08/08/2008 Katliamı.
GÜRCİSTAN’IN TSKHİNVAL KATLİAMI’NDAN BU YANA 10 YIL GEÇTİ!
09/08/2018. Türkiye. 08 ağustos. Fatih Atan (A’tanba - Тванба). Sevgili abhazyam.com izleyicileri, sitemizde oluşan teknik sorun nedeni ile 08 Ağustos tarihinde yayınlanması gereken yazıımızı bugün yayınlıyoruz. Bu aksaklık nedeni ile sizlerden özür diliyoruz.
Değerli okuyucular, bugün 08/08/2018, Gürcistan’ın Güney Osetya’ya karşı başlatmış olduğu işgal girişiminden bu yana 10 yıl geçti. O dönem Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin talimatı ile Gürcistan silahlı kuvvetleri, Güney Osetya’nın başşehri, Tskhinval’e karşı saldırıya geçmiş, beş gün süren savaş sırasında, Bin’in üzerinde sivil oset insanı yaşamını yitirmişti. (Ayrıntılı olarak öğrenmek isteyenler, “08/08/2008 Güney Osetya Katliamı” adlı kitabımı okuyabilirler)
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in talimatı ile Rusya Silahlı Kuvvetleri olaya müdahale ederek Gürcistan silahlı kuvvetlerini Güney Osetya toprakları dışarısına çıkarmıştı. Savaş sonrasında 26 ağustos 2008 Tarihinde Rusya Federasyonu, Abhazya ve Güney Osetya’yı bağımsız ve egemen devlet olarak tanıyarak, özelde Kafkasya, genelde de Dünya üzerinde yeni bir çağa adım atılmasını sağlamıştı.
Aradan on yıl geçti, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanıyan BM’e üye devlet sayısı, son Suriye Arap Halk Cumhuriyeti’nin tanıması ile 7’e çıktı. (Rusya Federasyonu, Nikaragua, Venezuela, Nauru, Vanuatu, Tuvalu ve Suriye Arap Halk Cumhuriyeti)
Kısaca günümüz koşullarından söz etmek istiyorum, Abhazya Cumhuriyeti ve Güney Osetya Cumhuriyeti, yeni dönem koşullarına bağlı olarak devlet ve toplum yapılanmalarını oluşturarak, demokratik cumhuriyetler olarak varlıklarını sürdürüyorlar.
Abhaz Diasporası ve Oset Diasporası, çoğunluk olarak TC’de yaşayanlar olarak Abhazya ve Güney Osetya’ya olan desteklerini sürdürmeye çalışıyorlar. Ancak özellikle, Abhaz Diasporası, Türkiye’nin Abhazya’ya 1996 yılından bu yana sürdütmüş olduğu, ulaşım, kültür, siyasi ambargolar nedeni ile atavatanları ile bağlantı kurmakta zorluk çekiyorlar.
Abhaz Diasporası’nın tek ulaşım bağlantı yolu olan Sochi – Psou giriş kapısında ise, özellikle Rusya’nın TC vatandaşlarına uygulamış olduğu vize nedeni ile sıkıntılı bir dönem yaşamktadırlar. Bu durum, bir nevi Abhaz Diasporasına Abhazya’ya giriş nedeni ile ambargo niteliği taşımaktadır. Bizler özellikle Rusya Federasyonu’ndan bu sıkıntının giderilmesi için çözüm üretmesini bekliyoruz.
TC’deki Abhaz Diasporasına kısaca değinmek istersek, özellikle ülke içerisinde yaşanan siyasi – ekonomik çalkantılar, onlarında gelişmeler karşısındaki tavırlarında değişikliklere yol açıyor.
Abhazya Devleti ve Abhaz Diasporası’nın beklentilerinin farklılığı nedeni ile çelişkili durumlar ortaya çıkıyor.
En son, Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkanı’ının Türkiye’ye gelmek istemesi ve bu konuda ısrarlı olması, bir nevi siyasal krize yol açtı. TC’deki siyasal seçimler dönemine rastlayan bu süreç, Abhazya Devlet Başkanı’nın bu ısrarı, TC ile bir nevi siyasal çatışmaya ve TC’e sokulmaması sonucuna yol açtı.
Bu konuda, onun TC’e getirilmesi için girişimde bulunanlar ve Abhazya Devleti Yönetimi, oluşan sonuçtan, birincil derecede sorumludurlar.
