları yapacak ve boşluğu dolduracaktır.
Gelelim tanınma için neler yapabilirize!
Yukarıda bahsettiğim ekonomik kalkınma, bütünleşme, vb tanınmanın alt yapısının oluşmasına katkı sağlayacak faktörlerdir. Ayrıca Türkiye ve Dünyada Abhazya’nın siyasi tanınmasını sağlamak için Abhazya Cumhuriyeti’nin tarihi, siyasi ve hukuki olarak neden tanınması gerektiğini delilleri ile birlikte, gerek Türkiye gerekse Dünya kamuoyuna, akademik, entelektüel, siyasi kesimi, yabancı misyonu bilgilendirmek, ikna etmek gerekir.
Üniversite, STK, siyasi partiler ve medyayla işbirliği yapılarak konferans, panel ve tanıtımlar, etkinlikler yapılmalı.
Burada Ticaret ve Sanayi Odalarını da çok önemsiyorum. Konuyla ilgili bilimsel yayınlara ağırlık vermeliyiz.
KADK’nin elinde bu konulara materyal referans olabilecek zengin bir arşivi var. Örneğin Prof. Taras Şamba’nın Abhazya’yı devletler hukuku, uluslar arası hukuk ve BM Örgütü’nün kuruluş felsefesi ve kararlarına göre irdeleyip değerlendiren fevkalade değerli bilimsel eseri tercüme edilmiştir.
Kuzey Kafkas ve Abhaz Diasporasının sosyal, entelektüel, akademik, politik hâsılı duyarlı kesimin bu konularda verebileceği çok şey var. Özetle bu tür aktivitelere dünyamızda “Lobi Çalışması” deniyor. KADK’nin de yaptığı budur. Duyarlı herkes ve her kesim bu lobi çalışmasının bir parçasıdır.
Fatih Atan – Abhaz Diasporası içerisinde Abhaz Dernekleri Federasyonu (Abhaz – Fed) varken, KADK’nin görev yapması gerekmez diyen bazı yaklaşımlar var, bu konu hakkında ki görüşleriniz nelerdir?
Erdeşan Kobaş – Bu tür farklı algılamaların bilgi eksikliğinden kaynaklandığı düşüncesindeyim. Dernekler Kanunu’na tabi her STK’nın kendi kuruluş amaç ve felsefesi vardır.
Kuruluşuna öncülük ettiğimiz Abhaz – Fed içinde durum aynıdır. Kuruluş misyonu; “Alayföe – Khabze”yi etik değerlerimizi, kardeşliği, saygı – sevgiyi öne geçirip, Abhaz diasporasında örgütsel birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağlamak, sinerji yaratmak, bu bağlamda Abhaz kültürünü, yaşam tarzını, dilini korumak geliştirmek ayağa kaldırmak, tanıtmak şeklinde tarif edebiliriz.
Abhaz – Fed, Dernekler Kanunu’na tabidir. Örgütsel aktivitelerinde tüzüğünün dışına çıkamaz örneğin siyaset yapamaz v.s. gibi.
KADK ise kuruluş amacı, misyonu tamamen farklı, bir sivil inisiyatif, bir lobi kuruluşudur. Kısacası bir kültür derneği değildir.
Fatih Atan – Abhaz Diasporası ile diğer kardeş Kuzey Kafkasya Diasporaları arasındaki ilişkiler hakkında ki görüşleriniz nelerdir?
Erdeşan Kobaş – Öncelikle şu tespiti yapmak gerekiyor. Kuzey Kafkas ve Abhaz Diasporasının çağdaş anlamda toplumsal örgütlenmeleri ancak yakın zamanda kısmen ivme kazanmış federatif yapılanma bile son on yılın içinde olmuştur.
Günümüzde Kuzey Kafkas ve Abhaz Diasporasında ki kardeşlik ilişkileri hakkında bir kesimin zihninde tamamen bu hususta ki hassasiyetlerinden kaynaklanan bazı tereddütler, soru işaretleri belirdi. Bunda belki Abhaz – Fed’in kurulma aşaması ve sonrasında konunun yeterince doğru anlatılamaması, tartışılamamasının payı da var.
Şunu kuvvetlice vurgulamak istiyorum; Abhaz ve Kuzey Kafkas halklarının Beş bin yıllık kardeşliğini sorgulamak ne benim ne de başkasının haddine düşer.
