BÜYÜK KAFKAS SÜRGÜNÜNÜN 156. YIL DÖNÜMÜNDE YAŞAMINI YİTİRENLERİ SAYGI İLE ANIYORUM!
20/05/2020. Türkiye. 20 Mayıs 2020. Abhazyam.com. Fatih Atan. (A’tanba - Тванба). Değerli Abhazyam.com okuyucuları, özellikle 21 Mayıs tarihi yaklaşırken. Türkiye'de ki basın-yayın organları içerisinde ve Kafkas diasporasında, 1800'lü yıllarında 2. döneminde yaşanan büyük kafkas sürgünü anmaları yapılıyor.
Ancak dünyanın yaşamış olduğu coronavirüs salgını nedeni ile ilgili olarak bu yıl yapılacak olan kitlesel anma törenleri olamayacak. Abhaz Dernekleri Federasyonu (Abhaz - Fed) her yıl Kocaeli ili, Kefken sahilinde düzenlemiş olduğu anma törenlerini gerçekleştiremeyecek.
Kocaeli Abhaz Kültür Derneği Başkanı Hasan Gonca, 14 Mayıs 2020 tarihinde yapmış olduğu açıklamada, Kocaeli Abhaz Derneği olarak, valilikten alınan izin ile, kısıtlı sayıda kişinin katılımıyla Kandıra, Kefken - Balbalı sahilinde anma yapılacağı bilgisi verildi.
Abhazya Cumhuriyeti'nde ise, Suhum Muhacır parkında bulunan Muhacır anıtı önünde anma törenleri düzenlenecek.
Büyük Kafkas Sürgünü hakkında ki düşüncelerimi, 21 Mayıs 2014 Tarihinde, 150. yıldönümü hakkında yazmış olduğum yazı ile, bir kez daha sizlerle paylaşmak istedim.
Büyük Kafkas Sürgünü'nde yurtların terk etkmek zorunda kalanların bir torunu olarak, bir kez daha yaşamını yitirenlerin önünde saygı ile eğiliyorum.
Abhazyam.com Genel Yayın Sorumlusu
Fatih Atan. (A’tanba - Тванба).
*****
21/05/2014. Değerli okuyucular, bugün 21 Mayıs, bugün Kuzey Kafkasya ata topraklarından göçe zorlanan Kafkasya halklarının trajik göçünün 150. Yıldönümü.
Ben’de Abhazya’nın Duripsh köyünden göç eden Atanba sülalesi mensubu Atanba Habic’ın Türkiye topraklarında doğan 3. Nesil mensubuyum. Ne mutlu bana ki, 4. Nesil olan kızım, yeniden ata topraklarında doğma şansına sahip oldu.
Evet, aradan 150 yıl geçti, Habic’ın oğlu Aziz, Osmanlı topraklarında, Aziz'in oğlu Ferit ve torunu Fatih, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında doğdu ancak tarihin en mutlu cilvelerinden birisi olarak kızım Hibla 1996 yılında Abhazya Cumhuriyeti başşehri Suhum’da doğdu.
Ben yaşamım boyunca hiçbir zaman göç edenlerin ağıt yakmasını gerçekçi bulmadım.
Ağıtı yakması gerekenlerin, gidenlerin ardından geride kalanlar tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğine inandım.
Doğru olanda budur!
Büyük dedem Habic, şu veya bu nedenle toprağını terk etme kararını verdi, hem de en zor olan karayolunu seçerek göç etti. Yanında adamları ve hayvan sürüleri ile birlikte uzun bir yürüyüş gerçekleştirerek Duripsh’dan İzmit’in Hikmetiye köyüne geldi. (not: bu göç ve Anadolu’daki yaşam ile ilgili olarak bir kitap hazırlığı içerisindeyim)
Ben onu sorgulayamam, ama onu bu kararı almaya iten nedenleri sorgularım, öğrenirim ve önüme bakarım.
Arkasından ağıt yakamam, çünkü Anadolu’ya göç etmiş ve bunun koşulları sonrasında bizler dünyaya gelmişiz.
Bu yüzden, bilincimin erdiği günden itibaren, göç edenlerin torunlarının ağıt yakmalarını “SAHTE GÖZYAŞLARI” olarak değerlendiriyorum.
Bugün bu “Sahte Gözyaşı” sahiplerinin birçoğu, hiçbir zaman yaşamayı düşünmedikleri topraklar için, atalarının göç etmesinde sorumlu tuttukları ve Rus Çarlığı’nın mirasçısı olduğuna inandıkları Rusya Federasyonu temsilcilikleri önünde ABD Yeşil dolarları ile desteklenen bol yeşil Adıge bayrakları ve aralarına serpiştirilmiş, Abhaz, Oset ve Çeçen bayrakları ile protesto gösterileri düzenleyecekler.
Bugün için Diasporada yaşayanlar için ata topraklarında yaşamaları için hiçbir engel bulunmamaktadır.
Sadece tek bir engel vardır, göç topraklarında yaşayanların 150 yıldır yaşamış oldukları topraklarda aldıkları kültür!
Bunu kim inkâr ediyorsa, bilin ki “Sahte Gözyaşı” sahibidir.
150 yıldır, yaşadıkları topraklarda hem din, hem kültür, hem siyaset, hem ekonomi anlamında ata topraklarından ayrı yaşayanlar, şimdi meydanlarda hiçbir zaman için yaşamayacakları ata toprakları için tek bir sorumluyu suçluyorlar.
Bunun ayrıntısına girmek istemiyorum, sadece Abhazları ilgilendiren kısmına kısaca değineceğim.
Kendilerine Abhaz adını veren, Diaspora insanlarının bazıları Abhaz olmanın sadece Abhazca konuşmak olduğunu sanıyorlar, Abhaz gelenek ve göreneklerinin “Apsura”nın hangi dinsel kökenlerinin olduğunu görmek istemiyorlar.
Abhaz gelenek ve görenekleri “ÇOK TANRILI” gelenek ve görenekler tarafından belirlenmiştir.
Bunun dışında ki ve özellikle 150 yıldır tek tanrılı “İSLAM” dini gelenek ve göreneklerine göre yetişen ve yaklaşık 100 yıldır “Türk” kimliği ile yoğrulmuş bir nesil.
Şimdi Rusya Federasyonundan hesap soruyor (!)
Diaspora Abhazları ve diğer Kuzey Kafkasya Diasporası halkları, Rus Çarlığının sorumluluğuna öncelik verirken, Büyük Britanya ile Osmanlı İmparatorluklarının sorumluluklarını görmezden geliyorlar.
Hele, hele Abhaz, Adıge, Ubıh Diasporası ise, atalarının nerede ise tamamının, Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki, asillerin, paşa, bey ve imamların kandırmaları ile topraklarından sökülerek, Karadeniz’in azgın dalgalarında, Osmanlının köhne gemilerinde, Anadolu kıyılarında yaşamlarını yitirdiklerini unutmuşa benziyorlar.
Günümüze geldiğimizde, Abhaz Diasporası, özellikle Abhazya’nın bağımsızlığının Rusya Federasyonu tarafından tanınmış olduğu 2008 Tarihinden itibaren, anma törenlerini Kefken sahilinde ve eski Karaağaç Abhaz Mezarlığında yapıyor......
www.abhazyam.com