STANİSLAV TARASOV “JOE BİDEN, ABD SENATÖRÜ İKEN GÜRCİSTAN’A MİLYARLARCA DOLARLIK YARDIM TAHSİS EDİLMESİNİ BAŞLATANLARDAN BİRİSİYDİ!”
24/01/2021. Moskova. 21 ocak 2021. REGNUM. Stanislav TARASOV. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba - Тванба). Batı, Gürcistan'ı Güney Kafkasya'daki Amerikan politikasında değişikliklere hazır olması için uyarıyor. Yeni ABD Başkanı Joe Biden, Karabağ sorununun gelecekte çözümlenmesi durumunda öncü rolü ele geçirmeye çalışabilir, Washington “Karabağ savaşının sonuçlarına bakılmaksızın Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü yeniden tesis etme bayrağı altında Ermenistan'a karşı zaferini meşru görmeyeceğini” ilan edebilir.
Gürcistan devlet başkanı Salome Zurabishvili, AB ve NATO liderleriyle üst düzey görüşmeler yaptığı ve NATO-Gürcistan komisyonunun bir toplantısına katıldığı Brüksel'e bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Bu ziyaret pek çok açıdan gizemli görünüyor; Gürcü basını tarafından bu ziyarer pratik anlamda yararlı olarak yorumlanmadı. Ama kendine has önemli özellikleri bulunuyor. Birincisi, Karabağ savaşının sona erdiği sırada gerçekleşti ve Zurabishvili'ye göre, Güney Kafkasya'daki durumu değiştirdi. İkinci olarak, ziyaret, Tiflis'teki bazı güçlerin bölgedeki Amerikan politikasında değişikliklere ortak olduğu 46. ABD Başkanı Joe Biden'in resmi olarak göreve başlama töreninin arifesinde gerçekleşti. Üçüncüsü, bu dönemde Zurabishvili, NATO ve Avrupa Birliği'nde bir miktar ihtiyatla karşılanan bir dizi önemli açıklamalarda bulundu.
Zurabishvili’nin, Dağlık Karabağ'daki Rus barış güçlerinin varlığı da dahil olmak üzere, Karabağ savaşına ilişkin yapılan barış anlaşmasına tam olarak verdiği destekten söz ediyoruz. Buna ek olarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sunmuş olduğu, altı ülke - Rusya, Türkiye, İran, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan arasında bir işbirliği projesine katılma teklifini de onayladı ve Zarubaşviliye göre, bu projenin pratik olarak uygulaması, Tiflis'i eski “Güney Kafkasya Merkezi” statüsüne döndürebilir. Onun “yenilikçilik yaklaşımı”, yakın zaman içerisinde Estonya'da Lennart Meri uluslararası konferansında yapmış olduğu konuşmada, “Avrupa'nın geleceği henüz net değil, Gürcistan söz konusu olduğunda ilişkilerde daha da fazla belirsizlik var, Türkiye'ye gelince, Ortadoğu'da ortaya çıkan belirsizlikler nedeniyle bu ülkenin hangi yolu seçeceğini bilmiyoruz” demesinde ortaya çıkıyor. Nikol Paşinyan'ın Ermenistan'da iktidara gelişini bölgedeki başka bir “demokrasi kalesinin” ortaya çıkışı olarak nitelendiren Zurabishvili’yi, Le Monde, Batı'ya, bölgede V. Yüzyılda Hristiyanliğın kalesi olan “Altın Postun” merkezi olan Gürcistan ve Ermenistan’a güvenerek “daha fazla Avrupa” politikası uygulama önerisi olarak değerlendirdi. Onun görüşüne göre, aksi takdirde “Tiflis hesaplanmamış jeopolitik zorluklarla karşılaşacak ve kendisini bölgesel türbülansın merkez üssünde bulacak.”
Gürcistan, Karabağ savaşı sırasında, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın Ermenistan tarafından savaşa aktif olarak katılmalarına gizlice bel bağladı, ancak bu gerçekleşmedi. Rusya ile Türkiye arasında, Moskova ile Bakü arasında etkin bir diyalogun sürdürüldüğü tartışmalı ortaklık, “Rusya'nın bölgeye, İslam dünyası kanadından beklenmedik bir girişi” olarak algılandı. Bu gelişmelerden sonra, yeni koşullar altında Tiflis'in yeni bölgesel ve küresel gerçeklerle hesaplaşması, “Rus tehdidi” umacısını daha az savurması ve Moskova ile uzlaşma arayışına girmesi gerektiği ortaya çıktı. Ve sadece onunla değil, aynı zamanda Türkiye ve hatta Azerbaycan ile, Karabağ savaşından sonra, Gürcistan'ın önceki dış politikasıyla Avrupa-Atlantik özlemlerine doğru eğimli yeni iletişim olanaklarının açılması, onu genellikle “Güney Kafkasya Topluluğu” parantezlerinin dışında tutabilir. Fransız dergisi Revue Défense'in bu konuda yazdığı gibi, “Gürcistan'ın Avrupa'ya sektörel entegrasyon sağlama çabaları, her kapıyı çalıp her taşı devirdiğinde, büyük bir tarihsel hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor.”
