STANİSLAV TARASOV “WASHINGTON’UN PUTİN İLE YAPILACAK OLAN GÖRÜŞMELER SIRASINDA ANKARA’YA VE MOSKOVA’YA NE GİBİ ÖNERİLERDE BULUNACAĞI ÖNEMLİ!”
08/06/2021. Moskova. 08/Haziran 2021. REGNUM. Stanislav TARASOV. Fotoğraf: Ivah Shiloe. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba – Тванба). 14 Haziran'da yapılacak olan NATO zirvesinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile ilk kez yüz yüze görüşecek. Görüşmede iki liderin üzerinde anlaşmaya varılamayan konuları ortaya çıkarması konusunda gerçekçi bir olasılık var. Ancak Erdoğan, Amerikanın içerisinde bulunduğu rahatsızlığıyla nasıl oynanacağını iyi biliyor. Bundan dolayıdır ki, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapılacak olan görüşmeler sırasında Washington'un Ankara'ya ve Moskova'ya ne gibi önerilerde bulunacağı önemli.
Türk yayın organı Daily Sabah, Areda Survey ajansı tarafından 1-3 Haziran tarihleri arasında 2.100 kişi arasında gerçekleştirilen sosyolojik bir araştırmanın verilerini yayınladı. Deneklere soru şu biçimde soruldu: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kiminle ortaklık kurmayı tercih eder - Amerika Birleşik Devletleri mi, Rusya mı?” Eğer, Washington bir alternatif olarak sunulursa, katılımcıların %78,9'unun Moskova'yı dış politika ve uluslararası ilişkilerde Ankara'nın ana ortağı olarak görmeyi tercih ettiği ortaya çıktı. Aynı zamanda, ankete katılanların %35,5'i ABD'yi “güvenilmez bir ortak” olarak nitelendiriyor ve yalnızca %18,3'ü Amerikalıları “stratejik müttefikler” olarak görmeyi sürdürüyor.
Ancak Türkiye'de bulunan sosyologlar daha önceden, Amerikan karşıtı duyguların büyümesini kaydettiler. Dolayısıyla, devlet kurumu Anadolu Haber ajansı’na göre, iki ya da üç yıl önce, katılımcıların %71.9'u ABD'den memnun değildi, %22.7 – “kısmen karşı” ve sadece %5.4'ü desteklerini açıklamışlardı. Uzmanlar bu gelişmeyi “ülkedeki Amerikan karşıtlığının zirvesi” olarak nitelendirdi. Ancak gerçek şu ki, Türkiye'de kamuoyu yoklamaları her zaman belirli olaylar tarafından motive edilebiliyor. Daha önce bunun nedenleri, Washington'un Suriyeli Kürtlerle olan ilişkileri ve Temmuz 2016'da Türkiye'de darbe girişiminde bulunmakla suçlanan Gülen örgütü (FETÖ) ile bağları, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerindeki çelişkilerdi. Daily Sabah'ın şimdi ima ettiği gibi, son kamuoyu yoklaması da tesadüfen yapılmadı. ABD Başkanı Joe Biden ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında 14 Haziran'da Brüksel'de yapılması planlanan NATO zirvesi sırasında yapılacak görüşmenin arifesinde piyasaya konulmuştur. Böylece Türk tarafı, Amerikalılara Türkiye'deki otoritelerini ve siyasi nüfuzlarını kaybettiğini ve AGS Global'e şirketine göre, Türklerin görüşüne göre onun yerini “20 yıl önce düşman olarak gördükleri” Rusların aldığını açıkça gösteriyor.
Böyle bir argüman, Biden ile yapacağı görüşmede Erdoğan'a inandırıcılık kazandırabilecek mi? Söylemesi zor. Türk siyaset kurumlarının bir kesiminde, ABD Başkanı'nın meslektaşına “burka altında bir sopa” göstererek (Aba altından spoa göstermek– abhazyam.com) ve onun için “demokrasi kırbacı” düzenlemesi ve yaptırım tehdidinde bulunmasının “kısa vadede işe yarayacağına, ancak ortak ve müttefik olarak bulunan Türkiye’yi asla feda etmeyeceğine” dair bir kanaat var. Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi müdürü Burak Kuntay’a göre, “İki ülke arasındaki ilişkilerde var olan sorunlar aylarca sürecek ve biz bunları unutacağız.” Aynı zamanda, “Türkiye, Ortadoğu'da Amerikan dış politikasının öncelikleri arasında yer almıştır ve almaya devam edecektir”, Washington, “Suriye sorunu”, “Kürt davası” ve Rusya ile askeri-teknik işbirliği gibi bu tür sorunlar hakkında “taraflarınbu konuların her biri üzerindeki anlaşmazlık dereceleri farklı olduğu” için değerlendirmede bulunurken birbirinden ayıracaktır” değerlendirmesinde bulunuyor. Amerika'nın gerçek ve olası yaptırımlarına gelince, “Şimdiye kadar, Ankara için hiçbir zaman kritik olmadılar ve ciddi sonuçlar doğurmadılar.”
