25/04/2021. Moskova. 24 Nisan 2021. REGNUM. Stanislav TARASOV. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba – Тванба). Türkiye'nin de katılımıyla Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında üçlü barış anlaşması sonucunda durdurulan ikinci Karabağ savaşının ardından Ankara-Erivan ilişkilerinin normalleşmesi konusu gündeme geldi. Daha önce Erdoğan böyle bir olasılıktan söz etmişti. ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan Ermeni Soykırımı'nı tanımasının ardından her şey boşa gidebilir.
Tüm Amerikan başkanlarının daha önce yapmaktan kaçındıkları şey gerçekleşti. Joe Biden, 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nda bir buçuk milyondan fazla etnik Ermeninin katledilmesini ilan eden ilk kişi oldu. Bunu Anma Günü'nde yaptığı konuşmada gerçekleştirdi. Biden yaptığı açıklamada, “Her yıl bu günde Osmanlı döneminde Ermeni Soykırımı sırasında ölenlerin hayatlarını anıyoruz. Bu tür vahşetlerin yinelenmesini önlemeyi taahhüt ediyoruz” dedi.
Açıktır ki, bu eyleme ilk olumlu tepkiler arasında, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'na Ermenistan Başbakanı Nikol Pashinyan tarafından gönderilen ve “Washington'un jesti” olarak görülen bu tanınmanın “hoşgörülü uluslararası bir toplum inşa edilmesi için kararlı olanlara örnek olarak gösterilecek, coşku ile karşınlılabilecek ve ilham verici bir hareket olarak kabul edilebilecektir” vurgulamasında bulunan bir mektup örnek olarak gösterilebilir. Biden'in açıklaması, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan ve “geçtiğimiz on yıllarda ABD'yi zenginleştiren ve atalarının çoğunu kıyılarımıza getiren trajik tarihlerini asla unutmayan” Ermeni göçmenlere de hitaben yaptığı da açıktır. Bu hafta, ABD Temsilciler Meclisi'nin 100 üyesi, Ermeni diasporası tarafından başlatılan ve Biden'ı 1915 olaylarını soykırım olarak tanımaya çağıran bir mektubu imzaladı. Ermeni Soykırımı gerçeğini reddeden Ankara'nın tepkisi, ülkenin doğu vilayetlerinde yaşanan 1915 olaylarını “sadece Ermenileri ilgilendiren bir trajedi değildir” olarak nitelendiriliyor. Bu bağlamda Türk Dışişleri Bakanlığı, “ABD açıklaması tarihi gerçekleri çarpıtıyor ve Türk vatandaşları tarafından asla kabul edilmeyecektir, ayrıca aramızdaki güven ve dostluğu baltalayan derin bir yara açmıştır” açıklaması yapıldı. Ankara, Biden'in açıklamasını “en sert biçimde” kınadı.
Önemli nüanslar ve sonuçlar hemen ortaya çıkar. Washington belirli bir çizginin üstüne çıktı. Ayrıca Biden, bu açıklaması sonrasında, Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan ile devlet başkanı seçilmesinden bu yana ilk telefon görüşmesini gerçekleştirdi. Aynı zamanda, her iki lider, Haziran ayında Brüksel'deki NATO zirvesinde şahsen bir araya gelmeyi kabul ettiler. Amerika Birleşik Devletleri'nin dışa dönük sembolik bir adım attığı açıktır, ancak ciddi siyasi imalar içermektedir. 2019'da ABD Temsilciler Meclisi ve Senato, Ermenilerin katliamını bir soykırım eylemi olarak tanıyan bir kararı oybirliğiyle kabul etti. Bu, Ankara'nın Suriyeli Kürtlere karşı askeri operasyon başlatma ve Rus S-400'leri satın alma kararından dolayı ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin ciddi şekilde kötüleştiği bir dönemde gerçekleşti. Ardından ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Atlantik İttifakı'nın önemli bir müttefiki olan Türkiye ile ilişkileri kötüleştirmemek için kararı imzalamayı reddetti.
Ve şimdi Biden, herhangi bir karara imza atmadan, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki 1915 olaylarına karşı tavrını az önce özetlemiş oldu. Ancak ne olursa olsun, Washington, bu konuda hedeflenmiş bir motivasyona sahip olan Ankara'ya ciddi bir ahlaki ve siyasi darbe indirdi. Ne de olsa Amerikalıların insan haklarına uymadığı, Suriye politikası veya S-400'ü satın aldığı için Türkiye'yi “cezalandırmak” için başka çözümleri de var. Sorun şu ki, Türkiye'nin de katılımıyla Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında üçlü barış anlaşması sonucunda durdurulan ikinci Karabağ savaşının ardından Ankara-Erivan ilişkilerinin normalleşmesi konusu gündeme geldi. Daha önce Erdoğan böyle bir olasılıktan söz etmişti. Bölgedeki olayların özetlenen gelişmesi, öngörülebilir gelecekteki çözümü de üstlendi, ancak bize göre Türkiye bunu haksız yere geciktirdi. Şimdi, eğer Ankara Ermenistan'a diyalog başlatmaya hazır olduğuna dair sinyaller gönderirse, bu Türkiye'de Ankara'nın yakın gelecekte karar vermesi pek olası olmayan “Biden'in kararının bir sonucu” olarak algılanacaktır.
Dahası, Karabağ sorununun çözümünde AGİT Minsk Grubu'nun eşbaşkanı olan Amerika Birleşik Devletleri'nin bu formatta ağırlaştırıcı rol oynaması da mümkündür. Amerika Ermeni Milli Komitesi'nin icra direktörü Aram Hambaryan'ın Biden'den “karasal sınırları abluka altında bulunan soykırımdan kurtulanların, Ankara ve Bakü tarafından suçlarını işlemeyi sürdürmeleri ile karşı karşıya bulunan soykırımdan kurtulanları koruyun” açıklamasıyla, Ermenistan'a desteği artırması çağrısında bulunması tesadüf değildir. Erivan'ın Türkiye ile nasıl bir ilişki kurulacağına henüz karar vermemiş olması tesadüf değil: Bazıları Ermeni Soykırımı'nı tanıma sürecinin öncelikli olduğuna inanıyor, diğerleri Türklerle müzakere etmenin gerekli olduğuna inanıyor. Kısacası, Güney Kafkasya’da duruma siyaset karışacak.
Elbette Biden'in Ermeni Soykırımı'nın tanınmasına ilişkin açıklaması tarihi öneme sahip bir eylemdir. Ancak Ermenistan'ın buna daha önce gereksinimi vardı. Rusların dediği gibi, “öğlen yemeği için bir kaşık çok değerlidir”. Ne de olsa, Biden'den önce 32 devlet (1995'de Rusya dahil olmak üzere), 20. yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu topraklarında Ermenilere yönelik katliamların bir soykırım eylemi olduğunu kabul ettiler.
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3252505.html
www.abhazyam.com