Bir başka konu, Balballı’da yapılan Ayhabılar toplantısında yaşanan bayrak krizi. Bilindiği üzere, Abhaz Diasporası Ayhabılar Toplantısı, TC’deki Abhazların sorunlarının görüşülmesi amacını taşımaktadır, ancak, gereksiz yere siyasi partilere mensup kişilerin, misafir olarak davet edilmesi, toplantının niteliğini değiştirdi.
Toplantıya katılırken, siyasal kimliklerini dışarıda bırakması gereken kişilerden özellikle TC İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya konuşma hakkının verilemesi tam bir rezalete yol açmıştır. Süleyman Soylu’nun konuşma yaparken, kürsüde ve toplantı alanında bulunan Abhazya Cumhuriyeti bayraklarının toplatılması, tam bir rezalettir ve Abhaz Halkına hakaret niteliğindedir.
Süleyman Soylu, toplantıya girerken, siyasal kimliğini dışarıda bırakıp, klasik “Tanrı Misafiri” olarak yerini almalı idi. konuşmasını da İçişleri Bakanı olarak değilde, Süleyman Soylu olarak yapmalı idi. Bu konuda, başta Ayhabılar Kurulu ve organizasyonu yöneten birincil derecede sorumludurlar.
Bugüne kadar, bildiğim kadarı ile Ayhabılar Kurulu’ndan ve organizasyonu yönetenlerden, Abhaz Diasporası ve Abhazya Cumhuriyeti’ne karşı herhangi bir özür dilenmemiştir.
Bu ayıptan bir an evvel kurtulunması gerekir, Ayhabılar Kurulu’nun nasıl oluşturulacağı da tartışmaya açılmalıdır.
Diğer bir konu ise Dünya Abhaz – Abazin Kongresi sonrasında, özellikle TC’deki Abhaz Diasporasında yaşanan karışıklıklar, Eski yöneticilerin, yeni yönetim hakkında yazmış oldukları anlaşılmaz eleştiri yazısının bir de Abhaz – Abazin Kongresi amblemi altında yayınlanması ise, bizlerin içinde bulunduğu durumun ne derece anlaşılmaz olduğunun göstergesi olarak önümüzde duruyor.
En son konu ise, tam bir traji – komik bir tepki mesajıdır.
Son dönemde Türkiye ve ABD arasında yaşanan siyasal- ekonomik çatışmaya, TC’deki Abhazları katmaya çalışma girişimleridir.
Abhaz Dernekleri Federasyonu tarafından yayımlanan bildiri, tam bir fiyaskodur. Toplumsal niteliği olması gereken ve türlü siyasal yapıdaki kişinin oluşturmuş olduğu bir sivil toplum kuruluşu, siyasal nitelikli bir bildiri yayımlamıştır.
TC ve ABD arasındaki siyasal girişimlerin tamamen dışında kalması gereken Abhaz – Fed, bildirisinde ABD yönetimini kınayarak, Balballı’da bayrak krizine yol açan Süleyman Soylu’yu, “mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” diyerek koruma girişiminde bulunmuştur.
Ayrıntısına girmek istemiyorum, ama baştan aşağıya yanlış bir bildiri olduğunu ve katılmadığımı belirtmek isterim.
Devletler arasında yaşanan siyasal – ekonomik krizlerde STK’lar, topluma danışmadan, siyasal içeriği olan böyle bildiri yayınlayamazlar.
Evet sevgili okuyucular, bugün 08 Ağustos, Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırısının 10. Yıldönümü ve bizler ne tür konularla uğraşıyoruz.
Bugünlerde Karadeniz bölgesinde, Gürcistan, NATO, ABD ve TC’nin de katıldığı ortak askeri tatbikat düzenlenmektedir. Bilindiği üzere, 10 yıl önce de benzer bir askeri tatbikat düzenlenmiş, TC ve NATO ülkeleri tarafında silahlandırılan Gürcistan, tatbikatın ardından Tskinval’de binin üzerinde sivil insanın ölümüne yol açan bir savaş başlatmıştı.
Abhazya Cumhuriyeti tarafından, bu tür bir tatbikatların gözdağı ve tehdit niteliğinde olduğu, bölgede ki istikrarı bozma hedefi taşıdığı belirtilerek kınanmıştır.
Abhaz ve Oset Diasporası, NATO ülkeleri arasındaki “Kayıkçı Döğüşünde” taraf tutacaklarına, asıl başta ABD veTC olmak üzere NATO ülkelerinin Gürcistan’a silah vermesini, NATO’ya üyelik girişimlerinin, bu tür askeri tatbikatların bölgede sıkıntı yaratacağını gündeme getirsinler. Kendi içsel sorunlarının çözümüne ağırlık versinler.
Saygılarımla.
www.abhazyam.com