STANİSLAV TARASOV “TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI, YAHUDİ DEVLETİYLE BAĞLARI GÜÇLENDİRME ARZUSUNDAN SÖZ ETMEYE BAŞLADI. ERDOĞAN’IN İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMASINDA NEDEN PUTİN’E GEREKSİNİMİ VAR!”
16/05/2021. Moskova. 15/Mayıs 2021. REGNUM. Stanislav TARASOV. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba – Тванба). "Ortadoğu Dörtlüsü" çalışmaya başlamak üzere - AB, BM, ABD ve Rusya. Bu yapıdan hızlı sonuç beklemeye gerek bulunmuyor. Gerçek Neden ortadan kalkıncaya kadar - tam teşekküllü bir Filistin devletinin yokluğu ve İsrail'in Kudüs'ü kontrol etme iddiaları - İsrail ile Filistin Yönetimi arasında sürekli olarak “küçük savaşla” çıkacaktır. Dahası, dünya güçleri birbirleriyle konuyu görüşme yeteneği ve istekliliği göstermemektedir.
İsrail'in Gazze Şeridi'ni kontrol eden Filistin hareketi Hamas ile şiddetli çatışması sürüyor. Bununla birlikte, daha fazla gelişme olasılığı hakkında konuşan birçok uzman, büyük olasılıkla çatışmanın tırmanmasının azalacağı konusunda hemfikirdeler. Hamas ağır kayıplar verdi, roket cephaneliğinin önemli bir bölümünü kullandı ve sonuçta, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki bir askeri kara operasyonu hakkında çok az kişi ilgileniyor.
Tüm dış oyunculardan, olayların gidişatına anında müdahale etme yeteneği ve arzusu gösteren Orta Doğu ülkelerini kastediyorsak, sadece Mısır bu biçimde ortaya çıktı. Kahire, İsrail ile Hamas liderliğiyle ateşkes görüşmesi yapmak için Gazze Şeridi'ne arabulucular gönderdi. İsrail'e benzer bir heyet gönderecekti ancak Kudüs, Hamas'la kısa vadeli bir ateşkesten memnun olmadıklarını ve İsraillilerin bu yönden ulusal güvenliğe yönelik tehditleri önlemek için çabaları sürdürmek niyetinde olduklarını açıkladı. Diğerleri uzaktan çalışıyor ya da çalışmayı planlıyor, bu da İsrail için önemli yararlar sağlıyor. Gerçek şu ki, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimindeki bir dizi Arap ülkesi İsrail ile çoktan bir anlaşmaya vardı ve bunu kabul etti. Suudi Arabistan bunu yasal olarak resmileştirmedi, ama aslında sürdürüyor. Ayrıca Riyad'ın aynı biçimde Hamas ile çok ciddi anlaşmazlıkları var. Ancak genel olarak Arapların konumu, Filistin Yönetimi başkanı Mahmud Abbas'ın önceliklerine daha yakındır. Bu bağlamda birçok Batılı uzman, İran'ı Hamas'ın ana sponsoru olarak görüyor. Ancak, nesnel olarak konuşursak, belirli bir durumda Tahran kendi elleri ile “Filistin kartını” oynayamaz, çünkü Viyana'da bu günler içerisinde Washington'un İran'la nükleer anlaşmaya (JCPOA) olası bir dönüşü ve ardından Amerikan ambargosunun kaldırılması konuları görüşülecek.
Türkiye, daha önceleri kendisini neredeyse Filistin Yönetimi'nin ana “hamisi” olarak konumlandıran özel ilgiyi hak ediyordu. Türk yayın organı Cumhuriyet gazetesinin belirtildiği gibi Ankara, ilk olarak “Suriye ve Libya'daki iç savaşa müdahale sonucunda bazı cihatçı gruplarla işbirliği yapması nedeniyle” bu çatışmada arabuluculuk yapma fırsatını kaybetti. İkinci olarak o, “İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan ile bölgede ve Doğu Akdeniz'de izolasyondan kaçınmak için üstlenilen diyaloğu sürdürme hamlelerine yakalandı". Bu nedenden dolayıdır ki, Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail aleyhindeki kınayıcı türden yapılacak olan açıklamalarının siyasi bir sonuca ulaşmak için tasarlanmaması ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin dışişleri bakanları düzeyinde bir yürütme grubu oluşturma çağrısı yaparak manevra alanını daralttı. Bu tür bir çalışma süreci çok fazla diplomatik çaba gerektiriyor ve en önemlisi fazla zaman alıyor.
