ALEKSANDR HALDEY “ABD’NİN BİR GÜN TÜRKİYE’YE ÇOK GÜÇLÜ BİR BASKI YAPMASI GEREKECEK. SONUÇ OLARAK TÜRKİYE YA PARÇALANACAK VE DAĞILACAK, YA DA KONTROLDEN ÇIKACAK!”
12/01/2021. Moskova. REGNUM. 12.01.2021. Aleksandr Haldey. Resim: Aleksandr Grbarukoe. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba - Тванба). Yirminci yüzyılın başından bu yana ilk kez Türkiye, ABD'nin müttefiki olmaktan çıkıp, bu iki devletin stratejik planlarının çarpışması sonucunda giderek daha fazla rakip olmaya doğru dönüşüyor. Ölü ya da diri, zayıf ya da güçlü Türkiye, “Pax Americana'yı” (Amerika Tarzı Barış – Abhazyam.com) öldürüyor ve bu konuda pek çok yardımcı bulacak. Doktorların dediği gibi, saat geldiğinde hiçbir canlandırma girişimi sizi kurtaramaz.
Yirminci yüzyılın başından bu yana ilk kez Türkiye, ABD'nin müttefiki olmaktan çıkıp, bu iki devletin stratejik planlarının çarpışması sonucunda giderek daha fazla rakip olmaya doğru dönüşüyor. Bu durum, Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve askeri olarak ABD ve NATO'ya bağımlı kalmasına ve Biden'in çevresi müttefiklere Türkiye'yi nüfuz alanında tutmak için mümkün olan her şeyi yapma emrini çoktan vermiş olmasına rağmen oluşuyor.
ABD ile Türkiye arasındaki çatışmanın girdap biçimindeki sarmalı, olaydan olaya açılıyor ve her iki taraf da kışkırtıcı davranışlardan dolayı diğerini suçluyor.
Erdoğan, dünyanın bir zamanlar yekpare sistemi olan "Pax Americana" da oluşan boşlukları görmekle kalmadı, aynı zamanda bu boşlukları potansiyelleriyle doldurmak için acele edebilecek herkesin, geleceği kaybetmek için eşsiz bir şans olduğunu fark etti.
Jeopolitik platformların tektonik değişimlerinin ya yeni kıtalar oluşturduğu ya da kendilerini aralarında bulanları ezdiği, değişen yeni bir dünyada, Türkiye eski haliyle ortadan kalkabilir. Hem medeniyet hem de devlet olarak.
Ortaya çıkan boşluklar, sıkılmış durumda bulunan Çin, İran, İsrail, Araplar, Rusya, AB ve ABD tarafından doldurulacak. Erdoğan'a silahlı bir ayaklanmanın tamamen Leninist ilkeleri rehberlik ediyor: Devrimle şaka yapmıyorlar ve dün erkendi ve yarın geç olabilir.
Yeni bir küresel kriz, ancak dünyadaki güç dengesini değiştirerek önlenebilecek tehditler yarattığı için, dünyada oluşan bir devrimdir. Herkes bu uyumu değiştirmeye dahil oluyor ve Türkiye burada en aktif rolü almaya çalışıyor.
Türkiye kendisi açısından genişleme olasılığı gördüğü her yerde, ABD planlarıyla çatışıyor. Güney Kafkasya ve Orta Asya'da, Rusya ve Ukrayna'da, Doğu Akdeniz ve Karadeniz havzasında, Orta Asya'da ve Orta Doğu'da, Afrika ve Balkanlar'da, Çin'de - Türkiye, etkisini azaltmak ve gücünü artırmak için ABD ile her yerde rekabet ediyor.
Washington için Erdoğan, Moskova için Lukaşenko gibi bir konuma dönüşüyor. Sorunlu bir müttefik, müzakere yapamayan ve maceracı, müttefik çıkarlarına karşı hareket etmeye hazır ve ana oyuncuya şantaj yapmak için rakiplerle komplo kurmaya hazır. Bu durumda, Amerika Birleşik Devletleri'nin de kendi Ukrayna'sı var - bu Büyük Britanya’dır. Seçkinleri tarafından, başkasının elleriyle “Büyük Erkek Kardeşine” karşı, kirli bir oyun yapma fırsatı varsa “Küçük Erkek Kardeş” bunu kaçırmayacaktır.
Ancak Erdoğan, Lukaşenko'ya göre daha da ileri gidiyor. Türkiye'nin genişlemesi için ulusal toprakların dışında hedefler arıyor. Amerikaya ait organizasyonların, hali hazırda bu topraklarda Amerikan çıkarlarını destekleyen çalışmalar gösterdiğini hesaba katmamak olamaz..
ABD, NATO mekanizmaları aracılığıyla Türkiye'yi dizginlemeye çalışıyor. Doğu Akdeniz'de bir yandan Yunanistan ile Kıbrıs, diğer yandan Türkiye arasındaki çatışmayı çözmek için askeri bir mekanizma oluşturuldu. Ancak bir müzakere formatı oluşturmak, çatışmayı çözmek ve Türkiye'yi zorlamak anlamına gelmiyor. ABD, kendisine bağlı ülkeler üzerindeki kontrolünü kaybetmemeye çalışıyor, ancak Erdoğan'ı niyetlerinden vazgeçmeye zorlamanın bir yolu bulunmuyor.