Bu böyle, ama Erdoğan'ın başka bir şeye gerksinimi var. Türk yayın organı Hürriyet'te kısa bir süre önce Ankara ile Moskova arasındaki ilişkilerin tarzı hakkında analitik bir makale yayınlaması tesadüf değil. Yazarı Sedat Ergin, Erdoğan'ın Rusya ile ilgili sözlerini aktarıyor: “Bu kadar güçlü ilişkiler kurabildiğimiz ender bir ülke burası...” Putin'in Türk liderle ilgili açıklaması nı da belirtiyor: “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bazı konularda farklı, hatta bazen zıt görüşlere sahibiz. Ama bu sözünü tutan bir adam, bir adam. Ülkesi için faydalı olduğunu düşünüyorsa sonuna kadar gider. Bu bir öngörülebilirlik unsurudur, kiminle uğraştığınızı anlamak çok önemlidir.” Ergin, Türkiye ve Rusya liderleri arasında, Türkiye ve ABD devlet başkanları arasında hiçbir zaman yaşanmamış olan “güvenli bir eşit diyalog geliştiğine” dikkat çekiyor. Dahası, Ankara Washington'u artan gereksinimlere ve koşullara maruz bırakmaya karar verdiğinde Erdoğan'a dünya çapında bir politikacı statüsü vermeye başlayan Rus liderle ilişki kurdu. Formül şu: “Bizimle Putin'in yaptığı gibi ilişkiye girin, o zaman biz de onunla farklı ilişki kurarız.”
Ancak ABD, Ankara'ya şu ana kadar böyle bir carte - blanche (açık kart – abhazyam.com) sağlamadı. Aksine, Habertürk'ün Türkçe baskısında belirtildiği gibi, “Para cezasına çarptırılan bir futbolcu olarak Erdoğan'a sıklıkla“sarı ” ve hatta“kırmızı” kartlar verilirken, Türkiye ile Rusya arasında uluslararası ilişkilerde çok sık karşılaşılan bir durum olmayan, “çatışma ve rekabette işbirliği” olarak tanımlanabilen “tuhaf” bir ilişki yapısı var”. Moskova ve Ankara, aralarında ciddi anlaşmazlıklar olduğunda birbirlerine hareket alanı açıyorlar. O zaman Rusya'nın Türkiye'nin dış politikasındaki ağırlığının artması şaşırtıcı mı? Türkler bunu çok iyi hissediyor ve anlıyor. Soru, Ankara'nın Batı ile ilişkilerinde ticaret, enerji, turizm ve diğer alanlarda işbirliğinin yoğunlaştığı Rusya ile ilişkilerinde olup bitenleri dengeleyip dengeleyemeyeceğidir. Yeni bir stratejik faktör olarak şunu da eklemek gerekir ki, Türkiye'nin 2,5 milyar dolarlık S-400 sistemleri satın almasıyla birlikte savunma sanayi de öncelikler listesine girdi.
Ve Türk-Rus ilişkilerinin bu paradoksal yapısına rağmen: Ankara, Suriye’deki silahlı muhalefeti destekliyor, Moskova, Esad hükümetini destekliyor, ancak Suriye konusunda Astana formatında Rus-Türk işbirliği bulunuyor. Ve Libya'da hem işbirliği yapıyorlar hem de birbirlerine karşı çıkıyorlar. İki ülke yakın zamanda, Türk ve Rus ordusu, Ağdam'daki askeri kontrol merkezinde, ateşkesi ortaklaşa izlediği Karabağ'da büyük bir stres testinden geçti. Erdoğan, 14 Haziran'da ki NATO zirevsinde Biden ile ilk kez yüz yüze görüşecek. Türk lider sıradan olmayan bir sorunla karşı karşıya bulunuyor. Görüşme sırasında iki liderin üzerinde anlaşmaya varılamayan konuları masaya koyması konusunda gerçek bir olasılık var. Sosyolojik anlamda bakıldığında taraflara “olumlu gündem” arayışlarında yardımcı olunması pek olası değildir. Ancak Erdoğan, Amerikanın rahatsızlığıyla nasıl oynanacağını biliyor. Bundan dolayıdır ki, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapılacak olan görüşmeler sırasında, Washington'un Ankara'ya ve Moskova'ya ne gibi önerilerde bulunacağı önemli.
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3291052.html
www.abhazyam.com