17/08/2009
Esen ZAFER (Aç'pha)
2. DÜNYA SAVAŞINA AİT BİR FİLM SEYRETMİŞTİM. BİR S...
16/08/2009. 2. Dünya savaşına ait bir film seyretmiştim. Bir sahnesini asla unutmadım. İki taraftanda nerdeyse kimsenin kalmadığı bir çatışmada, yalnız kalan nazi askeri bir yıkıntıya saklanıyordu. Hayatta kalan bir askerde bu naziyi yakalıyordu. Alman askeri dizleri titreyerek gözyaşları ile yalvardığında, diğer asker, bu naziyi öldüremeye kıyamıyordu. İkisi bir müddet yol arkadaşlığı yaptıktan sonra geceledikleri bir yerde kahramanımızın uykuya yenik düştüğü bir anda, nazi askeri bıçağını kapıp, diğerinin kalbine saplarken, gözlerinin içine bakıyordu. Askerin, soran, şaşkın bakışlarına karşılık ‚
“inan ki senin için böylesi daha iyi!” diyordu.
Abhazya şehitlerinin anıldığı şu günlerde Putin Abhazya’yı ziyaret etti. Çok değil, bundan bir kaç yıl öncesi, enfes bir bal tadında yaşadığım ve genlerimde taşıdığım şehit ve mültecilerin benimle birlikte kanatlanıp yükseldiği bir ayayra uçuşundan, kurşun hızıyla yere bastım. Bu kurşun ağırlığı, yere inmeden önce,
“Diaspora da Önderlik Yok!” seslenişini, zamanında anlayamamış olmamın ve sonra da duyuramamış olmamdan.
Bugün Putin, Abhazya’ya yardıma hazır bir dost edasıyla giriyorsa, satır aralarında 1810 larda yapılan yanlışlardan söz edilerek gönül alınıyorsa, Abhazya’nın onuru gözetilerek sözler sarfediliyorsa, bu Putin’in veya Rus yönetiminin politik deneyimlerinden ve uyanıklığındandır. Eminim Abhazya bunu benden daha iyi biliyor. Bunun devamı gelecektir. Buna paralel olarak, elbette başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin çağrılarına uygun , Soçi Olimpiyatlarının protesto edilmesinden, soykırımı kabul ettirme, bastırmasına kadar, bir dizi çağrılara uygun politik eylemlilikler sergileyen çevrelerce, Rusya’ya bu politikalarla geri adımlar attıramayacakları için, onlara göre, daha küçük bir lokma olan Abhazya’ya, geri adım attırma baskılarını arttıracaklardır. Abhaz hükümetinin kararlı tutumu, ancak, diaspora ve içerideki batı yanlılarının artan baskısı ile sarsılabilir. Kısaca kale içerden fethedilebilir.
Eleştiri sağlıklı alternatiflerle birlikte gelmiyorsa bu eleştiri değil, yıpratma politikasıdır. Ama en başta eleştirinin kendimize yönelik olması gerekir. Bizler böylesine yarardan çok zarar veren konumlarda atışırken, kimseye neden Rusya ile‚
“işbirliği” adı altında anlaşıyorsunuz demek hakkımız yoktur. Hem kendi hatalarımızı, hem de bu günkü koşulların eksi ve artılarını tahlil edemezsek, paşa paşa
‚‘biz artık asimileyiz' ve Abhazya
(ve Kafkas Halkları) diye bir derdimiz yoktur deyip oturmak çok daha yararlı ve tutarlı bir davranıştır!. İkinci bir alternatifte Abhazya ne diyor ve istiyorsa koşulsuz tartışmasız herkesin elinden geldiğince desteklemesidir. Bu da olur. Diasporadakilerden, kendilerine vatan edindikleri ülke yönetimlerini tartışmasız destekleyenler yok mu? Hatta kendi ifadelerince Atavatan!a karşı politikalar geliştirilse dahi? Bu bir seçim meselesi.
Ama biz onları kendi seçimlerinde kendilerine bırakıyoruz. Muhatap aldıklarımız ister Diaspora’da olsunlar ister Apsnı’da, bulundukları her yerde bağımsızlıktan, devletlerin birbirlerine saygılarından, yana tavır alanlar. İşte bu insanların bıkmadan usanmadan gelişmelerin seyrinden gözlerini ayırmamaları gerekiyor.