Yine de Erdoğan, Dağlık Karabağ'daki savaşı sona erdirmek için Rusya ile başarılı işbirliğini örnek alarak bir miktar öneri sunmaya karar verdi. Daha önce, nedense, Filistin-İsrail yönündeki çatışmanın şiddetlenmesini Dağlık Karabağ'ın “işgali” ile karşılaştırdı. Yargılamanın mantığı şu biçimdedir: İsrail, Ermenistan gibi Filistin topraklarını işgal etti. Karabağ sorununun çözümü için güç faktörü kullanıldı ve ardından Moskova, Ankara, Bakü ve Erivan arasında Batı'nın katılımı olmadan “Karabağ sorununun çözümüne” yol açan görüşmeler başladı. Erdoğan'ın önerisinin teknik anlamı, Ankara'nın Hamas'ı etkileyebileceği ve Rusya'nın bu grup, İsrail ve Filistin Yönetimi ile eşit ilişkilerini sürdürmesidir. Aynı zamanda, "Filistinli sivilleri korumak için bölgeye uluslararası güvenlik güçleri gönderme fikrini” yaşama geçirmek gerektiğinden, çatışmanın BM'nin katılımı olmadan çözülemeyeceğini vurguluyor. Türk parlamentosunun uluslararası ilişkiler komisyonu başkan yardımcısı Ahmet Berat Çonkar'a göre, “Türk ordusunun da uluslararası barış güçlerine dahil edilmesi planlanıyor.” (Ahmet Berat Çonkar – Adalet ve Kalkınma Partisi AKP İstanbul Milletvekili – TBMM Dışişleri Komisyon Başkan Vekili, NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanvekili – Abhazyam.com)
Çavuşoğlu, “Çok az kınama var, harekete geçilmesi gerekiyor” dedi. Ama kimler? Geçtiğimiz yaz dönemindeTürkiye, BAE ve Bahreyn'in, İsrail ile ilişkilerini düzeltmelerini, “Filistin davasını” tehdit ve ikiyüzlü adımlar olduğunu belirtti. Ve Aralık ayından itibaren Türkiye cumhurbaşkanı, Yahudi devletiyle bağları güçlendirme arzusundan söz etmeye başladı ve bu gelişme Ankara'nın Filistin sorununa yaklaşımının samimiyeti hakkında şüpheler uyandırdı. Türk-İsrail görüşmelerinin bu yıl Mart ayında devam ettiği gerçeği İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu tarafından doğrulandı. Ortadoğu'da aslında kendisini oldukça yalnız bir konumda bulan Türkiye, ortaklar aramaya başladı ve sadece Yahudi devletine değil, Suudi Arabistan ve Mısır'a da uzlaşma sinyalleri göndermeye başladı. Şimdi Rusya, Filistin-İsrail çatışmasında “potansiyel ortağı” olarak sunuluyor. Çünkü Erdoğan'ın bölgedeki otoritesi ve nüfuzu açık olarak bulunmuyor. Bu arada, Gazze Şeridi'ndeki olaylar, Brüksel'de ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı “kader” görüşmesinden kısa bir süre önce Erdoğan için sorun yaratmış oldu.
Bu nedenden dolayıdır ki, Suriye, Libya veya Dağlık Karabağ'daki Rus-Türk arabuluculuğu deneyiminin, birçok dış aktörün ve birçok hedefin bulunduğu Filistin-İsrail çatışmasında da yararlı olabileceğine inanan bazı Rus uzmanların görüşlerine katılmak zordur. İşte “Ortadoğu Dörtlüsü” - BM Güvenlik Konseyi'nden yetki alan AB, BM, ABD ve Rusya çalışmaya başlamak üzere. Bu yapıdan hızlı sonuç beklemeye gerek bulunmuyor. Gerçek Neden ortadan kalkıncaya kadar - tam teşekküllü bir Filistin devletinin yokluğu ve İsrail'in Kudüs'ü kontrol etme iddiaları - İsrail ile Filistin Yönetimi arasında sürekli olarak “küçük savaşla” çıkacaktır. Dahası, dünya güçleri birbirleriyle konuyu görüşme yeteneği ve istekliliği göstermemektedir.
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3270099.html
www.abhazyam.com