09 Mayıs 2022!

09/05/2022. İstanbul. 09 Mayıs 2022. Abhazyam.com. Fatih Atan. (Atanba - Тванба). Değerli Abhazyam.com izleyicileri, bugün 9 Mayıs. Türkiye’de sadece II. Dünya savaşı olarak bilinen, ancak dünyada Faşizme karşı verilen Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın Zafer Günü olarak anılan bir tarih olarak bilinir.

Bizler, Türkiye’de yaşayan Abhaz Diasporası insanları da doğal olarak, II. Dünya Savaşı’na katılmayan TC topraklarında büyüdüğümüz için, o yılları, günümüz sağ tandanslı siyasi partilerinin “Sıkıntılı Karne Günleri!” ve Cumhuriyet Halk Partisi yöneticilerinin ise “sizleri babasız bırakmadık!” polemikleri içerisinde geçiriyoruz.

Ancak bizler biliyoruz ki, benimde olmak üzere, Abhaz Diasporasında yaşayanların neredeyse tamamının o dönemde SSCB’de ve bugünün bağımsız Abhazya Cumhuriyeti’nde yaşayan akrabalarımızın, dedeleri ve babaları içerisinden Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda şehit ve gazi olan akrabalarımız bulunuyor. Bunu unutmayalım.

Gelelim günümüze, savaşın bitiminden bu yana 77 yıl geçti, SSCB, ömrünü doldurarak, dünya tarihi sayfaları içerisinde yerini aldı. Ancak, Batı toplumu tarafından, SSCB’e karşılık olarak oluşturulmuş olan NATO günümüzdeki varlığını sürdürüyor.

1990 sonrasında, SSCB toprakları içerisinde yeni devletler ortaya çıktı. Bu devletler içerisinde, Atlantik Birliği’ne katılımlar oldu. Bu katılımlar, genel olarak Avrupa bünyesi içerisinde bulunanlardan oluşuyor. NATO’nun içerisine katamadığı ülkeler, Moldova, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan.

Bu ülkeler, SSCB’nin dağılma sürecinde kendi bünyeleri içerisinde özerk cumhuriyet statüsünde bulunan ülkeler olduğu için sorunlar yaşadılar. Aslında Rusya Federasyonu da özellikle Çeçenistan konusunda yaşadı. Sorun, Çeçen halkının yaşamış olduğu trajedi sonrasında acı bir biçimde sonlandı.

Ancak diğer ülkeler de bu sorunlar sürdü. 1990’lı yılların başlarından itibaren iç bünyelerinde savaşlar yaşandı, özellikle 1990-1993 yılları arasında. O yıllar sonrasında, sırasıyla, Güney Osetya ve Abhazya Cumhuriyeti, Gürcistan ile sınırlarını ayırdı, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, Azerbaycan ile Pridnestroviya (Dinyester Ötesi) Moldova Cumhuriyeti ile, Kırım, Donetsk ve Lugansk Cumhuriyetleri de Ukrayna ile olan sorunlarını günümüze kadar taşıdılar.

Bilindiği üzere, dünya 2008’de ekonomik kriz yaşarken, özellikle Batı dünyası tarafından Kosova’nın, Sırbistan’ın BM tarafından kabul edilen toprak bütünlüğü yok var sayılarak bağımsızlığının tanınması, dünyada ki tüm dengeleri değiştirdi. Rusya Federasyonu devlet yöneticileri, “bu karar sonrasında dünya yeni devletleri tanımaya hazır olsunlar!” uyarısında bulunmuşlardı.

Rusya Federasyonu yönetimi Gürcistan’ın Güney Osetya’ya 08 Ağustos 2008’de saldırısı sonrasında, süren beş gün savaşının ardından 26 Ağustos 2008 tarihinde Abhazya Cumhuriyeti ve Güney Osetya Cumhuriyeti’nin bağımsızlıklarını tanıdı. Ayrıntılara girmek istemiyorum.

Günümüzde bu ülkeleri, en son BM üyesi Suriye Arap Cumhuriyeti devleti tanıdı. Bu ülkeleri şu anda BM’e üye olan 6 ülke tanıyor. Ancak ABD, Avrupa ve Türkiye, Kosova karşısında göstermiş oldukları tavrı göstermeyerek ikili politika izlediler, tanımayı kabul etmeyerek bu ülke devlet yönetimlerine ve vatandaşlarına, insanlık dışı ambargo uygulamayı sürdürüyorlar.

NATO’nun, Ukrayna ve Gürcistan’ı kendi bünyesine katma politikaları bu tanınmalarla geri plana atılmış oldu. NATO içerisindeki bazı ülkeler, Gürcistan ve Ukrayna’yı sorunlarını çözmeden üye olarak alınmalarına karşı çıktılar.

Ukrayna, NATO’nun kışkırtmalarıyla, Turuncu Devrim ile tanıştı ve Maydan olayları sonrasında yaşanan darbe ile Rusya ilişkilerini zorlaştırmaya başladı. Sırasıyla Kırm’ın referandum ile Rusya Federasyonu’na bağlanması, NATO’nun Ukrayna konusunda hassaslaşmasını gündeme getirdi.