Zurabishvili’nin Brüksel ziyaretine geri dönersek, Polonya gazetesi Dziennik Gazeta Prawna, daha sonra mevcut koşullarda “AB ve NATO’dan yapılacak olan yalnızca bazı büyük atılımlar, Gürcistan’ı Batı etkisinin yörüngesinde tutabilir” diye düşünüyor. Ancak hangisi? Her şeyden önce, “Karabağ savaşının sonuçlarının” ABD'nin bölgedeki ve Avrupalılar üzerindeki etkisini sınırladığını “Batı yanlısı emelleri olan bir (Ermenistan) veya hatta iki (potansiyel olarak Gürcistan) demokratik cumhuriyeti kaybettiğini” kabul etmek gerekir. Ayrıca, “Brüksel'de düzenlenen buluşmada güçlü liderlerin bulunmaması ve anlaşılır bir Kafkasya programının ortaya çıkmaması nedeniyle” NATO'nun kaybını da kabul etmek gerekir. AGİT Minsk Grubu’nun diplomatik başarısızlığının da farkına varılması gerekiyor, çünkü “Karabağ savaşını sona erdirmek için bir barış anlaşması hazırlandı ve gurup formatında değil, Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan tarafından ülkeler arası düzeyde imzalandı”. Bu sorunu onarma şansı Biden’e bağlıdır.
Son zamanlarda, Amerikan yayın organı Eurasianet bu konuyla ilgili olarak özel bir analitik makale yayınladı. Yazarı Joshua Kucera yazısında, “Biden, Kafkasya'nın sorunlarıyla yüzleşecektir ve etrafını eski SSCB ülkelerinde geniş deneyime sahip bir dış politika ekibiyle kuşatması tesadüf değil. Dahası, senatör iken, Biden, Gürcistan'a milyarlarca dolarlık yardım tahsis edilmesini başlatanlardan birisiydi, 2009'da Gürcistan parlamentosunda yaptığı konuşmada Tiflis'i “bir ilham kaynağı” olarak nitelendirdi. Carnegie Vakfı'nın Rusya-Avrasya Programı Kıdemli Üyesi Paul Stronsky'ye göre, “Amerika Birleşik Devletleri ile yeniden bir ilişki canlanabilecek tek ülke, demokrasiyi teşvik etmeye, askeri işbirliğini genişletmeye ve NATO’ya katılım sürecini yeniden başlatmaya daha fazla vurgu görmeyi tercih ettikleri Gürcistan'dır. Buna ek olarak Biden, Karabağ sorununun gelecekte çözümlenmesi durumunda “öncü rolü” ele geçirmeye çalışabilir. ABD, Karabağ savaşının sonuçlarına bakılmaksızın Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü yeniden sağlama bayrağı altında Karabağ sorununun zorla çözümünü kabul etmediğini ve Ermenistan'a karşı kazandığı zaferin meşru olmadığını düşündüğünü ilan edebilir.”
Kısacası, Gürcistan, Güney Kafkasya'daki Amerikan politikasında çapraz ateş bölgesine yol açabilecek, ancak Çin ile bir çatışma bağlamında değişikliklere hazır olması gerektiği konusunda da uyarılıyor. Stronsky, Washington'un resmi tutumunun, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ve Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan için ortaya çıkan tüm sonuçlarla birlikte hemen görünebileceğini öne sürüyor. Bu arada Türk siyasetçi Hasan Cengiz, Mart-Mayıs aylarında “Güney Kafkasya Baharının”beklendiğini ve “ABD'nin bölgeyi kaosa sürüklemeyi planladığını” yazıyor. Bölgedeki siyasi gerçekliğin kökten değiştiği nesnel bir gerçektir. Ve şimdi Gürcistan'ın politikası nasıl inşa edilecek ve Zurabishvili Brüksel'den ne ile döndü?
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3168955.html
www.abhazyam.com