Öncelikle herkesin son derece iyi kavraması gereken bir olgu var. Abhazya bağımsız bir devlettir. Tıpkı Türkiye gibi Ukrayna gibi Macaristan gibi vb. bu bağımsız devlet, diğer devletler tarafından da tanınmış olsa dahi, kendi çıkarları açısından en verimli sonuçlar alabileceği ülke, komşusu olan Rusya’dır. Ben kimsenin Türkiye’yi Rusya ile enerji ve benzeri 20 kadar sanırım anlaşmalar yaptığı için protesto ettiğini görmedim. Veya Rusya’ ya kafa tutan AB ülkelerinin, hala neden Rusya ile sözleşmeler imzaladıklarını, soranlarıda görmedim. Haaa! bizlerin diasporada oluşumuzun nedeni Rusyadır evet! Ancak tarihe inatla tek gözle bakanlar Avrupa’nın ve Osmanlı’nın ve en önemlisi kendi tutumlarının payını görmemek ve göstermemek için büyük bir çaba harcamaktalar. Ben bu konuda yazıyorum ve iddialarıma tek bir cevap gelmedi bu güne dek.
Putin’in ziyaretini sert eleştirilerle karşılayan ve Rusya yı baş düşman ilan edenlerin, ya tarih ve dünyamız koşullarından haberleri yok veya kasıtlı ve tedavi edilemez, Batıcı veya Doğucudurlar. Bu durumda Saakaşvili'den çok bir farkları yoktur. Sırtlarını dayayacak sağlam gördükleri duvarları aradılar, ararlar, arıyorlar.
Şahsen süren politikadan ben de memnun değilim. Gönlümde yatan aslan farklı. İstiyorum ki Rusya esas olarak sınır güvenliği ve ticari yatırımları için gönderdiği yardımlardan önce, koydukları ambargolarla Abhazya ekonomisine verdikleri zararlardan başlamak üzere, dedelerime ait olan toprakların iadesine ve özür dilemeye kadar şöyle geçmişini sıkı bir tazmin etmeye çalışsın. Eh sonra bende vahşi değilim, barışa hazır olana karşı düşmanlık beslemem. Komşularıma musallat olmaktan da vazgeçsin. Şu tüm Avrupa ile ortaklaşa hasıraltı ettikleri tarihimizi artık itiraf etsinler. Kafkas halkları, kendi içlerindeki işbirlikçilerinin, silah tüccarlarının, din satıcılarının,kimlik tüccarlarının peşinde paramparça olmaktan vazgeçsin. Yok pahasına kapıp götürülen milli deger ve eserlerimiz iade edilsin…vs. Kısaca ben Rusya nın dostu değilim.
Burada sorun olan zaten Rusya‘ya düşman veya dost olmak değil. Abhazya'ya dost olmaktır sorun. Sıcak savaş esnasında yurt savunması, savunma aşamalarından biridir yalnızca. Bunu, bir kaç kişi dahi başlatabilir, yayılarak sürer ve bağımsızlık talebinin en radikal dile getiriliş biçimidir. İşte bu can pahasına kazanılan alanı koruyup, güçlendirip geliştiremezseniz savaş meydanında kazandıklarınızı masa başlarında kaybedersiniz. Abhazya'nın Kafkasların kalesi olduğunu dile getirmiştim. Bu kalenin duvarlarını onarmak, savunma sistemlerini geliştirmek için ne yapıldı?
Bana yüzü gerçekten Abhazya’ya dönük gerçekleştirilen bir destek gösterin. Bölgeden haber geliyor. Gelen haberlerin içinden, gerçek haberi ayıklamak için medyum olmak falan gerekiyor. Son örnekleri,
“Yeni doğan çocuklara Putinle Medvedev adını vermişler”. “Rusya kurtarıcı olarak karşılanmış!”
Hayır! Bunlar dostça haber verişler değil.
