STANİSLAV TARASOV “BELKİ DE BU GİDİŞAT, ERDOĞAN’IN BAZI HIRSLI SİYASETÇİLERDEN KURTULMASINA VE İKTİDAR PARTİSİNİN DÜŞEN NOTUNU YÜKSELTMESİNE OLANAK SAĞLAYACAKTIR. GÖRECEĞİZ!”
25/05/2021. Moskova. 25/Mayıs 2021. REGNUM. Stanislav TARASOV. Fotoğraf: Ivah Shiloe. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba – Тванба). Türkiye'de bulunan suç dünyası kendisini bir “güç merkezi” olarak tanımlamaya başladı ve kendi oyununu oynuyor. Erdoğan başlangıçta bu olguya tepki vermedi. Ancak Türk toplumunda bu konuda süregelen tartışmalar sonunda onu da konuşmaya zorladı. Ve görünüşe göre siyasi temizlik, suçlamaları soruşturmak için bir meclis komisyonu adı altında yakında başlayacak.
Türkiye'de ciddi bir siyasi skandal patlak veriyor. Türkiye'den kaçan suç örgütü patronu Sedat Peker, Türk yetkililerin mafya yapılarıyla bağlantılı olduğunu iddia ettiği 12 adet olarak hazırlanan videodan yedisini YouTube'da kamuoyuna açıkladı. Aynı zamanda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yakın olan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nden (AKP) tanınmış siyasetçilerden bazıları tarafından, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, suç dünyasının temsilcilerini koruyan ve cezai kovuşturma yapmadan, onlara polis koruması sağladı” vurgulamasında bulunuldu.
Şu anda yaşanan anın tuhaflığı, daha önceki muhalefet güçleri tarafından hükümetin iç ve dış politikasını etkin olarak eleştirme gücünün, şimdi, yetkililerle yakın bağları olduğunu gösteren suç dünyası tarafından elinden alınarak durdurulmuş olmasıdır. Böyle bir durumda muhalefet, bu davayı iktidar partisine saldırmak için kullansa da kenarda duruyor gibi görünüyor. Görünüş alanında ise, Türk yayın organı Cumhuriyet gazetesine göre, daha önce Peker'in kardeşi Attila'nın ülkenin güneybatısındaki Muğla ilinde tutuklanmasına izin veren Soylu var. Tutuklama kararı, eski Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım'ı yeni bir kokain dağıtım rotası ve diğer yasadışı faaliyetler düzenlemekle suçladığı mafya liderinin yedinci video mesajının yayınlanmasının hemen ardından verildi. Peker, aynı zamanda yurt dışı uçuşuna katkı sağlayanın İçişleri Bakanı olduğunu savundu.
Şimdilik, bu suç örgütü sorumlusunun kişiliğinin tanımı üzerinde ayrıntılı olarak durmayacağız. Türk medyasında yazılanlara göre, 1997'de güvenlik güçlerinin dikkatini çekmeye başladı ve daha sonra kendisine belirli görevleri çözme görevini veren ve zor öykülerden kurtulmasına yardımcı olan bazı Türk siyasilerle gerçek anlamda bağlantılı olarak bulunuyordu. Peker, Erdoğan'ın damadı olan eski maliye ve hazine bakanı Berat Albayrak'a karşı kişisel hasım olması nedeniyle Türkiye'den ayrılmak zorunda kaldığını iddia ediyor. Nisan ayı başlarında, Peker liderliğindeki organize suç örgütü üyelerine yönelik olarak ülkenin beş ilinde 60'tan fazla kişinin gözaltına alındığı büyük bir özel operasyon başlatıldı. Ancak, bilindiği üzere, suç örgütü liderinin kendisi uyarıldı ve yurt dışına kaçtı.
İşte bu nedenlerden dolayıdır ki devlet yetkilileri, ülke içerisinde “derin devlet” in varlığıyla ilgili açıklama da dahil olmak üzere onun bu suçlamalarını öylece kolay bir biçimde reddedemezler. Bu olay mafya artı siyasettir. Peker, Soylu’yu işaret ederek “Eğer, söylediklerimden herhangi biri yalan ise, parmağımı keserim. Söz veriyorum. Bana “Sedat Peker'e karşı dava hazırlıyorlar, tehlikeli bir durum olursa haber vereceğim” demedin mi?” diyor. “Bana koruma polisi vermedin mi?” sorusunu soruyor. Bunlara ek olarak, mafia lideri Soylu’yu Erdoğan'ın çevresinde “bir duvar oluşturmakla” suçladı ve bununla da cumhurbaşkanına yaklaşmayı zorlaştırmakla suçladı.Böylece Peker, Erdoğan'ı “çalışma arkadaşlarına karşı daha tetikte olması” konusunda uyarmış oluyor.