NATO varlığını, hasım-düşman ülke ya da ülkeler yaratarak sürdüreceğinin bilincinde olarak, Ukrayna konusuna ciddi anlamda sarıldı. Gürcistan örneğinden ders alarak, askeri ve siyasi desteğini artırdı, ülke içerisindeki ırkçı yapılanmalar, Rus ve diğer kökenli toplumlara saldırılara başladılar, özellikle 2014 sonrasında, Odessa, Kiev, Donbass bölgelerinde ki Rus kökenlilere yapılan katliam girişimleri sonrasında 14 bin üzerinde sivil insan yaşamını yitirdi.

NATO üyesi ülkeler, bu katliamlar ve darbeler karşısında, yaşananlara, Gürcistan’da olduğu gibi ülke içi sorunlar, demokrasi girişimleri olarak gördüler, destek verdiler. Rus kökenlilerin yoğun olarak yaşamış oldukları Donetsk ve Lugansk bölgelerinde baskılara karşı direniş gösterildi. Bu bölgeler, bağımsızlıklarını ilan ederek Ukrayna’dan ayrıldıklarını açıkladılar.

Rusya federasyonu ve batılı ülkeler, sorunun çözümü için Minsk görüşmelerini başlattılar. Ancak, Kiev yönetimi özellikle ABD ve NATO’nun desteği ile sorunu silahlı yöntemle çözeceğini sürekli olarak yineledi. NATO ve batılı ülkeler tarafından askeri anlamda güçlendirilen, Ukrayna yönetimi saldırı hazırlığına başladı.

Bunu gören Donetsk ve Lugansk Cumhuriyetleri, bağımsızlıklarının tanınması ve yaşanan süreç içerisinde Rus vatandaşlığını da alan vatandaşlarının korunması için Rusya’ya bağımsızlığının tanınması çağrısında bulundu.

2008’de Gürcistan’da yaşanan olayların bir değişik gelişmesi olan bu girişimlerin sonucu olarak, bizler tarafından da bu ülkelerin bağımsızlıklarının Rusya tarafından tanınacağı biçimindeydi.

Ve bu beklenti gerçekleşti.

Bazı batılı ülkeler, bu tanınmanın Gürcistan’daki gibi olamayacağı beklentisi içerisinde idiler, ancak özellikle ABD, İngiltere ve NATO üst yönetimi bu konuda hiç şaşırmadı. Tanınma sonrasında Rus ordusunun bölgede istikrarın sağlanması amacıyla bu bölgelere gireceği de belliydi. Özellikle Avrupalı ülkeler, gelişmeler karşısında önemli bir bocalama geçirdi ve hala da geçiriyorlar.

NATO, ABD ve İngiltere en sert tepkiyi göstererek, AB ülkelerini Rusya’ya karşı ekonomik ambargo uygulanması konusunda sıkıştırmaya başladı. Ancak bu ambargonun “Bumerang Etkisi!” göstereceği de kaçınılmazdır.

Günümüz Avrupası şu anda yaşamış olduğu ekonomik-sosyal kriz ile bu “Bumerang Etkisi!”ni açık bir biçimde yaşıyor. Savaş uzadıkça aslında, ABD, İngiltere, NATO ülkeleri, AB ve Ukrayna’daki faşist yönetime destek veren ülkeler, kendi iç bünyelerinde bunu yaşayacaklar ve yaşıyorlar.

Ukrayna’da yaşanan gelişmeler, aynı zamanda 21. Yüzyılda Avrupa’da ki ırkçılığın da açığa çıkmasına neden oldu, kültür, spor, sanat, eğitim, vb. akla gelebilecek her türlü eylemde Rus vatandaşlarına karşı ambargo uygulanmaya başlandı, Abhazya Cumhuriyeti vatandaşlarının yıllardır yaşamış olduğu bu ambargo ile Rus vatandaşları da karşılaşmış oldu.

Abhazya Cumhuriyeti, Donetsk ve Lugansk halklarının karşılaşmış olduğu saldırılar karşısında, bu ülke kadın ve çocuklarına kapılarını açtı, yardım da bulundu, ayrıca Abhaz gönüllülerden oluşan bir bölük ile bu iki ülkeye destek verdiler ve halen de orada savaşıyorlar.

Abhaz Diasporası olarak bizler, II. Dünya savaşında ve Abhazya Kurtuluş savaşı sırasında yaşamlarını yitiren insanlarımızın varlığının bilincinde olarak, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nde yaşayanların destekçisi olmalıyız. Batı tarafından Rusya’ya karşı uygulanan ambargolara ve Türkiye’yi yöneten siyasetin ikili politikalarına karşı duralım.

Bizler, ABD, NATO ve Avrupa ülkelerinin, Karadeniz bölgesinde ki krizin sürmesi amacıyla, Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya, Moldova ve Pridnestroviya, Dağlık Karabağ nedeniyle de Azerbaycan ve Ermenistan arasında var olan sorunları yeniden hortlatma çalışmalarını başlatabileceğinin bilincinde olmalıyız.

Tüm Dünya, Abhazya Cumhuriyeti ile Abhaz Diasporası olarak da bizler, günümüzde yaşanan III. dünya savaşı sonrasında oluşacak olan yeni dünya düzenine karşı hazır olalım!

www.abhazyam.com