Abhazya’da kaç apsuva yaşıyor? Abhazya 1917 Ekim Devriminden bu yana kimlerle kader birliği etti? Diasporadan ahkam kesenler Abhazya için kaç taş taşıdınız? Hangi eylemler yapıldı? Hangi başarıya ulaşıldı? Abhazya'da Rusya'nın da dahil olduğu ambargo süresi içinde, savaş ve yıkım içinde kimler yaşadı? Abhazya Rusya‘ya mı koşmuştu beni kurtar diye? Hayır, büyük bir savaş verdi. Silah ticareti, dünyada bir tanesinin içinde barış yaşanmayan, hakça gelir dağılımı olmayan, kan kokmayan sözüm ona İslam devletlerinin çıkarlarına yürütülen, Müslümanlık ticareti, tarihi kan ve inkarla yayılmış hristiyanlık ticareti, her çeşidi gerçek amaçtan uzaklaştıran politika ve eylemlilikler. Yapılan toplantılara alınan sonuçlara bakın. Limandan bir gemi mi kalktı? Dernekler ve lobiler. İmdat beklenen AB! Bir eli Gürcistanda bir eli Abhazyaya uzanan şirketler…
Bakın o AB yi size tanıştırayım. Ne diyorlar!:
Kendileri anlatıyorlar; Biz Almanlar, Araştırmacılar, Gezginler,Dil bilimcileri,Kolonistler,Kafkasyada ne aradık?...1763 te II Katharina tarafından planlı bir şekilde Rusya’ya Almanlar yerleştirilmişlerdi…Güneyde Karadeniz ve Balkan’lara batıda Polonya ve Baltık’a dogru yayılmışlardı… 500 aile Transkafkasya ya yerleşerek Elisabethtal, Katharinenfeld, Marienfeld (
Bu günkü Gürcistan), Helenendorf, Annenfeld ve Georgsfeld’i
(Azerbeycan) oluşturdular…Bu arada İsviçre, Hollanda, İtalya da bu göçlere katıldı… Gürcistan'ın kutsayıcısı Almanyadır…
Fransız Devrimi ve Avrupa'da süregelen sürekli savaşlar ve açlık biz pietistler için
(İsveç'li katolikler) Tanrısal hüküm olan Kıyametin habercisi idi. Kurtuluş bölgesi Filistin olamazdı. Bunun kanıtı Johannesin kitabında vardı, İsa havarilerine kıyamette dağlara kaçmalarını söylemişti. Sular bastığında Ararat dağının Nuh’un kurtuluşu olması bize dogru yerin Kafkasya olduğunu gösterdi. Hristiyan karşıtlarının elinden bu bölgeyi temizleyerek bin yıllık barış imparatorlugunu hazırlayarak 1836 yı karşılamaya karar verdik…
Bu satırları dikkatlice okuyun. Bu karar geniş çapta uyguşlanmış bir karardır. İsa’nın peygamberliğine inanan insanları dahi inkar dinini yerleştirmek üzere engizisyonlarda mahküm eden, dinsiz diye kılıçtan geçiren bu saldırganlar için bizler putperest, dinsiz, vs. Idik. Neden Diaspora da olduğunuzu artık bilmek istiyorsanız kendi kalenizi taşlamadan önce yaslandığınız dağlara iyi bir bakın.
Başından bu yana diyoruz ki öz güçlere dayalı tutarlı politikalar geliştirilmeden, ABD ve AB ürünü saçma sapan sloganlar ve yaklaşımlarla ne başardınız da neyin başarılmasını istiyorsunuz?
Diasporadaki birikim şu geçen 17 yıl içersinde, Abhazya’yı baştan başa inşa edecek güçtedir. Son derece tutarlı politikalar geliştirecek kadar birikim ve insan gücü vardır. Ne yapıldı? Hedef olarak doğru tespit edilen politikalar bile tutarsızlıklar yüzünden olduğundan, daha geri konumlara düştü.
Diaspora halkı ile Abhazya arasında sağlam dayanışma temellerini oluşturacak, tanışma bile oluşturulmadı. Dernek temsilcileri halk temsilcisi oldu başımıza. Bir ara bir büyüğümüz
‘‘Abhazya, muz cenneti değildir!‘‘ diye isyan etmişti. Haklıydı! Türkiye’den Abhazya’ya yaklaşım muz cenneti bulmuş edasında olmadı mı?
Elbetteki bu durum Abhaz politikalarının tümünü yerden göğe haklı çıkarmaz. Bizlerin Rusya ya bakış açısıyla, Abhazya’nın bakış açısının aynı olmasını beklemek yanlıştır.
Zorunlulukları ve kendi durumumuzu gözden geçirmek ve tutarlı bir karar dogrultusunda gerçekten de Fatih Atan’ın dediği gibi UYANMAK zorundayız. Bu tüm Kafkasya için olmazsa olmaz bir şarttır.
Bu gün aksak veya yanlış olarak gördüğümüz politikaların ayıbı başta Diaspora Apsuva’larının ve Abhazya adına politikalar yürüten Resmi Lobi kuruluşlarınındır.
Bağrınızdaki kama acıtırken neden diye sormayın! Dün olduğu gibi bu günde, düşman Rusya değil, kendi düşmanını tanımamakta ısrar eden bakış açımızdır.
Saygıyla
Aç’pha Esen Zafer
Kaynak:
hapsuvob@gmail.com