Kardeşlerden birinin kendi evini kurması kadar doğal ne olabilir.
Bugün Adigelerin iki federasyonu var. Diğer kardeş halklarımızın da kendi STK ları var.
Hepsi bizim!
Bunlar bizim örgüt zenginliğimiz ve gücümüz.
Şunu da takdir ve gururla belirtmek isterim, Kuzey Kafkas Diasporasının tüm STK’ları ve bilahare oluşturdukları Birleşik Kafkas Dernekleri Federasyonu ve Kafkas Dernekleri Federasyonu ve Alan Vakfı’nın Komitemizle eşgüdüm içinde Savaşın başlamasında itibaren Abhazya ve Abhaz kardeşlerine verdikleri tarihi desteği unutmak mümkün mü?
Kesin olan bir şey var, bugün Kuzey Kafkas ve Abhaz halkları aralarındaki kardeşlik ve dayanışmayı, savaşla birlikte çok daha bilinçli, güçlü örgütsel bir seviyeye taşımışlardır.
Yeri gelmişken, Abhaz – Fed’in kurulmasına ne gerek vardı diye düşünenleri şöyle bilgilendirebiliriz. Bağımsız Abhazya Cumhuriyeti Devleti Diasporasının; Dünya kamuoyu ve devletleri nezdinde kendi ulusal STK’ları ile var olması siyaseten ve sosyolojik olan çok önemli. Onun için tüm Kuzey Kafkas Diasporasının Abhazların kendi kimlikleriyle sağlıklı bir şekilde örgütlenmesine pozitif katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Fatih Atan – Sn. Erdeşen Kobaş, son olarak KADK’nin geleceğe yönelik çalışmaları hakkındaki görüşleriniz ve Abhaz Diasporası’na mesajınız nedir?
Erdeşan Kobaş – Kuruluşundan günümüze başta Devletimiz, yabancı Misyon ve Abhazya Cumhuriyeti Devleti nezdinde akredite yani kabul görmüş bir STK olarak, Abhazya Cumhuriyeti Devleti Yönetimi bilgisi dâhilinde Abhazya’nın yararına olan aktivitelerine devam edecektir.
Geleceğe dönük çalışma ajandamızı da sanırım konuşmamızın satır aralarında verdim! Tabii ki gündemin en önemli maddesi Türkiye Cumhuriyeti’nin Abhazya Cumhuriyeti Devleti ile ekonomik, sosyal, kültürel ilişki kanallarını açmak, nihayetinde tanımasını sağlamak.
Daha öncede değindim. Özellikle 2008 yılı başından itibaren Batı Dünyası ve Gürcistan’ın Abhaz ve Kuzey Kafkas Diasporası üzerinde kurguladığı; bölmek, birbirine düşürmek, zafiyete uğratmak, Abhazya Cumhuriyeti Devleti ve halkıyla karşı karşıya getirme projesini adım, adım en azından STK larımız üzerinden uygulamaya çalıştığını yoğun dezenformasyonun halkımızın kafasında tereddütler yarattığını net olarak görmekteyiz.
Bu nedenle Diasporamızın; özellikle STK’ larımızın, yaşanan olumsuzlukları dikkatli bir şekilde izlemelerini, “Ayhabı” (Büyükler) ve Akil insanlarımızın müdahil olarak sorunları geleneksel “Alayföe – Khabze” çerçevesinde kardeşliği ön plana alarak bize yaraşır şekilde halletmeleri gerektiğine inanıyorum. Şüphesiz toplumumuz gerekli değerlendirmeleri yapacak, çürük elmaları ayıracaktır.
Vladislav Ardzınba önderliğinde Aziz Şehit ve Gazilerimizin kanlarıyla kurulan Abhazya Cumhuriyeti’ne Kuzey Kafkas ve Abhaz Diasporası olarak bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da birlik beraberlik içinde güçlü bir şekilde destek olalım.
Unutmayalım tarihin çöplüğü bunu başaramayan halk ve devletlerle doludur.
Fatih Atan – Sorularımıza vermiş olduğunuz açık ve net yanıtlar için teşekkür eder. Abhazyam.com olarak çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Erdeşan Kobaş – Bende sizlere teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
www.abhazyam.com
Diğer Erdeşan Kobaş Yazıları |
|
|