Jandarma, Peker'in bazı ifadelerini yalanladı. Onun ifşaları ile ilgili olarak yorum yapan Soylu, örgütü lideri hakkında “O, bazı kişilerin elinde bir ajandır ve ülkede pek çok kişiye acı ve ıstırap çektirdi” açıklamasında bulundu. Ama kimlerin? Ve muhalefet neden İçişleri Bakanı olan Soylu'nun çalışmalarının soruşturulmasını talep ediyor? Bakan bizzat kendisi özel bir komisyon kurulması çağrısında bulundu ve “Bütün bunların doğru olmadığını söyleyebiliriz ve bir kenara çekilebiliriz ama o (Peker - ST) Türkiye'yi tehdit etmeye çalışıyor” dedi. Soylu ayrıca, Türk ve Amerikan polis güçleri arasındaki ortak eğitim ve programları askıya aldıklarını, ABD'nin şüpheliler hakkında Türk polis istihbaratına erken erişiminin engellendiğini ve süregelen Türk soruşturmaları hakkındaki bilgileri Amerikalı meslektaşlarıyla paylaşmayı reddettiklerini söyledi.
Yani, Amerikan özel servislerinin ulusal suç dünyasının durumu hakkında Türkiye'den almış oldukları bilgileri operasyonel çıkarları için kullandığını açıkça ima ediyor. Ve sadece bu değil. Washington'un Soylu’ya yönelik tutumu, onun, ABD'nin 15 Temmuz 2016'daki askeri darbe girişimine karıştığı yönündeki suçlamalarından da etkilendi ve buna bağlı olarak “Erdoğan'ı görevden almakla” tehdit eden ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin artık Türkiye'de iktidarın, AKP’nin ve şahsen cumhurbaşkanının varlığının yok edilmesi hedeflenen süreçleri yönettiğini ima ediyor. Bu bağlamda Soylu, Washington'a karşı siyasi bir mızrak gibi hareket etmeye başladı ve uzmanların onun “AKP’nin üyeleri arasında büyük bir popülariteye sahip olduğunu ve Erdoğan'ın halefi olabileceği” iddialarında bulunmalarına izin verdi.
Bu biçimde yaratılan entrikaya belirli bir siyasi yönelim ve görünüşte şeffaflık yaratmak gerekir. Aynı zamanda Türk uzmanlar, Amerikalılar tarafından Türk devlet yönetiminin suç dünyasının eliyle böyle hedeflenmiş bir biçimde “zorla yerinden indirme eyleminin” daha önce görülmediğini belirtiyorlar. Üstelik bu olaylar, Hürriyet’in yazdığı gibi Erdoğan ve Biden arasında, NATO zirvesinin aralarında yapacağı görüşmenin arifesinde gerçekleşiyor: “Ankara, ulusal güvenlik sorunlarını konuşacak ve Washington’a karşı bir karşı oyun geliştirmeye çalışacaktır.” Sadece suç dünyası değil, ve aynı zamanda 2009'dan 2014'e - Türk diplomasisinin başında bulunan, 2016'ya kadar – başbakan olarak görevde bulunan, “Gelecek Partisi” nin şu anki başkanı Ahmet Davutoğlu’da ateşi körüklüyor.
Davutoğlu, kelimenin tam anlamıyla şunları söyledi: “Türkiye cumhurbaşkanı derin devlet içerisinde bulunan (derin devlet) bazı gri kardinallerin kontrolü altında. Erdoğan hareketlerinde tamamen özgür değil ve bilinmeyen nüfuzlu çevrelere karşı sorumluluklar yükleniyor. Ve yakında onu indirecekler” dedi. Ve şimdi Soylu, 2016 askeri darbesinin “gerçek ilham kaynağı ve organizatörlerini” belirleme gereksinimi olduğu sorusunu gündeme getiriyor, çünkü ona göre Gülenizm sadece bir örtü olarak sunuluyor.O ayrıca, “olabilecek olan erken seçimlerin bir sonucu olarak veya başka bir biçimde” olası yeni bir darbeden de söz ediyor. Ülke içerisinde ki yetkili makamların bu tür açıklamalarının, halkın dikkatini ülkeniniçerisinde bulunduğu ekonomik krizinden ve finans sorunlarından bir başka yöne çekmek için uygun bir hile yönetmi olarak kullanmaları olasıdır. Ama gerçek şu ki, Türkiye'deki suç dünyası kendisini bir “güç merkezi” olarak tanımlamaya başladı ve “kendi oyununu oynuyor.”
Erdoğan başlangıçta Peker'in açıklamalarına yanıt vermedi. Ancak Türk toplumunda bu konuda devam eden tartışmalar sonunda onu konuşmaya zorladı. Erdoğan, “Ülkemizde mafya gruplarından yardım kabul eden sefil ve değersiz insanlar olduğunu görünce üzüldük” dedi. Ayrıca “Organize suç grupları, terör örgütleriyle tamamen aynı şeytani yapılanmalardır” dedi. Bu gelişmeler, yakında suçlamaları soruşturacak bir meclis komisyonunun oluşturulması kisvesi altında siyasi tasfiyelerinde başlayacağı anlamına geliyor. Belki de bu gidişat, Erdoğan'ın bazı hırslı siyasetçilerinden kurtulmasına ve iktidar partisinin düşen notunu yükseltmesine olanak sağlayacaktır. Göreceğiz.
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3278291.html
www.abhazyam.com