RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 27 Haziran 2021, Pazar 09:41:16 tarihnde eklendi. 157 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Stanislav Tarasov

Erdoğan’dan NATO’ya Şantaj!
Stanislav Tarasov

 

STANİSLAV TARASOV “ERDOĞAN’A GÖRE, SURİYE’DEKİ DURUM TÜM AVRUPA DEVLETLERİNİ TEHDİT EDİYOR VE TÜRKİYE, IŞİD İLE SAVAŞAN VE ASKERLERİNİN ÇOĞUNU KAYBEDEN TEK NATO ÜLKESİ!” 

 

27/06/2021. Moskova. 23/Haziran 2021. REGNUM. Stanislav TARASOV. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba – Тванба). Ortadoğu'da askeri ve siyasi güçler dengesinde değişim başladı. Şimdi, uzmanların çoğu, bu bölgenin, en azından ilk kez, ABD Başkanı Joe Biden'ın ekibi açısından bir öncelik haline gelmeyeceği konusunda hemfikir durumdalar, ancak genel olarak Birleşik Devletler, “kendi angajman maliyetlerini optimize ederken, ABD'nin dünyanın bu bölgesinde önemli bir rolü sürdürmek için çabalayacaktır” diyorlar. Ancak bunlar şu ana kadar tüm uzmanlığın çevresinde döndüğü, yalnızca bir tahmin olarak duruyor.

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Haziran'da Brüksel'de yapılan NATO zirvesinin sonuçları hakkında yaptığı bir televizyon konuşmasında, kelimenin tam anlamıyla şunları söyledi: “Türkiye olmadan NATO'nun sadece gücünü korumak değil, aynı zamanda NATO'nun varlığınında korunması zor olacaktır. Türkiye ittifaka karşı yükümlülüklerini tam olarak yerine getiriyor. Desteğe en çok gereksinimi olduğu bir zamanda yalnız bırakılmış olmasına rağmen, NATO'yu canlı tutmadaki öneminin farkında” dedi.

 

Onun anlatımına göre, “Irak'tan Suriye'ye, Filistin'den Libya'ya bölgesel krizlerde NATO kendisinden beklenen güçlü iradeyi gösterememiştir.” Erdoğan, “Zirvede yapılan görüşmelerde, "kötü terörist - iyi terörist" anlayışının yanlış olduğuna bir kez daha dikkat çektik. Türkiye’de faaliyetleri yasak olan, ülkenin güneyinde Kürdistan İşçi Partisi’ne karşı verilen mücadeleye NATO tarafından daha samimi ve güçlü bir destek bekliyoruz” dedi. İttifak içindeki oyununa Batı'daki otoritesini yeniden kazanmak ve jeopolitik emellerini onaylamak için başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere ortaklardan onay almak niyetiyle başladığı söylenebilir. Erdoğan'ın açıklaması, Brüksel'deki NATO zirvesinden sonra bazı Türk uzmanların Ankara'nın eylemlerini “başarı” olarak nitelendirmeye başlaması ve Kafkasya'ya kadar her yerde uyguladığı politikasının ittifak ortaklarından destek bulduğunu belirtmesi açısından da dikkate değer duruyor.

 

Ancak gerçekler, bu durumdan çok uzak duruyor. Bu nedenden dolayıdır ki Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden’in seçilmesinden sonra ilk olarak Brüksel’de gerçekleştirilen bir buçuk saatte yakın uzun zirve görüşme sonrasında farklı bir öykü geliştirmeye başladı. Görüşme süresi, sadece Biden'ın seçilmesinden bu yana Erdoğan ile ilk kez yüz yüze yapılan görüşme olmasından kaynaklanmıyor. Görüşme sonuç açıklamalara bakılırsa, Türkiye ile ABD arasında bir miktar yumuşama oluştu. Erdoğan görüşmeyi “verimli ve samimi” ve “yapıcı” olarak nitelendirdi. Biden'ın görüşleri de aşağı yukarı aynıydı. “Çok iyi bir toplantı gerçekleşti” dedi. Yine de Erdoğan'ın düzenlediği basın toplantısında S-400 konusunda yapılan görüşmede herhangi bir ilerlemenin olmadığı ortaya çıktı. ABD, Türkiye'nin Akdeniz'deki askeri faaliyetinden endişe duymaya devam ediyor ve Suriye'deki müttefikleri olan, Kürtler ve Ankara arasındaki çatışmayı istemiyor. Buna karşılık olarak Erdoğan, Amerikalıların Suriyeli Kürtleri desteklemeyi bırakmasını tekrar talep etti ve müttefiklerini terörle mücadelede yardım da eksik davranmakla suçladı. Türk lider, ABD ve NATO birliklerinin Afganistan'dan çekilmesinin ardından Kabil havaalanının güvenliğinin Türk ordusuna devredilmesini önererek ortak bir payda bulmaya çalıştı. Ancak zirvede bu konuda herhangi bir karar alınmadı.