Askeri açıdan Türkiye, dış politika zorluklarını zor kullanarak çözme yeteneğini güçlendirmeyi sürdürüyor. Rusya'nın S-400 sistemlerinin satın alınmasıyla Amerika Birleşik Devletleri tarafından kontrol edilmeyen bir Türk hava savunma sisitemi oluşturuluyor, 2016 yılında askeri personel tasfiyesi sonrasında birçok değerli uzmanı kaybeden keşif ve istihbarat kuvvetleri restore ediliyor, yeni muhripler ve denizaltılar inşa ediliyor ve yurtdışındaki askeri varlık artırılıyor.
Türk parlamentosu Ocak 2020'de Türk silahlı kuvvetlerinin 12 ülkede konuşlandırılmasını onayladı. Bu ülkeler, Azerbaycan, Arnavutluk, Afganistan, Bosna Hersek, Irak, Katar, Kosova, Lübnan, Libya, Suriye, Somali ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir.
Türkiye bunu NATO formatında yaptığı sürece ABD'nin itiraz etmek için bir sebebi yok ama aynı zamanda Türkiye'nin Amerikanın değil, kendi pozisyonunu da güçlendirdiği de aşikar. Azerbaycan ordusuna NATO standartlarına geçişi öğretebilirsiniz, ama bundan yararlanacak olan Washington değil, Ankara'dır.
Amerikan düşünce kuruluşu “Atlantic Council”in yayınlamış olduğu ABD için 2021 riskleri listesinde, tehdit eden ülkeler arasında Türkiye’yi 10. Sıraya yerleştirdi. Raporda, Neo-Osmanlı Türkiye'sinin saldırgan bir devlet konumunda bulunduğu, Kuzey Kore, İran ve Çin ile eşit duruma geldiği kaydedildi.
Türkiye'nin neredeyse 70 yıllık ittifaktan, yani Türkiye'nin ABD'nin iradesine boyun eğmesinden sonra ABD'ye yönelik tehdidinin, ABD'nin zayıflık gösterdiği anlamına geldiği, bunun tersi ise Türkiye'nin değiştiği ve gücünün arttığı sonucuna varmaktır.
Amerikalı uzmanlar, Türkiye'den topraklar kopararak yeni devletlerin kurulacağı Ortadoğu'nun yeniden inşa edilmesine yönelik eski planların unutulmaya başladığını belirtiyorlar. Elbette, bu değerlendirmeler. Washington'un resmi tutumu değil, ancak genellikle Amerikan milliyetçileri olarak adlandırılanlar tarafından dile getiriliyor. Bu bakış, şimdi Biden'a karşı olsa bile, askeri-politik düzenin bir kısmının davranışı olarak biliniyor.
Tek fark, söyleyemediklerini Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray'da yüksek sesle söylemeleridir. Ancak zorunlu politik doğruluk bir şeydir ve kendini koruma içgüdüsü bambaşka bir şeydir. ABD yönetici sınıfı, egemenliğine yönelik herhangi bir potansiyel tehdide karşı aşırı duyarlı bulunuyor. Türk yöneticisinin hırsları, onlar için, artık bir potansiyel değil, gerçek bir sorundur.
İngiltere ise, Türkiye'yi mümkün olan her şekilde cesaretlendiriyor, doğru zamanda onu uzaklaştırmayı veya uygun bir Avrupa ülkesiyle çarpışmasını planlıyor ve ardından ister Afrika, ister Orta Doğu, Rusya, Kafkaslar veya Balkanlar olsun Türkiye tarafından temizlenen alana giriyor.
Türkiye ile yüzleşen ABD sonunda, İngiltere ile yüzleşmek zorunda kalacak. Amerika Birleşik Devletleri'nin ve bu iki uluslararası entrikacıların (Türkiye – İngiltere – Abhazyam.com) potansiyellerinin karşılaştırılamazlığı yanıltıcı olmamalıdır - İngiltere, gelecekteki çatışmalarda Amerikanın konumunu etkileyebilecek kadar çok sayıda kurulda oyun oynuyor.
Şimdilik Türkiye ile ABD arasında ciddi bir soğukluk yok, ancak karşılıklı çatışma durumu şimdiden büyüyor ve retorik değişiyor. Genellikle bunu, cephesi genişleyen sözde karşı bir eylem izler. Aslında, Türkiye ile ABD arasındaki çelişkiler doğası gereği uzlaşmaz nitelik taşıyor. Dünyada, bu tür bir oyun ne kadar risk vaat ederse etsin, ABD'yi başkalarının elleriyle zayıflatmak isteyen çok fazla kişi bulunuyor.
ABD'nin bir gün Türkiye'ye çok güçlü bir baskı yapması gerekecek. Sonuç olarak Türkiye ya parçalanacak ve dağılacak, ya da kontrolden çıkacaktır. Ancak ABD Türkiye ile ilgili olarak ne yaparsa yapsın, bekleme veya baskı taktikleri uygulasın, tüm bunlar hegemonyasının yıkılmasına yönelik bir başka adım olacaktır.
Ölü ya da diri, zayıf ya da güçlü Türkiye, “Pax Americana'yı” (Amerika Tarzı Barış – Abhazyam.com) öldürüyor ve bu konuda pek çok yardımcı bulacak. Doktorların dediği gibi, saat geldiğinde hiçbir canlandırma girişimi sizi kurtaramaz.
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3160180.html
www.abhazyam.com