Abhazya’dan dünyaya, evrenselden yerele ekonominin değişimi ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan gerçekler.
Abhazya’daki son gelişmeler ışığında muhasebe yapma zorunluluğu, konuya duyarlı her kesimden
insanın mecburiyeti haline gelmiştir.
Dünya genelinde yaşanan ani politik ve sosyal gelişmeler, iklim değişiminin toplumları etkilemesi gibi,
hızla ve hazırlıksız bir şekilde insan toplumlarını beklenmedik facialar, savaşlar ve varoluş sorunlarıyla
karşı karşıya bırakmaya başladı.
Pandemi süreci öncesinde gemi azıya almış kaotik “gelişmelerin” yaşandığı dönem sonrasında
sistemin kendini bir gereklilik olarak ortaya koyamadığı; başıboşluğun, keyfiliğin ve yönetim
zafiyetlerinin yaşandığı salgın sürecini hep beraber deneyimledik.
Sistemin paradokslarının belirdiği ve toplumları yönetim ve iktidarları sorgulamaya iten uygulamaların
yaşandığı aşamaların her biri toplumsal birlikteliğin önemini duyarlı insanlara bir kez daha gösterdi;
eğer insanlığın geleceği ve toplumun varoluşu gündemde olacaksa bunun inisiyatif almak, elini taşın
altına koymak ve bir irade olabilme becerisi ortaya koymaktan geçtiğini herkes bir şekilde fark etti.
İktidar yapılarının değişen güç dengeleri sonrasında, zaman zaman araya sıkışan toplumların
varoluşlarını tehdit eder hale geldiği birçok örneğe epey bir zamandır şahit oluyoruz.
Bu genel resimden bahsetmenin gerekliliği; Abhazya’da yaşanan sorunların aynı zamanda dünyadaki
politik gelişmelerin, ekonomik ve sosyal sorunların yansımaları olduğunu göz ardı etmemek, genel
durumun tahlilini ve çözüm önerilerini tartışırken çözümün yelpazeyi geniş tutmaktan geçtiğini
vurgulamaktır.
Toplumumuz sosyal olarak farklı coğrafyalarda yaşamanın dezavantajlarına rağmen bu durumu
kendini zenginleştirecek bir avantaja dönüştürme yeteneğini oluşturma tercihi ile ilk defa
karşılaşmıyor; daha önce yaşanmış varkalma mücadelelerinde ortaya çıkan dinamizmi hatırlamak
önemli. Özellikle birlikte hareket etmenin stratejik olarak kritik hale geldiği bu anlarda şapkayı öne
koyarak, anlamak ve anlatmak adına bu süreçleri hatırlamanın önemine dikkat çekmek gerekir.
Sorun asıl olarak ülkenin yasal statüsünü edinmesinde önemli hamlelerde bulunmuş, zamanında
önemli görevleri gerçekleştirmiş kadroların dinamizmden uzaklaşarak bürokratik bir sekterliğe
dönüşmesidir ki bunu en iyi onlar anlar çünkü bu tipik bir Sovyet “hastalığı”dır.
Dünya genelinde iktidar yapıları zamanımızda oldukça merkezileşmiş; güç odakları gitgide iç içe
geçmeye, sınıf çıkarları ile ulusal çıkarlar karşı karşıya gelebilmeye, dolayısıyla hiyerarşik olarak bir
safta durma mecburiyeti ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu, kapitalist sistemin tabiatıdır ki bizler de
bundan muaf değiliz elbette…
Bu kadar karanlık bir tablo tasviri yeterli olur artık sanırım, biraz da umuttan, dayanışmadan ve
çözümlerden söz edelim...
Kapitalist sistemin ortaya çıkardığı globalleşme çağı aynı zamanda toplumların birbirinden haberdar
olma, tecrübeleri, umudu paylaşma ve çözümleri çoğaltmasına, insani zenginliğin dünya genelinde
farkına varılmasına neden oluyor.
Alternatif üretim modelleri,kooperatifleşme ve sosyal dayanışma ağları gibi tecrübeler yerel
yönetimlerin ve Sivil insiyatiflerin çalışmalarıyla bütünleşerek farklı pencereler açıyor.
Ekonomik sorunların temelinde yatan şeyin ne olduğunu gizlemek artık eskisi kadar kolay değil en azından.
Eşitsiz, adaletsiz gelir dağılımının, zaten kısıtlı olan kaynakların kullanımının ömrü uzun değil, özellikle
yeni nesil bunun oldukça farkında ve gelecekte neyin nasıl olacağının, belirleme hakkını ne şekilde
kullanacağının sinyallerini şimdiden veriyor…
Bu bilinç farklılaşması ve ufkun genişlemesi, insanlığın kendi tarihiyle yüzleşmesi, geçmiş tecrübeler
ve yaşanmışlıklar oligarşik sistemin topluma dayattığı post truth (hakikat sonrası) söylemlerle
çatışmaya, kendi deneyimlerini hayata geçirme niyetlerini ortaya koymaya itiyor.
Bu perspektifle baktığımızda ortaya çıkan durum, Abhazya’nın sadece ekonomik sorunlarına değil
demokratik sorunlarına da etki edebilecek bir ekonomik modelin hayata geçirilmesi ihtiyacıdır.
Abhazya toplumu Sovyet döneminden kalma toplumsal üretim modellerine aşinadır. Kolhozlar,
solhozlar ve üretimin kolektivitesi konuları bürokratik yozlaşmalardan önce çok başarılı şekillerde
uygulanmıştır. Kaldı ki bunun yanı sıra Sovyet döneminde çıkan antidemokratik yasalara karşı
gösterilerin en çok yaşandığı toplumların başında geliyor.
Aynı şekilde diasporalarda demokratik mücadelelerde yer almış ve hâlâ yer alan değerli insanlarımız,
yetenekleri sayesinde toplumun saygısını kazanmış, gerek Sendikal gerekse STK çalışmalarındaki,
politik mücadelelerdeki duruşlarını belli bir disiplinle korumuşlardır.
Aktif politik çalışmalardaki bakış açıları ve ifade biçimleriyle ciddi sorunları ortaya koyarak zengin
çözüm önerileri üretebilen bu unsurlar anavatanlarımızdaki bu sorunları da gündemlerine alarak
toplumumuzda demokratik tartışmaların önünü açacak çalışmaları başlatmakla yükümlüdürler.
Neticede demokratik mücadele evrenseldir ve kazananlar bu dayanışmalar sayesinde oligarşinin
hayata geçirmek için her şeyi göze aldığı; iktidarlarının gücünü kullanarak kendi çıkarlarının
uygulanmasına karşı direnenler olacaktır.