 

Ankara, Suriye'nin İdlib ilindeki durumla ilgili olarak ittifaktan ek yardım talep etti. Bu, Erdoğan tarafından NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile yaptığı görüşmenin ardından belirtildi. Erdoğan’a göre, Suriye'deki durum tüm Avrupa devletlerini tehdit ediyor ve “Türkiye IŞİD (Rusya Federasyonu'nda faaliyetleri yasaklanmış bir örgüt) ile savaşan ve askerlerinin çoğunu kaybeden tek NATO ülkesidir”. Erdoğan daha önce yapmış olduğu açıklamalarda, Rusya'nın “yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde” Türkiye'nin Suriye'de tek taraflı olarak hareket etme hakkına sahip olduğunu da söylemişti. Tek kelimeyle, Brüksel'deki NATO zirvesinden sonra Türk lider acele etmeye başladı ve “ilerleme” ile ne demek istediğini ve neden Türkiye'nin NATO'dan olası çekilmesinden söz etmeye başladığını gerçek anlamda açıklayamıyor. Bize göre bunun nedenleri, Biden'ın Avrupa'ya ilk ziyareti olması, G7, ABD-AB ve Kuzey Atlantık Birliği toplantılarına doğrudan katılımı, Ankara’da NATO toplantısının “Amerika Avrupa'ya döndü, ancak Türk programları olmadan”, yalnızca Çin'den gelen zorluklara ve Rusya'nın çeşitli biçimlerde çevrelenmesine karşı koyma çağrılarıyla olacağı algısı uyandırdı. Aynı zamanda, NATO yakında yeni bir konsept benimseyecek, 2022 yılına kadar değerlendirilmeye hazırlanacak.

 

Buradaki entrika oyununda şu ana kadar hiç kimse Çin ve Rusya'ya karşı ortak cephenin nasıl kurulacağı veya cephelerin Türkiye açısından nerede ve nasıl yapılacağını bilmiyor. Eğer Amerika Birleşik Devletleri'nin mantığını takip edecek olursak, o zaman Ankara, kendisini bir tür yeni bağlayıcı çerçeve anlaşmalar yapmaya zorlayarak, Pekin ve Moskova ile mevcut ilişkiler sistemini bozmak zorunda kalacaktır. Bu nedenden dolayıdır ki, Washington'un Avrupa'ya bugünkü dönüşü, Rusya ve Çin'in etkin bir varlığının olduğu Orta Doğu'da gelecekte Türkiye açısından sistemik nitelikte ciddi kriz oluşumlarını canlandırabilir. Ankara, ittifak ortaklarıyla birlikte Pekin ve Moskova ile varolan işbirliğini reddetmeye hazır mı? Ankara, bölgedeki bazı ülkelerin yanı sıra dış aktörler tarafından kendilerini Suriye, Irak ve Libya'da varolan krizlerle zaten sıkıştırılmış durumda görüyor ve ayrıca ABD, hem İsrail’in hem de Basra Körfezi’ndeArap devletleri için güvenliğin ana garantörü olmayı sürdürüyor. Bölgede askeri ve siyasi güçler dengesi gerçekten de değişmeye başlamış durumda görünüyor. Şu an için, çoğu uzman Orta Doğu'nun en azından ilk kez Biden'ın ekibi için bir öncelik olmayacağı konusunda hemfikir görünüyor.

 

Ve şimdi ortaya çıkan durumun ana özelliğini şöyle görebiliriz. New York Üniversitesi Uluslararası İşbirliği Merkezi'nden James Traub, Foreign Policy dergisinde, “Biden, Orta Doğu'ya hak ettiğinden daha fazla ilgi göstermeye istekli gibi görünmüyor” diye yazdı. Taraub, ABD'nin genel anlamda “kendi müdahale maliyetlerini optimize ederken, aynı zamanda dünyanın bu bölgesinde önemli bir rolü sürdürmek için çabalarken, aynı zamanda Orta Doğu ülkelerinin kendi başlarına varolan ana zorluklarla başedebilmeleri için mümkün olacağı mekanizmalar geliştirmeyi sürdüreceği inancındayım” diyor. Ama bunlar hırslı bir Türkiye açısından gereksinim olacak mı? Geçenlerde Financial Times İngiliz baskısında kendi yorumunu yayınladı. Financial Tımes’a göre, “ABD, Orta Doğu'daki olayları biçimlendirme yeteneğini ve arzusunu çok hızlı bir şekilde kaybediyor ve arkasında Rusya, İran ve Türkiye gibi diğer ülkeler tarafından doldurulabilecek olan bir güç boşluğu bırakıyor.” Çin'in de bölgede manevra alanı bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin geri çekilmesi Rusya ve İran'ın bölgedeki pozisyonlarını daha da güçlendiriyor ve Türkiye açısından NATO, Ankara'yı Washington'a olan bağımlılığının önerilebilirliği hakkında düşünmeye sevk eden bir “engelleyici bir yük” durumuna geliyor. Belki de bu yüzden Erdoğan NATO'ya bu kadar cesurca mı saldırıyor?

 

Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3303184.html

 

www.abhazyam.com

Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Diğer Konuk Yazar Yazıları
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.